Dergi Bursa Şubat/Mart 2014 - page 35

33
“Küçük Asyalı gelin
hoşgeldin”
Rıza Bey hayatının her
döneminde, her alanda
başarılar sergiledi, her anını
dolu dolu yaşadı ama hep bir
boşluk hissediyor hayatındaki
o büyük eksiğin yerini hiçbir
şeyle dolduramıyordu. 1922
yılında Bosna’ya gitmeden
önce İnegöl’e yaptığı akraba
ziyareti ise tüm hayatını
baştan aşağı değiştirerek,
ona ölümsüz bir aşkın
kapısını açacak olan kadınla
tanışmasına sebep oldu.
Rıza Bey’in aynı zamanda
akrabası da olan Eşref Hanım,
Rıza Bey’i ilk gördüğü anda
beğenerek, saf duygularını bir
kağıda döküp bu kağıdı fark
ettirmeden Rıza Bey’in cebine
sıkıştırıverdi. Sevdalinkalar
söyleyen, dinleyenleri güzel
sesiyle etkisi altına alan, birçok
kadının rüyalarını süsleyen
bu romantik adam, önce
bu aşk kokan mektubu çok
umursamasa da, daha fazla
yalnız kalmak istemediğini ve
zamana inat her geçen gün
biraz daha gençleşmediğinin
farkındaydı. Çevresinin de
evlenmesine dair yaptığı
baskılara dayanamayıp
Bosna’dan İnegöl’e bir mektup
gönderdi ve Eşref Hanım’a
talip olduğunu bildirdi. Eşref
Hanım’ın bekletmeden
gönderdiği evet cevabı,
ömür boyu sürecek mutlu
ve huzurlu bir yuvaya atılan
ilk adım oldu. Gelin almak
için gidilen 4 kişilik ekipte
Saraybosna Belediye Başkanı
da vardı. Dönüş yolunda ise
Eşref Hanım’ı karşılamak için
bekleyen Rıza Bey ile birlikte
80 araçlık konvoy, heyecanlı
bir kalabalık ve sergide
yer alan parçalar arasında
bulunan “Küçük Asyalı gelin
Hoşgeldin” yazılı bir bez vardı.
1930 yılında Çengiçzade
ailesine yakışan bir görkemle
evlenen genç aşıklar, bu
büyük törende ölümsüz aşkları
için bağlılık yemini ettiler.
Aşklarını güzeller güzeli bir
kız çocuğu ile taçlandırarak
aile olan çift, ilk kızları Selma
doğduktan 3 yıl sonra Bursa’ya
döndü. Rıza Bey ve Lakşiç
ailesine mensup Eşref Hanım,
Çengiçzadeler’den bize
kalan en kıymetli miras olan
Leyla İlova’nın doğduğu ve
büyüdüğü konakta hayatlarının
en güzel, en aşk dolu
us to learn about a family who
served greatly to the state, was
the favorite of the Ottomans
through her donations to the
Bursa City Museum exhibition.
It is a great treasure for Bursa
that the Çengiç daughter, who
has done and still does a lot for
Bursa in Bursa, is sharing her
experiences she learned by living
life to the fullest.
Çengiç Beys from
Bosnia to Bursa
The Çengiç family, who moved
to Rumelia and gave 56
Pashas to the Balkans after
the Ottomans became a state,
kept a tradition of hundreds
of years, from generation to
generation as the Sanjak Bey of
Bosnia-Herzegovina. The Çengiç
Beys, the cultural and historical
connection between Anatolian
and Balkan people, lived in
Diyarbakır and Mardin regions
before their first appearance
in the world history in 1498.
Back then, the Akkoyunlu state
present in the Mardin-Hasankeyf
region was led by Uzun Hasan’s
grandson Sultan Ebu Muzaffer
Kasım. Kasım’s most important
support was the Çengiç ancestor
Isfendiyar Bey, experienced in
war and administration. After
Sultan Selim the Stern defeated
Shah İsmail in 1514 during the
Eastern Expedition, he appointed
the Çengiç to the Çankırı
Sanjak under the Anatolian
Governorship. The Çengiç moved
to Bosnia after Sultan Suleyman
I conquered Belgrade in 1521. At
the Bosnia province, the Sanjak
of Herzegovina was formed, and
thus began the Çengiç duty in
Bosnia. First they resided in the
Yelaç region but following their
dedicated work and remarkable
accomplishments there are was
expanded to Gabela on the coast
of Adriatic to Sarajevo. For years,
the Çengiç family kept order and
valiantly defended the regions
they were appointed to. When the
decree came from the Sultan, for
which they were always prepared,
they fought in the Ottoman army,
risking their lives. Bosnia and
Herzegovina became their home
for four centuries. They embraced
all the regions they were
assigned to. They integrated with
the people everywhere they went,
became cultural and historical
attachés in the Balkans.
1...,25,26,27,28,29,30,31,32,33,34 36,37,38,39,40,41,42,43,44,45,...132
Powered by FlippingBook