Bursa ile aramızda elektrik var
BURSA İLE ARAMIZDA ELEKTRİK VAR!
Çoğu insan şehirde yaşar ama şehrin enerjisine yakın duramaz. Şehirle arasındaki enerjiyi hissedemez. Çünkü o sırlarını ve görkemini herkese açmaz. Onun gizlerine ulaşabilmek, fısıltılarını duymak ancak ruh derinliği ile olabilir. Şehrin gerçek sakinleri hisseder onun enerjisini. Nasıl ki Victor Hugo Paris’i, Charles Dickens Londra’yı anladıysa; her şehrin enerjisinden anlayanlar vardır. Hepsi aynı sevdayla yaşarlar “tanıdıkları” şehirlerinde. Ahmet Hamdi Tanpınar “Bursa’da Zaman” şiiri ile Bursa’yı nasıl anlattıysa; “Huzur” isimli romanında İstanbul’u yaşatmıştır belleğimizde. Ya da “Beş Şehir”de beş ayrı şehri; Erzurum, Konya, Ankara, İstanbul ve yine Bursa’yı… Her şehir başka yaşar anını. Dostoyevski St.Petersburg’u yaşamıştır, Kafka Prag’ı… Şehirleri sevebilirsiniz ya da özleyebilir… Bunun sebebi yine şehrin enerjisidir. Caddeleri, binaları, ibadet yerleri, doğal güzellikleri, kısaca her şeyi bize şehrin enerjisi verir. Sizin yaşadığınız Bursa ne ise, Bursa odur. Şehrin yeni enerjisi olmaya gelen Porsche Taycan, Doğuş Oto Bursa showroom’unda sizi bekliyor.
Söndürelim ışıkları Bursa’da. Arabaların farlarına kadar her şey karanlığa gömülsün. Hatta bilgisayarlarımız çalışmasın. Cep telefonlarımızdan ışık sızmasın hiçbir yere. Gece ay görünmesin, yıldızlar hiç parlamasın. Işığın tüm evrendeki kaynağını da kapatalım… Güneşi unutalım, hiç gözümüze ilişmesin. Geriye sadece bir renk kalsın; siyah. Ne hissettiniz?
Şimdi şehri hayal edelim. Köşebucak gezinen ışıkları. Yansıyan, süzülen, her renkte gözümüzü alan ışıkları. Ya da durun. Daha eskiye mi gitsek acaba? Aydınlanma çağına? Medeniyetler eşiği Anadolu’da küçük bir tur mu yapsak? Bir zaman makinesine atlayıp, ışığa hasretlerinden ateşi bulmaya çalışan, mağara insanlarına mı göz atsak ne yapıyorlar diye? Mumla mı aydınlatsak sofralarımızı eskisi gibi? Gaz lambasının gazı bitmesin diye dua ederek kitap mı okumalı? Gezginler gibi kutup yıldızını mı takip edelim? Bugün neşemiz çok galiba. Havai fişekler patlatmalı, hepimiz hayran hayran izlemeliyiz ışığın gösterisini.
Lunapark’a gidelim. Akşamüstü Tophane’de manzara izleyelim. Daha yukarıda olabiliriz, Bakacak’tan bakalım şehre. Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda alalım gece soluğu. Gecenin geç saatlerine kadar ışığın peşinde koşalım. Sabahın ilk ışıklarında 700 yıllık Cumalıkızık’ta olalım. Güneş her yeri sarmış olsun. Akşamüstü Uluabat misafir etsin bizi. Gölyazı’daki eşsiz günbatımında günü uğurlayalım. Leyleklerin memleketi Eski Karaağaç da olabilir rotamızda. Leylekleri takip eder tarihi Tirilye’de bir yorgunluk kahvesi içeriz. Bir pazar sabahı İnkaya Çınarı, altı asırlık kucağını açsın bize, ulu dallarının gölgesinde kahvaltı yapalım. Bir akşamüstü Kapalı Çarşı’ya gitsek ya. Kozahan’da dinlenir, çay içeriz akşamüstü serinliğinde. Yeşil Türbe’yi ziyaret edip, bir çay da Yeşil’de içeriz. Ulu Cami’deki ilahi ışığı görme şansımız da var. Kayhan’da pideli köfte mi yemeli yoksa Bursa Kebabı mı gün son bulurken?
Ulu Cami’nin minberindeki samanyolunu keşfetmeyen var mı hala aramızda? Mudanya iskelesinden bir tekneyle ayrılıp ışıltılı bir denize doğru hareket etmeyen? Karabaş Veli Tekkesi’nde ışık saçan semazenleri izlemeyen? Teleferik ile Bursa’ya doğru salınmayan? İznik Çinisi bir tabakta yemek yemeyen? Yenişehir’in saat kulesinden saatini ayarlamayan? Oylat mağarasını görmeyen? Arap Şükrü Sokağı’nda çalgıcıları dinlemeyen? Ters ışıklı sahnesinin ardından “hayali”siyle bizi güldüren Karagöz’ü duymayan, bilmeyen?
Botanik Park’ta çiçek kokusuna doyalım bu hafta sonu. Yoksa günün ilk saatlerinde Kent Ormanı’na mı gitmeli? Uludağ’a, Milli Park’a da gidebiliriz piknik yapmaya. Belki güneşin eşliğinde küçük bir yürüyüş de yaparız ormana doğru. Nefesimiz yeterse büyük zirveye kadar çıkabiliriz kim bilir. Şansımız varsa bir ihtimal Apollo kelebeğini görüp, nesli tükenen bir “Bursa güzelini” tanıma şansı yakalarız… Ama en güzeli havadan görmek olabilir bu şehri. Güneşin yakıcı ve göz alıcı ışıklarının arasında, bulutların üzerinde yamaç paraşütü yapabiliriz Gürsu’da. Sukaypark’ta sukayağı mı denesek ki? Mustafa Kemalpaşa’da suyun uçtuğu dev şelalenin serin suları altına girip rehavetimizi üzerimizden atabiliriz. Hepsi bekleyebilir. Denize gidelim. Martıları izleyelim güneşin yakamozu suya vururken Mudanya’da. Sahi ya en son ne zaman gündoğumu izledik biz? Mudanya’da gündoğumu hiç fena değil diyorlar…
Tekrar annemizin karnındayız şimdi. Her yer karanlık. İçgüdüsel olarak ışığı görmek istiyoruz. Görünce ilk tepkimiz ise, tüm gücümüzle çığlık atmak oluyor. Ne büyük bir kutlama bu! Çünkü karanlıktan korkar, bilinmezlikten kaçar, ışığı ararız biz. Aydınlanma Çağı’na gitmiş miydik? Aklı kurucu ilkemiz olarak benimseyip, tüm toplumsal yaşamımızın ve düşünüşlerimizi akla göre şekillendirmiş miydik? Kant’ın dediği gibi, “aklımızı(ışığımızı) kullanma cesaretimiz” oldu mu hiç? 18. yüzyılda Avrupa’da başlayan aydınlanma felsefesinin temelinde de akılla simgeleştirilmiş “ışık” mı vardı acaba? Avrupa şehirlerinde ışık mı kol geziyordu o tarihlerde? O ışıktan Bursa sokaklarına; tarihi Hisar’a, İznik Surları’na, Ulu Cami’nin minarelerine, Hanlar Bölgesi’ndeki tarihi noktalara veya Atatürk Köşkü’ne hiç yansımış mıdır? Hünkar Köşkü’nün bahçesinden şehre bakınca, gözümüze ilişen sadece şehrin ışıkları mıdır? Mütareke binası çok mu beyaz ki, gözümüzü alıyor? Uludağ’da herkesin başını döndüren karlar mıdır, yoksa yüzlerce yıldır Olimpos’un üzerinde yansıyan ışıklar mı?
Umutlanıyor muyuz güne başlarken? Karanlıkla mücadele eden şey nedir? Belirsizlikleri aydınlatan? Tüm doğaya hayat veren? Bilimkurgu filmlerinde bile ışık hızıyla ilerliyor, ışınla yer değiştiriyorduk hatırlayın. Bu şehirde de tıpkı diğerleri gibi ışıkla birlikte yaşıyoruz. Zaten farkında değiliz, ışık saçan her şey Bursa’nın ta kendisi aslında.
KÜNYE
Bu video dergibursa.com.tr’de yayınlanacak “Bursa ile aramızda elektrik var” başlıklı blog yazısı için Porsche Türkiye & Doğuş Oto adına hazırlanmıştır.
Yayımlanan yazı, fotoğraf ve videoların her hakkı saklıdır ve tüm sorumluluğu eser sahiplerine aittir. İzin alınmadan alıntı yapılamaz. İçerdiği reklam unsurlarının sorumluluğu reklam verenlere aittir.
Yapım: Photo Graphica Network & Tayf Production
Yaratıcı Yönetmen: Engin Çakır
Görsel Yönetmen: Orhan Kemal Kuşoğlu
Sanat Yönetmeni: Özge Öztürk
Doğuş Oto Temsilcisi: Veysel Afiyet