92
tasarı
Bu sorular tasarımcıların insan
etkeninden sonra tasarlarken düştüğü
soru işaretleridir. Tasarım ilk önce
insanla başlar ve insana hizmet
etmesi için yaratılmışlardır. Fakat bazı
tasarımlar bu hizmete ihanet eder ve
insanı husursuz, rahatsız ve mutsuz
eden geri dönüşler yapabilir. İnsan
kendi kişisel alanına saldırı olarak
algılayabilir. Bu yüzden tasarımcılar
insanın kişisel alanını belirleyen,
kendini tetikte hissetmesini engelleyen
tasarımlar yapmaya özen gösterirler.
Araştırmalar sonucu bu alanın 45
cm çapında olduğu bulundu. Bazı
tasarımcılar bu alanlara özen gösterip
daha humanist tasarımlar yapıyorlar,
mesela Arne Jacobsen’in “Egg
Chair” sandalyesi... Arne Jacobsen
bu sandalyeyi kendi dizayn ettiği otel
lobisi için tasarladı. Temel amaç otel
müşterilerinin hem kendilerini özgür
hissetmesi hem de kamusal alanlardan
kendilerini ayırıp daha kişiselleştirdikleri
alanlara sahip olmalarıydı. Mimar
David Garcia ise bu konuda insanlara
kişisel alanlar yaratan ve daha özgür
kılan bir kitaplık ünitesi tasarladı.
Gezici kütüphanelerden esinlendiği
bu tasarımına “This Circular Walking
Bookshelf” adını verdi.
Günlük yaşamda da insanı kişileştiren
ve özgür kılan birçok tasarım var.
Veasyble adlı firmanın ürettiği
taşınabilir kişisel alan bunlardan
en göze çarpanı... Çanta gibi
taşıyabildiğiniz tasarım sayesinde
kendinizi toplumsal alandan izole
edebilir ya da bulunmak istemediğiniz,
sizi rahatsız eden bir ortamda yok gibi
davranabilirsiniz. Tasarım ekibi yola
çıkışlarını izolasyon, samimiyet ve
süs olarak tanımlıyor. Tasarımın farklı
çeşitleri de mevcut. Sadece gözleri
kapayan ya da sadece yüzü kapayan
versiyonları da bulunuyor.
“Ear Chair” ise kendini yaşamdan
koparmak istemeyenlerin tercihi...
Yaşamla iç içe olmanın yanı sıra
kullanıcılara kabuk oluşturan ear chair
korunaklı bir kişisel alan sunuyor.
Tasarımcısı Studio Makkink & Bey
başlangıç fikri olarak bir soru ile yola
çıkmış. Oda formunda ve mekanın
verdiği hissi veren bir mobilya olabilir
mi? Cevabı Ear Chair’de bulmuşlar.
Mekanın herhangi bir yerinde bile
kullanıcaya özel alan yaratan bu
sandalye karşı karşıya konulduğunda
ise sanki bir toplantı salonu gibi mekan
içinde mekan yaratıyor. At gözlüğü gibi
uzayan yan kenarları akustik özellikler
ile donatılmış ve grup halindeki
konuşmaları absorbe eden yapısı ile
toplantı salonu gibi davranabiliyor.
Akustik özelliğinin yanı sıra görsel
olarak da karşıdaki ile olan iletişimi
destekleyici özelliği de var. Sehpa gibi
uzayan kolçağı sayesinde konforlu
zamanlar geçirilmesi de olası...
İki kişinin kişisel alanlarını birleştiren
“Niche Sofa” da özgürlüğü paylaşmayı
sağlıyor. Yan tarafları ile üst tarafı
kapalı olan tasarım koltukluktan
çıkıp bir sığınağa dönüşmüş. Frank
Lloyd Wright in "form follows function
sözünü bu tasarımda hayata geçirmeyi
amaçlayan Axia Design ekibi formun
tasarımdaki etkisini gösteriyor. Form
ile kavram yaratma arayışına bir cevap
niteliği taşıyan bu tasarım ile özgürlüğü
paylaştığımız keyif dolu alanlar ortaya
çıkıyor.
Özgür bir
“kişisel alan”
Tasarımlar insanı kısıtlar mı özgürleştirir mi? Tasarımın
amacı nedir? İnsanları diğerlerinden soyutlamak
mı yakınlaştırmak mı? Ötekileşmek mi yoksa
bütünselleştirmek mi?
Görkem Sever
1...,84,85,86,87,88,89,90,91,92,93 95,96,97,98,99,100,101,102,103,104,...132