101
Serkan Duru
Kentuckyli bir ailenin oğlu olan Carl
Brashear, hayallerindeki hayatı bulmak
amacıyla evinden ayrılır. Evden
ayrılırken babasının verdiği “Asla
pes etme ve en iyi ol...” öğüdünü
hayat felsefesi olarak kabul etmiştir.
Hedefi yeniden yapılandırılan deniz
kuvvetlerine katılmaktır. Ancak Carl’ın
teninin siyah olması onun donanmadan
dışlanmasına neden olur. Carl, bunların
hiçbirini umursamaz ve donanmaya
kabul edilir. Donanmaya katıldığında
bunun “En iyi” olabilmek için önüne
çıkan bir fırsat olduğunu düşünüyordur.
“En iyi” olabilmek için önüne çıkan bu
fırsatı değerlendirmek için donanmanın
dalgıç okulu programına katılmak
ister. Programa katılabilmek için
tam iki yıl boyunca yüzlerce mektup
yazar. Sonunda amacına ulaşır.
Ancak dalgıç okulu programındaki
eğitimcisi Billy Sunday onu ekipte
istememektedir. Carl'ın her hareketini
takip eden Sunday, onun bir açığını
yakalamak için uğraşmaktadır. Ama
babasının sözleri kalbinde yer etmiş
olan Carl'ı dalgıç olmaktan kimse
vazgeçiremeyecektir. Ve sonunda
Carl, gerçekten donanmanın en iyi
dalgıcı olur. Her dalışta rütbesi ve
itibarı yükselir. Yıllar sonra bir kazada
sağ bacağını diz altından kaybeder.
Artık dalgıçlık yapamaz duruma gelir.
Doktorlar, Carl’ın kazada kaybettiği
bacağının yerine takma bacak yaparlar.
Bu arada donanmadaki dalgıç
rütbesini kaybettiğini öğrenir. Carl
takma bacakla dalgıç unvanını almak
için çalışmalara başlar. Bu sırada
karşısına eğitmeni Sunday çıkar ve ona
yardım etmeye başlar. Uzun süren bir
hazırlık devresinden sonra Carl askeri
mahkemenin ve jürinin karşısına çıkar.
Mahkemede söyleyeceği sözler ve
yapacağı davranışlar dalgıç unvanını
geri almasını sağlayacaktır.
Mahkeme başkanı Carl’dan ve
zencilerden hoşlanmayan biridir.
Mahkeme salonuna ağırlığı 128 kiloyu
bulan dalgıç elbisesi getirilir. Carl’ın
eğitmeni Sunday bunu görür ve
mahkeme salonuna girer.
Mahkeme üyeleri dalgıç unvanının
geri verilebilmesi için Carl’ın dalgıç
elbisesini giyip salonda on adım
yürümesini istemektedir. Üzerinizde
128 kilogramlık bir dalgıç elbisesiyle ve
takma bacakla on adım yürüdüğünüzü
düşünün. Okurken size kolay
gelebilir. Carl, dalgıç elbisesini giyer
ve mahkemede büyük bir sessizlik
olur. Arka sıralardan fısıldanmalar
olur “ilk adımda yere düşecek”,
“başaramayacak” şeklinde. Carl
Brashear ilk adımını rahatlıkla atar,
ikinci adımda biraz zorlanır. Ama
eğitmeni Sunday, onu güçlendirecek
sözler söylemeye ve komutlar vermeye
başlar. On adım tamamlandığında,
salonda büyük bir mutluluk ve sevinç
yaşanmaktadır. Carl ve Sunday
birbirlerine sarılarak ağlamaktadırlar.
Carl Brashear inanmıştır, istemiştir ve
başarmıştır. Mahkeme dalgıç unvanını
iade eder.
Gerçek hayattan bir öykü anlattım size.
Eksiklikler hepimizin hayatında var
ancak önemli olan bu eksiklikleri bilip,
bunları nasıl olumluya çeviririm diye
düşünebilmek. Hedefinizi belirledikten
sonra size engel olacak hiçbir şeyin
olmadığını görüyorsunuz. Öncelikle siz
kendinizi iyi tanıyın. Yeteneklerinizle ve
yapabileceklerinizle kendi kafanızda
koyduğunuz engelleri kaldırın. Aslında
yapmak istediğimiz birçok şeyi sadece
kafamızda oluşturduğumuz engeller ve
korkular nedeniyle yapmıyoruz ya da
yapmaya cesaret edemiyoruz. Düşünün
sadece beyninizde oluşturduğunuz
olumsuz düşünceler nedeniyle kaç
işinizi ertelediniz. Özgürlük kendinizi
tanımaktır. Kendinize kendinizi ne
kadar çok alanda ve yaşanmışlıkta
tanıma şansı verirseniz o kadar çok
özgürleşirsiniz.
(1) Yönetmen : George Tillman, Jr.,
Oyuncular: Robert De Niro, Cuba Gooding
Jr, Charlize Theron, Hal Holbrook, Michael
Rapaport : 2000, ABD.
Özgürlük kendinizi tanımaktır
Size anlatmak istediğimi açıklayabilmek için “Onurlu Bir Adam(1)” filminden
bir alıntı yapacağım. Film, Carl Brashear'ın gerçek yaşam öyküsünden
esinlenilerek çekilmiş. Filmin özünde yer alan tematik anlatım gerçekten
de etkileyici ve sürükleyici. Sonuç olarak verdiği iletişim dersi ise ulaşmak
istediğimiz gerçek...
dünyaya armağansın
1...,93,94,95,96,97,98,99,100,101,102 104,105,106,107,108,109,110,111,112,113,...132