88
geçmiş zaman kipinde
Elleri mürekkep kokanlar vardı ya da
yola düşüp mürekkep yalayanlar…
Kalem yazdıktan sonra kururdu.
Mürekkep edilen ve sonrasında
mürekkep ile yazılan onca şey,
bugün bunca bilgiye sahip olmamızın
nedeni… Eskilerin tabiriyle mürekkep
yalamak insana meziyet katardı.
Okumuş olmanın ifadesiydi. Çünkü
bilginin yazıya dökülmesi ancak
mürekkep ile olurdu. Paul Claudel
mürekkebi şöyle tanımlıyordu: “Özsuyu
ruhun, düşüncenin kanı…”
Eskiden kullanılan kurşunkalem benzeri
bir tür kalemin, yazımı kolaylaştırmak
ya da rengini koyulaştırmak için uç
(mine) kısmını nemlendirmek gerekirdi.
Kalemi kullananlar (öğrenciler,
sanatçılar, memurlar vs...) bu işlemi
alt dudaklarının iç kısmı ya da dilleriyle
yaparlardı. Dolayısıyla dillerinde ya da
dudaklarında mürekkep izi kalırdı. İşte
bu yüzden mürekkep yalamış denirdi
ve bu değerliydi. Eğitimi, mektebi
çağrıştırırdı. Şimdilerde ise bu deyimi
kullananların sayısı giderek düşüyor.
Mürekkep uçuyor, tüm bu deyimler
geldikleri tarih sayfalarına geri dönüyor.
Mürekkebin ismi ancak mürekkep
püskürtmeli yazıcılarda geçiyor.
Kalemlerle ismi yan yana bile gelmiyor.
Herkes özensiz, sanattan yoksun,
tek tip üretim kalemler kullanıyor.
İnsanlar en iyi ihtimalle Pilot ya da
Senatör diye isimlendirilen kalemleri
kullanıyor. İnce ince işlenmiş, özenle
tasarlanmış dolmakalemlerin yerini
basiretsiz görünümlerde tükenmez(!)
kalemler alıyor. Eller belki mürekkeple
lekelenmiyor ama mürekkep kokmayan
ellerden çıkanlar da belli ölçülerde
değerini yitiriyor. En güzel hediyelerden
bir tanesi olan dolmakalemler giderek
hafızalardan siliniyor.
Mimar Sinan ve nargile
Mürekkebin geçmişle öyle bağları var
ki… Bu bağlardan bir tanesi Mimar
Sinan’ın özenli bir buluşu ile ilgili.
Rivayete göre, Sultan Selim Selimiye
Cami’nin yapımı esnasında ziyarete
gelmiş, içeri girdiğinde şaşkınlığını
gizleyemeyeceği bir manzara ile
karşılaşmış. Mimar Sinan caminin
içerisinde nargile içiyormuş. Buna
şaşırıp hiddetlenen Sultan, "Allah'ın
evinde nargile mi tüttürülür" diyerek
Mimar Sinan'a bağırmaya başlamış.
Mimar Sinan ise sakinlikle Sultan
Selim’e işine karışmamasını ve
kendisini rahat bırakmasını söylemiş
ve sonradan anlaşılmış ki, Mimar Sinan
nargile ile dumanının camide nereye
gittiğini anlamaktaymış... Mimar Sinan
caminin duman toplanan kısmına
bir bölme yapmış ve mürekkebi bir
şişede toplamayı başarmış. Böylece
sarayın tüm mürekkep ihtiyacı Selimiye
Camii'nden karşılanır olmuş. Aksi
takdirde o dönemde aydınlatma için
kullanılan devasa mumlar camilerin
tavanlarını is içinde bırakacakmış…
Kağıda tutsak özgür damlalar
Onca yazı nasıl ulaştı ellerimize? Tarih kendisini nasıl kanıtladı
bizlere? “Mürekkep” kokan eller tuttu kalemleri; tüm söylenceler,
olaylar, yaşananlar ve duygular böyle yazı oldu sayfalara…
Hazırlayan:
Sezai Evans
1...,80,81,82,83,84,85,86,87,88,89 91,92,93,94,95,96,97,98,99,100,...132