Tasarımdaki “sır”
Görenleri kendine hayran bırakan desenlerle, renklerin ahengiyle baş döndüren tasarımlarla dolu Bursa’nın dört bir yanı… Sırlı boyalarıyla, gizemli anlamlar yüklü motifleriyle İznik Çinisi; 15. yüzyıldan bu yana kentin en süslü değeri…
İlk örnekleri Bursa’da Yeşil Cami’de, Yeşil Türbe’de ve Muradiye Cami’de görülen İznik çinisi, en parlak dönemini 16. Yüzyıldan itibaren yaşamaya başladı. Osmanlı Türk Medeniyet Sanatı’nın zirvesine yerleşti ve bugün en güzel örneklerinin görülebildiği Türk ve dünya müzelerinde, saraylarda, camilerde sergilenir hale geldi. Osmanlı mimarisinde en önemli dekoratif unsurlardan biriydi çini.
Çoğu günümüze kadar ulaşmayı başarmış çeşmeler, köşkler, kütüphaneler, medreseler, camiler hep İznik çinisinin rengârenk desenleri ve her biri farklı bir anlam taşıyan motifleriyle bezendi. Yalnızca mekânlar değil tabaklar, kâseler, maşrapalar, kandiller ve günlük hayatta kullanılan neredeyse tüm eşyalar da nasibini aldı çini ustalarının sihirli dokunuşlarından… Öyle ki yeni nesil çini sanatçıları ve birbirinden güzel çini işlemeleri bugün hala birçok yerde karşımıza çıkıyorlar. 17. yüzyıldan itibaren siyasi ve ekonomik nedenler yüzünden bir süre popülaritesi düşse, eski parlak dönemini kaybetse de bugün bu mirasa sahip çıkan çini sanatçıları ve onların emeklerini hiçe saymayan sanatseverler sayesinde İznik Çinisi nesiller boyu yaşamaya devam edecek gibi görünüyor.
İznik Çinisi’nin firuze, kobalt mavi, patlıcan moru ve siyah renkleriyle, bu renklerde üretilen sırlı ve sırsız tuğlalar, değişik düzenlemelerle, yatay, dikey, zikzak veya diyagonal kompozisyonlarla başlayan varlığı zamanla aldığı eklemelerle gelişim gösterdi. Hayvan ve insan motifleri, geometrik desenler; bitkisel motifler, sarı, altın yaldız, kobalt, leylak, yeşil gibi renkler eklendi.
17. yüzyılda Osmanlı saray nakkaşlarının yaptığı desen tasarımları, İznik’teki atölyelerde hayat buluyordu. İznik Çinisi’nin, Fatih Sultan Mehmet dönemine denk gelen “Mavi – Beyaz Dönemi”nde yer alan desenler “Baba Nakkaş” ve “Haliç İşi” olarak anılıyordu. 16. yüzyılın ortalarında yapılan çiçek desenlerinin ağırlıklı olarak kullanıldığı dönem ise bu dönemde İznik’te yapılan çinilerin benzerlerinin Şam’da da görülmesi nedeniyle yanlışlıkla “Şam İşi” olarak adlandırıldı ve bu yanlışlık günümüze kadar gelmeyi başardı. Çini sanatının en parlak dönemini oluşturan kırmızı sır altı tekniği karo ve kaplarda, kobalt mavisi tonları, firuze, yeşil, siyah, kahverengi, kabarık mercan kırmızısı kullanıldı.
Çininin estetik güzellik olduğu kadar gizem de barındıran bir sanat olma nedeni biraz da kullanılan motiflerden kaynaklanıyor. Çünkü bir çini tasarımında kullanılan tüm motiflerin kendine has anlamlar içeriyor.
Örneğin; Osmanlı döneminde balık figürüyle birlikte resmedilen kalyonlar o dönemde kazanılan deniz savaşlarını anlatıyordu ve hasreti temsil ediyordu. Bugün hala uygulanan desenler arasında bulunan nar deseni, bolluk ve bereketi, karanfil deseni tazelenmeyi ve yenilenmeyi, tavus kuşu cenneti ve cennet bahçelerini, ağaç insanların ve doğanın birbirleriyle olan bağını, zümrüdüanka kuşu deseni güzelliği, bereketi ve kuvveti, nilüfer çiçeği deseni zihnin duruluğunu ve ruhun saflığını, servi ağacı deseni yaşam ve ölüm arasındaki bağı simgeliyor.
The “secret” in design
Bursa is full of patterns that enchant the viewers, designs that gives your head a spin with its symphony of colors… İznik Pottery, with its glittering paints and mysterious meanings, it is the city’s most fancy value since 15th century…
İznik pottery, with it’s first examples in the Green Mosque in Bursa, in the Green Shrine and Muradiye Mosque, began living it’s pinnacle in time in the 16th century. It took the top spot in Ottoman Turkish Civilization Art and began to be exhibited in Turkish and world museums, palaces, mosques where you can see their best examples. Pottery was among the most important decorative elements in the Ottoman architecture. Fountains, mansions, libraries, madrasahs, mosques, most of which still survive to this day, were all adorned with colorful and uniquely meaningful examples of İznik pottery. Pottery masters‘ magical touches did not only reach locations but also almost all kinds of daily items like plates, pots, vases, candle holders and many more.. Even so that new generation pottery artists and incredibly beautiful pottery applications still greet us in a variety of places. Although İznik Pottery lost some popularity since the 17th century due to political and economic reasons and it lost its former allure, it looks set to live for many more generations thanks to pottery artists that claim this heritage today and art lovers who embrace their hard work.
İznik Pottery which came into existence with its colors of turquoise, cobalt blue, eggplant purple and black and glazed and unglazed bricks, various installments, vertical, horizontal, cross or diagonal compositions have developed in time with additions. Animal and human motives, geometrical patterns, plant motives, colors such as gilt, cobalt, purple and green were added. Pattern designs by 17th century Ottoman palace muralists came to life in ateliers in İznik. İznik pottery patterns of the “Blue – White Period” that coincide with the Fatih Sultan Mehmet period are referred to as “Baba Nakkaş” and “Haliç Work”. The period in the middle of 16th century that predominantly has flower patterns were named as “Damascus Work”. On the pinnacle of the pottery art, there were tiles and cups with shades of cobalt blue, turquoise, green, black, brown and fluff coral red.
Pottery is known as a mysterious form of art as well as an aesthetic, mainly due to the motives used. Because all motives used in a pottery design have unique meanings. For example; galleons pictured wıth a fish figure in the Ottoman period tell about the victories of sea battles and represent yearning. Pomegranate design which is still being applied today represent plentifulness and abundance, clover design represents rejuvenation and refresh, peacock represents heaven and its gardens, tree represents the connection of human beings and the nature, phoenix design represents beauty, abundance and power, pond lilies represent the tranquility of the mind and the purity of the soul, while the cypress tree represents the connection between life and death.