Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

İkonik kültür devrimi: Pop Art

Popart

Savaş, yıkım, ekonomik çöküş, tüketim, sınıf ayrımcılığı, isyan, reklamcılık, popüler kültür, sanat, moda ikonları, kapitalizm, çorba tenekesi, hamburger, kola, ka-pow!, kadın, ayakkabı, Mona Lisa, Marliyn Monroe, Elvis…

Warhol Campbells Soup
Warhol Campbells Soup

Hayatın içindeki her şeyi kendi felsefesiyle yeniden renklendiren pop sanatı, 50’li yıllarda İngiltere’de ortaya çıktığı ilk andan itibaren, birbiriyle bağı olan ya da birbirinden bağımsız görünen her şeyi bir araya getirmeyi, sanatı halka indirmeyi başarmıştı. Zamanın peşine takıldı, üredi, türedi, yükseldi, daha da renklendi ve bugüne geldi. 1950’li yılların başında, İkinci Dünya Savaşı’nın ardında bıraktığı enkazla, yarattığı ekonomik çöküntüyle başa çıkabilmek hiç de kolay değildi. Bunun için reklâm sektörünün canlandırılması ve herkesin dikkatini çekecek, geçerli sonuçlar verecek bir şeyler üretilmesi gerekiyordu.

Richard Hamilton
Richard Hamilton

50’li yılların sonunda İngiltere’de tüketimi hızlandırmak, ekonomiyi düzeltmek için “reklâmı sanata dönüştürme” fikri, ortaya çıktığı andan itibaren tüm dünyayı kısa süre içinde etkisi altına alan ve günümüzde bile geçerliliğini koruyan dev bir sanat akımının başlangıcı oldu.

Marcel Duchamp
Marcel Duchamp

Savaşa karşı bir isyan olma özelliğine sahip, tüketim kültürünü yeren aynı zamanda yücelten “pop sanat” tüm zamanların en geçerli sanat akımı haline geldi. Bu sanatın Amerika’daki öncüsü kabul edilen ve dünya çapında bir “ikon” olmayı başaran Andy Warhol için her şey birkaç hazır çorba tenekesi ile başlamıştı.

Eduardo Paolozzi
Eduardo Paolozzi

Warhol, kendi deyimiyle “yüksek sanat”ı “alçaltarak” halka indiren kişiydi. Ona göre gündelik hayattaki her şey, hiçbir sınıf ayrımı yapmadan herkes tarafından kullanılabiliyordu ve aynı durum sanat için de geçerli olmalıydı. Hayatın içindeki renkler sanatın içinde daha fazla kullanılmalı ve bu sanat herkes için yapılmalı, herkese ulaşmalıydı.

Peter Blake
Peter Blake

Onun sanatına yansıttığı hayat felsefesi, “fabrika”sı, zor geçen çocukluğunun izlerini taşıyan eserleri kendinden sonrakilere ilham vermeye devam etti ve Amerika’nın tüketim çılgınlığına bir eleştiri olarak başlayan “herkes için pop sanat” günümüze kadar ulaşmayı başardı.

Andy Warhol- Audrey Hepburn popart
Andy Warhol- Audrey Hepburn popart

Pop sanat akımı aslında bir felsefeydi ve bu felsefe İkinci Dünya Savaşı’na duyulan öfkeden besleniyordu. Savaşlara, hayata, insanlığı zor durumlarda bırakan her şeye bir “isyan” niteliğindeydi. Hatta sanata bile…

Andy Warhol Marilyn Monroe 1962
Andy Warhol Marilyn Monroe 1962

Klasik sanata karşı yapılan bu başkaldırı bütün sınıflandırmaları hiçe sayıp, ortak bir kültür oluşturmayı amaçlıyordu. Richard Hamilton’un yaptığı kolaj çalışması pop sanat akımıyla ortaya koyulan ilk eser kabul edildi ve 20. yüzyılın başlarında benzer çalışmalarıyla tanınan Marcel Duchamp bu akımın en çok etkilendiği isimdi.

John Lennon
John Lennon

İngiltere’de pop sanat akımına kapılan diğer sanatçılar David Hockney, Eduardo Paolozzi, Tom Phillips, Allen Jones ve Peter Blake’ydi. “Popüler kültür” ifadesinden doğan ve dünya çapında “pop art” adıyla anılan bu akımın isim babası ise bir dergi için yazdığı köşesinde bu kavramı konu ederken “pop art” ifadesini kullanan İngiliz eleştirmen Lawrence Alloway oldu. Soyut ekspresyonizm akımından da beslenen pop sanatının yönünü, tüketim toplumunun ihtiyaçları ve gidişatı belirliyordu.

Andy Warhol, Detroit 1985
Andy Warhol, Detroit 1985

Hem bir sanat akımı hem de bir tür reklâm aracı haline gelen pop sanatı eş zamanlı olarak Amerika’da da görülmeye başladı. Çizgi roman ve reklâmcılık sektöründe kullanılan teknikler, pop sanatında da kullanılıyor, konusu ise hayatın içindeki herhangi bir “şey” olabiliyordu.

Andy Warhol, Hong Kong
Andy Warhol, Hong Kong

Bugün evlerin, ofislerin duvarlarını süsleyen rengârenk kanvas tablolar, Marliyn Monroe, Audrey Hepburn, Elvis, The Beatles gibi ikonların kullanıldığı pop sanat çalışmalarının temelleri 1960 yılında Amerika’da atıldı.

Andy Warhol
Andy Warhol

“Yüksek sanat”ın yüceliği bu yıllarda tamamen halk arasına karışmış, en sıradan eşyalar, günlük hayatta kullanılan ürünler pop sanatının gücü ve sanatçıların yaratıcılıklarıyla şekillenerek farklı renklere bürünmüş birer sanat eseri haline geldiler. Özellikle Amerika’da oluşan popüler kültür simgeleri, pop sanatının baş malzemesini oluştururken, kullanılan her nesnenin varlık sebebi sorgulanıyor; bir yandan eleştirilip yerilirken diğer yandan yüceltiliyordu.

Andy Warhol
Andy Warhol

1920’li yıllarda gelişen “dada” akımının bir uzantısı olarak da görülen pop sanat akımının Amerika’daki ilk örneklerini sergileyen Jasper Johns, Larry Rivers, Ronert Rauschenberg’i; Andy Warhol, Roy Lichtenstein ve Cleas Oldenburg takip etti. Her sanatçı bu akıma farklı bir boyut getiriyor, kendi bakış açısını ve eleştiri üslubunu kullanarak bu sanata bir nevi kendi rengini katıyordu. Örneğin Wesselman “Büyük Amerikan Çıplakları” adını verdiği eserleriyle yüzü olmayan cinsel objeleri betimlerken, Segal yaşam alanlarında sergilenmek üzere hazırladığı, gerçeğiyle birebir aynı ölçülerdeki alçı insan figürlerine hayat veriyordu. Oldenburg, kullandığı yumuşak plastik malzemesiyle tüketim toplumunun belli başlı ürünlerini heykele dönüştürüyor; popüler kültür eleştirisini, bu ürünleri kendi bakış açısına göre şekillendirerek yapıyordu.

The Velvet Underground pop art album kapağı
The Velvet Underground pop art album kapağı

Kapitalizmi, oluşan sınıfları, ekonomik farkları hiçe saymak adına var olan bu akım Andy Warhol’un sınırsız hayal gücü ve yaratıcılığı ile bambaşka bir boyuta taşındı. Bu gümüş rengi saçlı sıra dışı adam, özgün tarzını bu sanata yansıtarak “herkes için pop sanat” anlayışı ile hayatın içindeki her duyguyu, nesneyi ve olguyu pop sanatının malzemesi haline getirdi.

Burhan Doğançay kolaj çalışması
Burhan Doğançay kolaj çalışması

1960 yılında marketten aldığı hazır çorba tenekeleri, kola şişeleri, sabun kartonları üzerinde çalışarak başladığı bu iş, zaman içinde Amerikan kültüründen beslenip gelişti ve onu dünya çapında bir isim haline getirdi. Gerçek adı Andrew Warhola olan sanatçının soy adı ünlü bir dergide muhtemelen baskı hatası sebebiyle “Warhol” olarak çıkmıştı ve bu ismi benimseyerek kullanmaya başladı. Adı zamanla bir markaya dönüşen sanatçının, pop sanatına en büyük katkılarından biri de kullandığı “serigrafi (ipek baskı)” tekniğiydi. 1963 yılında “Fabrika” adını verdiği bir stüdyo kurarak burada çizgi roman kahramanlarını, dönemin en ünlü isimlerini resmetmeye başladı.

Claes Oldenburg'un bir çalışması
Claes Oldenburg’un bir çalışması

Andy Warhol, “Drella” adını verdiği alt benliği, annesine olan aşırı düşkünlüğü, sıra dışı eğlence anlayışı ile hep eleştirilen ve toplum tarafından yadırganan bir isimdi. Ancak video sanatını halkla tanıştıran ilk isim oluşu, ölümünden 2 yıl önce bilgisayarların sanat üzerindeki etkisini keşfetmesi, evsiz barınaklarına yaptığı yardımlar onun bu kolay benimsenemeyen özelliklerini dengeler nitelikteydi.

Burhan Doğançay
Burhan Doğançay

Warhol, zor bir çocukluk geçirmişti ve küçük yaşta yaşadığı hastalıkları, acıları bastırmak istercesine tüm duygularını sanatına yansıtmayı, derdini dünyaya kullandığı sanat malzemeleriyle anlatmayı tercih etmiş bir sanatçıydı. Pop sanat, bu anlamda onun tam da istediği, ihtiyacı olduğu gibi bir akımdı ve içinde isyan, eleştiri, öfke, mizah ve en önemlisi sanatın sınırsızlığına yakışır bir özgürlük vardı. Eserlerini afiş ve baskı teknikleriyle çoğaltıyor, bu şekilde hem toplumun bakış açısına tepki göstermiş hem de farkındalık yaratmış oluyordu. Tüm çalışmalarında çizim, ipek baskı, video, heykel ve müzikten yararlandı.

Roy Lichtenstein
Roy Lichtenstein

Resim yapmayacağını açıkladığı 1965 – 1972 yılları arasında, “pop sanat akımının sesi” olarak tanımladığı “The Velvet Underground” isimli müzik gurubunu keşfeden kişi de yine Warhol oldu. Sanatını sunduğu halkı, bir yandan kışkırtıyor bir yandan kendine ve sanatına olan ilgiyi ancak bu şekilde canlı tutabileceğini söylüyordu. Haksız değildi çünkü onun bu tavrı, keskin sözleri, farklı mizah anlayışı ile yalnızca Amerika’da değil, dünya çapında onun her yaptığını ilgiyle takip eden geniş bir kitle oluştu. 1968 yılında onu 3 kurşunla aylarca yatağa mahkûm eden suikast, radikal feminist hayranı Valerie Solaris tarafından gerçekleştirildi. Solaris, Warhol’un en koyu hayranlarından hatta onun bağımlılarından biriydi ve suikastın ardından yaptığı açıklama bunu kanıtlıyordu: “Hayatım üzerinde bu kadar kontrol sahibi olmasından rahatsızdım.”

Özdemir Altan
Özdemir Altan

Warhol,1968 yılında yaşadığı “yeniden doğuş”un ardından daha sakin bir hayat sürmeye karar verdi. Öldü zannedildiği halde son anda yapılan kalp masajı ile hayata döndürüldükten sonra 2 ay boyunca yatağa bağlanışı, sanatına da etki etmiş, zamanını ünlü isimlerin tablolarını yaparak geçirmeye başlamıştı. Onun önderliğinde yükselen pop sanat akımı zamanla bir çığ gibi büyümüş hayatın her alanında kendine bir yer bulmuştu. Duvarlar, yastık kılıfları, albüm ve kitap kapakları, çantalar, ayakkabılar, aksesuarlar…

“Pop” her yerdeydi ve tıpkı Andy Warhol’un istediği gibi “herkes için”di. Popüler kültüre bir tepki olarak doğan bir akım, popüler kültürün gözdesi olmuş ve uzun yıllar hüküm süreceği zirveye oturmuştu. Andy Warhol; yalnızca pop sanatın öncüsü değil “Warhol Interview isimli derginin, bir gece kulübünün, Andy Warhol’s ve Andy Warhol’s Fifteen Minutes isimli 2 televizyon şovunun ve herkesin bildiği “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak” sözlerinin de sahibiydi. Kısa filmleriyle Bağımsız Film Ödülü kazandı. Sinema sektöründe de aykırılığı ile dikkat çekmeyi başarmış, denemeye cesaret bile edilemeyecek türde işler ortaya koymuştu. 8 saat boyunca Empire State Binası’nın giriş çıkışlarını görüntüleyen “Empire”, 6 saatlik bir uykunun gösterildiği “Sleep” filmleri bu durumun en iyi örneklerindendi. 1966 yılında yaptığı “Chelsea Girl” sinema salonlarında gösterilen “ilk underground film” olma özelliği ile sinema tarihine geçti. Warhol ona yöneltilen ağır eleştirilerin yanı sıra takip ve taklit edilen, hatta özenilen biriydi ve içinde olduğu bu durum aslında pop sanatla anlatmaya çalıştığı şeydi. Çünkü bugün de olduğu gibi popüler kültür her zaman eleştirilere maruz kalıyor ama bir o kadar da kolay benimsenerek, hayatları etkisi altına alıyordu. Sanatı da kendisi gibi eleştirilere maruz kalıyordu çünkü bu sanat başlı başına bir eleştiri, toplumsal tekdüzeliklere ve tüketim çılgınlığına karşı yapılan bir başkaldırıydı. 58 yaşında hayata veda etmeden önce yayınladığı “The Philosopy of Andy Warhol” isimli kitabı, kendinden sonrakilere bıraktığı bir kılavuz niteliğindeydi. Çünkü ölümünden sonra bile konuşulacağını, merak edileceğini ve birilerinin onun yolundan gitmek isteyeceğini biliyordu. Bugün ondan geriye kalanlar yalnızca kitabı, eserleri, Pittsburgh ve Pensilvanya’da adına açılan müzelerle sınırlı değildi. Ardında hala konuşulan, tartışılan, geleceğe taşınan bir sanat akımı ve onun marka haline gelen ismini bıraktı. Türkiye de, tüm dünya ile birlikte Andy Warhol etkisinden nasibini almış, pop sanatı dönemin yenilik peşinde olan genç sanatçıları tarafından ilgi görmüştü. Gençliği olumsuz yönde etkileyen her şeyi eleştiren eserleriyle Özdemir Altan bu akımı Türkiye’ye getiren kişi olarak tanındı ve bu akımdan yararlanarak bir “anlam” arayışı içine girdi. Dünya çapında başarılarıyla da tanınan Burhan Doğançay pop sanat akımının Türkiye’deki öncülerinden kabul edildi. 1960’lı yıllarda Altan Gürman bu alanda eserler verdi ancak eserlerinde tüketim toplumundan çok özgürlük ve insanlık temaları ağır basıyordu. Zekai Ormancı ve Timur Kerim İncedayı, Ergin İnan, Ümit Bilgen, Nur Koçak, Nigar Gülsün Karamustafa, Gencay Kasapçı da pop sanat akımının Türkiye’de etkilediği sanatçılardandı. Pop sanat akımının “yüksek sanat”ı halka indiren öncülerinin izinden giden genç yetenekler, bu akımı yaşatmaya ve pop sanatın felsefesinden, ruhundan uzaklaşmadan bu alanda yenilikçi çalışmalar yapmaya devam ediyor.

Günümüzde popüler kültürün içindeki yerini ve kuşaklar boyu süreceğini garantileyen pop sanatı, eleştirel felsefesi, göz alıcı renkleri ve bu sanata gönül vermiş sanatçıların sınırsız hayal gücü sayesinde geleceğe uzanıyor. Pop sanatı, sanatçının yaratıcılığını destekleyen teknolojik gelişimler ve çiçeği burnunda hevesler sayesinde gelecek kuşaklara, yepyeni boyutlar ve anlamlar kazanarak taşınacak gibi görünüyor.

Iconic culture revolution: Pop Art

 

War, destruction, economic collapse, consumption, class discrimination, rebellion, advertisement, popular culture, arts, fashion icons, capitalism, soup can, hamburger, cola, ka-pow!, women, shoes, Mona Lisa, Marliyn Monroe, Elvis 

Pop art gave new color to everything in life with its own philosophy during the 50s when it first sprang up in England and succeeded in bringing together everything that seems independent of each other while also bringing art down to the public. It followed time, grew, evolved, rose up, got even more colorful and reached our day. It was not easy to deal with the destruction and economic collapse that the Second World War left behind in the early 1950s. In order to do this, the advertisement sector had to be revived and new things had to be produced that would attract everyone’s attention thus providing valid results. When during the late 50s, the idea of “turning advertisement into art” sprang up to speed up consumption and improve the economy, it quickly became the start of a huge movement in art that took the whole world by storm and that is still valid. “Pop art” became one of the most valid art movements of all time, as a rebellion against war and elevated the consumption culture while also criticizing it. It had all started with a few soup cans for Andy Warhol, the pioneer of this art movement in America who succeeded in becoming a worldwide “icon”. Warhol was the person who according to his saying, “took high art down” to the public. According to him, everything in life could be used by everyone without any class discrimination and this had to be valid for art as well. The colors in life had to be used more in art and this art had to be made for everyone while also reaching everyone. His life philosophy, his “factory” that was reflected on his art and the works of art that carried traces of his difficult childhood continued to inspire those that came after him and the motto “pop art for everyone” that had started as a criticism to the consumption craze in America succeeded in reaching our day.

The pop art movement was actually a philosophy which fed itself with the rage against Second World War. It was a kind of “rebellion” against wars, life and everything that pushed humanity to difficult times. Even against art itself… This rebellion against classical art paid no attention to all classifications and aimed to create a common culture. The collage work by Richard Hamilton was accepted as the first artwork of the pop art movement and Marcel Duchamp was the name he was influenced by the most since he had also put forth similar works in the beginning of the 20th century. Other artists that got caught up in the pop art movement in England were David Hockney, Eduardo Paolozzi, Tom Phillips, Allen Jones and Peter Blake. The eponym of this movement known as “pop art” which was another expression for “popular culture” was Lawrence Alloway who had used the term “pop art” in a magazine article on this subject. Pop art was also influenced by abstract expressionism movement and it was guided by the needs and trajectory of consumption culture. Pop art had turned into an art movement as well as a tool for advertisement and it also started to appear in America at around the same time. The techniques used in comics and the advertisement sector were also used in pop art which could be about any “thing” in ordinary life.

The foundations of the colorful canvas drawings that decorate our homes and offices today, the pop art works in which icons like Marilyn Monroe, Audrey Hepburn, Elvis, The Beatles are used date back to 1960s America. The greatness of “high art” had mingled with the crowds completely while the most ordinary objects as well as the products used in our daily lives became colorful works of art when shaped by the creativity of the artists and the power of pop art. Whereas the symbols of popular culture that sprang up especially in America constituted the main equipment of pop art, reasons for the existence of anything were questioned while criticizing and glorifying them at the same time. Pop art was seen as an extension of the “dada” movement that developed during the 1920s and its first examples in America by Jasper Johns, Larry Rivers, Ronert Rauschenberg were followed by Andy Warhol, Roy Lichtenstein and Cleas Oldenburg. Each artist brought about another dimension to this movement and contributed with his/her color by using his/her own perspective and manner of criticism. For instance, whereas Wesselmann depicted faceless sexual objects in his work entitled “Great Marican Nude”, Segal gave life to life size plaster human figures to be displayed in living spaces. Oldenburg transformed the principal products of the consumer culture into statues with the soft plastic material he used; thus putting forth his own criticism of popular culture by shaping these products according to his own perspective. This art movement that sprang into existence to neglect capitalism, classes and economic differences was carried over to a whole new dimension by Andy Warhol’s limitless imagination and creativity. This extraordinary man with silver hair reflected his unique style to this art thus transforming every object and phenomenon as well as every emotion in life into pop art material. In 1960, he started working on readymade soup cans, coke bottles and soap boxes which developed over time by feeding on American culture thus making him a world famous figure. The real name of the artist was Andrew Warhola and when his surname was misprinted in a magazine as “Warhol”, probably due to a printing error, he embraced it and started using it. His name became a brand over time and his most important contribution to pop art was the serigraphy (silk printing) method that he used. In 1963, he established a studio that he named “Factory” and started drawing comic heroes as well as the famous names of the period.

Andy Warhol was always criticized and regarded as strange by the society because of his alter ego that he named “Drella”, his excessive devotion to his mom and his extraordinary understanding of fun. However, the facts that he was the first person to introduce video art to the public, that he discovered the effects of computers on art 2 years prior to his death and the donations he made to homeless shelters balanced out these other features that were more difficult to comprehend. Warhol had a difficult childhood and he was an artist who had preferred to tell his problems to the world by way of his art which reflected all his emotions as if to suppress his disease stricken early years and the pains he experienced. In this manner, pop art was actually the art movement that he needed which carried with it rebellion, criticism, rage, humor and most of all a sense of freedom that suited the limitlessness of art. He reproduced his works by way of posters using different printing methods thus putting forth his reaction to society while also creating awareness. He made use of drawing, silk printing, video, sculpture and music in all his works. It was again Warhol who discovered the music band known as “The Velvet Underground” which he defined as the “voice of the pop art movement” during 1965 – 1972 when he announced that he would no longer draw. He provoked the public to which he presented his art while stating that he could only keep the interest alive in this manner. He was right, because soon he had a wide audience not only in America but all over the world that followed everything he did with enthusiasm thanks to his attitude, sharp words and weird sense of humor. The assassination attempt that took place in 1968 which chained him to his bed for months with 3 bullets was carried out by his radical feminist fan Valerie Solaris. Solaris was one of the biggest fans of Warhol, maybe even an addict to him, and her statement after the assassination attempt was proof of this: “I felt discontent because he had such control over my life.”

Warhol decided to lead a more serene life after this “rebirth” he experienced in 1968. The fact that he was bedridden for 2 months following his return to life by way of cardiac massage when he was thought to be dead had huge impact on his art as well and he had started passing time by making drawings of famous names. The pop art movement that had become popular under his leadership grew immensely over time thus finding a spot for itself in every area of life. Walls, pillowcases, album and book covers, bags, shoes, accessories… “Pop” was everywhere and was for “everyone” just like Andy Warhol wanted. The movement that had sprang up as a reaction to popular culture had soon become the favorite of popular culture thus reaching a peak from where it would dominate for many years to come. Andy Warhol was not only the pioneer figure in pop art movement, but was also known as the name behind the magazine entitled “Warhol Interview”, a night club, 2 television shows entitled Andy Warhol’s and Andy Warhol’s Fifteen Minutes and the well known sentence, “One day everyone will be famous for 15 minutes”. He won the Independent Movie Award for his short films. He had also attracted attention in the cinema sector thanks to his contrariety, thus putting forth works that no one could muster the courage to even try. “Empire” which filmed the entrance of the Empire State Building for 8 hours as well as “Sleep” which showed a 6 hour sleep were the best examples. The 1966 movie “Chelsea Girl” made history as the “first underground movie” to be shown at cinema halls. Despite the intense criticisms against him, Warhol was also a figure that was followed closely, imitated and even admired and this was actually what he tried to get across to people by way of pop art. Because just like today, popular culture is always criticized but is also easily adapted and took control of people’s lives. His art was also at the center of many criticisms just like himself, because the art that he put forth was a criticism to social monotony and consumer craze. The book published just before his death when he was 58 entitled, “The Philosophy of Andy Warhol” was a kind of guideline that he left behind for those to come after him. Because he knew that he would be talked about even after his death and that there would be people who would follow his footsteps. What remains of him today is not limited only to his book, his works and the museums in Pittsburgh and Pennsylvania. He left behind a much discussed art movement as well as his name that became a brand. Turkey had also been affected by Andy Warhol just like the rest of the world and pop art had attracted the attention of young artists who were after something new. Özdemir Altan who criticized everything that had negative impact on young people was known as the person who brought this movement to Turkey and he started looking for a “meaning” by way of this movement. World famous Burhan Doğançay was also accepted as one of the pioneers of pop art movement in Turkey. Altan Gürman also put forth various works of art in this area during the 1960s, however the themes of freedom and humanity were more dominant in his works rather than consumer culture. Zekai Ormancı and Timur Kerim İncedayı, Ergin İnan, Ümit Bilgen, Nur Koçak, Nigar Gülsün Karamustafa, Gencay Kasapçı were also artists in Turkey who were influenced by the pop art movement. Young and talented people who follow the footsteps of the pioneers that brought down “high art” to the public continue to put forth works of art without straying too far away from the philosophy and soul of the pop art movement.

Today, the pop art movement continues onwards to the future thanks to its critical philosophy, striking colors and the limitless imagination of artists who have devoted themselves to it. It seems as if the pop art movement will provide new dimensions and meanings to posterity thanks to technological developments that support the creativity of artists as well as new ambitions.

Başa dön tuşu