Dergi Bursa Haz-Tem 2013 - page 59

57
Esat Uluumay
Koleksiyonu
kahvehaneler kapatıldıysa da 3. Murat
döneminde, halkın yasak nedeniyle gizli
gizli de olsa tüketmekten vazgeçmediği
kahve yayınlanan bir fetva ile
yeniden serbestçe içilir hale geldi.
Kahvehaneler arttıkça kahvenin adı
ülke dışına taşmaya başladı. İstanbul’a
gelen Avrupalı gezgin yazar ve şairler
bu kahveden bahseder, Venedikli
tüccarlar Anadolu’dan Avrupa’ya kahve
götürürdü. Viyana kuşatmasından
sonra (1683) Osmanlı ordularının şehri
terk ederken geride bıraktığı çuvallar
dolusu kahve çekirdeğinin bu tadın
tüm dünyaya yayılmasında başlangıç
kabul edildiği söylenir. Osmanlıları ve
kültürlerini iyi tanıyan bir ajan savaşta
geçen emeklerinin karşılığı olarak bu
çuvalları istedi. Çünkü çuvalların içinde
sanılanın aksine deve yemi değil kahve
olduğunu biliyordu. Yine 17. yüzyılda,
4. Mehmet’in Fransa Kralı 14. Louis’e
gönderdiği elçi hediye olarak kahve
getirmişti. Bu içeceği Fransızlara “sihirli
içecek” adıyla tanıtan Osmanlı sefirinin,
Hoşsohbet Nüktedan Süleyman Ağa
olduğu söylenir.19. yüzyıl sonlarına
kadar Türk kahvesi çiğ çekirdek olarak
satıldı, evlerde hazırlandı. Bu durum
Mehmet Efendi’nin, çiğ kahveyi kavurup
öğüterek müşterilerine hazır halde
satmaya başlamasına kadar sürdü.
Ehl-i keyfin keyfini ne tazeler? Taze
elden taze pişmiş taze kahve tazeler
Türk kahvesinin keyfi kadar yararları da
saymakla bitmiyor. Sağlık uzmanlarının
önerilerine göre günde iki fincan Türk
kahvesi faydalı. Ancak her şey gibi Türk
kahvesi de önerilenden fazla miktarda
tüketildiğinde soruna dönüşüyor;
kalp, tansiyon ve mide hastalıklarına
yol açabiliyor. Diğer yandan baş
ağrılarına, karaciğer rahatsızlıklarına ve
kolesterole iyi geliyor. Konsantrasyonu
arttırıyor. Yüksek tansiyonu önlüyor.
Kahveyi içtikten sonra telvesini yüzüne
maske olarak uygulayanlar, cildi
temizlediğini, tazelediğini de söylüyor.
Nefesi açıyor, kemikleri güçlendiriyor.
Yemek üzerine içildiğinde sindirimi
kolaylaştırıyor. Düşünme potansiyelini
arttırıyor ve bedene zindelik veriyor.
Hafızaya güç veriyor ve rehaveti alıyor.
Şimdiki zamandaysa amaç bu
geleneğimize sahip çıkmak, Türk
kahvemizin adını korumak ve tadını
dünyaya kendi adıyla yaymak. Türk
kahvesi kültürünün, Türk olmanın
sosyal gereği olduğunu savunan
TKKAD’nin (Türk Kahvesi Kültürü ve
Araştırmaları Derneği) projeleri ve
güncel faaliyetleri sitesinden takip
edilebiliyor. Ayrıca yapılan çalışmalar
arasında ünlü isimlerin de içinde
olduğu, “Türk kahvesi içiyorum,
kahveme sahip çıkıyorum” kampanyası
var. Gizem Şalcıgil White ve ekibi
“gezici kahve evi projesi” kapsamında
Amerikalılara Türk kahvesini tattırmakla
kalmıyor, kahvenin kültürünü ve tarihini
de anlatıyor. UNESCO Dünya Kültür
Varlıkları envanterine aday gösterilen
Türk kahvesinin aynı zamanda Türk
Patent Enstitüsü aracılığı ile 2012 yılının
Mart ayında “Coğrafi İşaret” başvurusu
da yapıldı. Resmi gazetede yayınlanan
bu tarihten itibaren 6 ay içinde bir
itiraz almazsa, Türk kahvemizin coğrafi
işareti korunmuş olacak. Yani belirli bir
coğrafyadan kaynaklanarak belirgin
nitelikleriyle ün kazanmış “gerçek
üreticileri” adına kayıt altına alınacak.
Kahveden bu kadar bahsettikten sonra,
kendinize reddedemeyeceğiniz bir
teklif yapıp kahve içmek isteyebilirsiniz.
Bunun için ya usulüne göre bir kahve
yapıp keyfiyle içer ya da Bursalı
olmanın avantajını kullanarak,
Tarihi Koza Han’da bol köpüklü bir
fincan Türk kahvesi ile günün tadını
çıkarabilirsiniz.
1...,49,50,51,52,53,54,55,56,57,58 60,61,62,63,64,65,66,67,68,69,...156
Powered by FlippingBook