Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Dünyayı aydınlatanlar

Nicola Tesla
Nicola Tesla

Bugün hayatın her yerinde olan, günlük işlerimizi kolaylaştıran; evimize, ofisimize hatta cebimize kadar giren teknolojiyi elektriğin keşfine borçluyuz. Elektriğin keşfini ise onu göklerden yeryüzüne indiren, insanlığa “aydınlık” bir dünya verebilmek için didinenlere…

Thales
Thales

 İnsanlar, uygarlık tarihinin başlangıcı kabul edilen ateşin ancak mitolojik tanrılar tarafından yönetilebilecek ilahi bir güç olmadığını fark edince onu kontrol altına aldı. Böylece, aniden hayatlarına girmiş olan bu “görkemli” güç ile ısınabileceklerini, korunabileceklerini, yiyeceklerini pişirebileceklerini ve aydınlanabileceklerini fark ettiler. Yaklaşık 800.000 yıl önce başlayan bu keşif, aydınlanmanın ateşten LED lambalarına uzanan tarihinin de başlangıcı oldu.

Francois Cisternay Du Fay
Francois Cisternay Du Fay

Güneş ışığıyla yetinen insanlar için ateşin aydınlatma özelliğinden yararlanmak iyi bir fikirdi ama yeterli değildi. Çünkü ateşin sürekliliği sağlanamıyor ve eninde sonunda sönüyordu. Ateş üzerinde avladıkları hayvanları pişirirken, hayvan yağlarının ateş üzerinde tutuştuğunu fark ettiler. Böylece ilk yağ lambaları icat edilmiş oldu. Onları mumlar takip etti. Bu gerekli bir gelişimdi çünkü yağ lambalarının hayatı kolaylaştırmaktan öte zorlaştırıcı yanları vardı. İlk kez ne zaman ortaya çıktığı bugün hâlâ net olarak söylenemeyen mumlar imdada koştu. Romalılar, çağlar sonra romantizmin vazgeçilmez bir unsuru haline geleceğinden habersiz oldukları mumların ilk örneklerini yaptılar. Mumlar hem evler hem de sokaklar için yeterli oluyordu.

Pieter Van Musschenbroek
Pieter Van Musschenbroek

Tek sıkıntısı, zayıf ışığının en ufak bir rüzgâra dahi yenik düşmesiydi. Zaten M.Ö. 2000’li yıllara gelinmiş ve “cam işçiliği” dönemi başlamıştı. Böylece mumlar öncelikli görevleri olan aydınlatma işini lambalara devrederek, gelecekte neredeyse tamamen dekorasyon için kullanılmak üzere köşelerine çekildiler. Aydınlatmak için her zaman bir çözüm bulan ve bunu her seferinde biraz daha geliştirilmiş yöntemlerle başaran insanoğlu bu kez 18. yüzyıla kadar işlevselliğini koruyacak olan cam ya da metal hazneli, petrol benzeri yakıtlar kullanılan lambalar ve kandilleri üretti.

Leyden Şişesi
Leyden Şişesi

Elektriğin serüveni aslında milattan önce başladı. Sürtünme etkisiyle oluşan “elektrostatik” durum ilk kez Yunanlı bir filozof olan Thales tarafından keşfedildi. William Gilbert’in “elektrik” kelimesini ilk kez kullandığı 17. yüzyıla kadar varlığı biliniyordu ancak günlük hayata tam anlamıyla girememişti. Eski Yunan toplumlarında barış ve refahın varlığı, insanları öğrenmeye ve bilimin izinden gitmeye teşvik etmişti.

Benjamin Franklin
Benjamin Franklin

Thales de doğa ile ilgili yaptığı araştırmalar sırasında, kehribarın yünle ovulduğunda “elektrik”lendiğini fark etti. Bu konuda çalışmalara başladı ve zamanla hasır ya da benzeri maddelerin de aynı tepkiyi verdiklerini gördü. Kehribarın insan vücuduna yaklaştırıldığında küçük kıvılcımlar çıkardığını da fark etti. Böylece “statik” elektriği keşfederek, bugünkü elektronik gelişmelerin temelini o yıllarda atmış oldu.

Andre Ampere
Andre Ampere

Thales’ten sonra statik elektrik üzerine çeşitli deneyler yapıldı. İngiliz fizikçi William Gilbert, başka cisimlerin de elektriksel özellikleri olduğu gerçeğini ortaya koydu. Bu dönemden sonra bu konu üzerinde çalışmalar yapan her bilim insanı farklı bir tez öne sürüp doğruluğunu kanıtlayarak elektriğin gelişimine katkıda bulunmuş oldu. Elektrik ve manyetizmanın farklarını ortaya koyan Gilbert ayrıca “elektroskop” adında bir elektrik ölçüm aracı yaptı.

James Clerk Maxwell
James Clerk Maxwell

Onun ardından yine İngiliz bir fizikçi olan Stephan Grak, iletkenlik ve yalıtkanlık kavramlarını ortaya çıkardı. Pozitif ve negatif kutupları keşfeden ve sıvı ya da katı olan her şeyin cam içine yerleştirildiğinde elektriklendiğini de kanıtlayan Du Fay oldu. Hollandalı matematikçi Pieter Van Musschenbroek, statik elektrik üretmek ve depolamak için kullanılabilecek olan “Leyden Şişesi”ni buldu. 1752’de, Benjamin Franklin yıldırıma bir doğa olayı olmaktan daha fazla anlam yükleyerek, enerjisini, uçurtma ipine bağladığı anahtar aracılığı ile yere indirmeyi başardı. Ondan sonra yapılan birçok deneme ölümle sonuçlansa da, Franklin’in izinden giden bilim insanları zaman içinde enerjinin toprağa iletilmesini sağlamayı başardılar.

Alessandro Volta
Alessandro Volta

Bu olayı takip eden süreçte Franz Maria Aepinus, Henry Cavendish tarafından elektrik alanında kullanılan terimleri ve kavramları bularak kendilerinden sonraki fizikçilere ilham verdiler. Elektrik niceliği birimine adını veren Coulomb, Newton’un kütle çekimi yasasının elektrikteki karşılığı sayılan Coulomb Yasası’nı buldu. Fransız fizikçi Andre Ampere, geliştirdiği ilkeleri kitapçık olarak yayınlamaya başladı. Bu alanda yapılan çalışmalar arasında ilk önemli buluş sayılanlardan biri de Alessandro Volta’nın yaptığı üreteçti.

Charles Augustin De Coulomb
Charles Augustin De Coulomb

Volta’nın çalışmaları İngiliz kimyacı Humphry Davy’yi elektriği kullanarak telgraf aracılığıyla haberleşmeyi sağlanabileceği gerçeğine ulaştırdı. Karbon filamanlı ark lambasının aydınlatabileceğini savunan Davy, bunun ilk örneğini 1809 yılında Londra’da gösterdi. 1877 yılında elektrik jeneratörlerinin icadına kadar dinamo ve pille çalışan bu lambalar kullanıldı.

Humphry Davy
Humphry Davy

Faraday’ın daha sonra yaptığı ve sonraki yıllarda Tesla’ya ilham olan çalışmalarının, elektriğin günlük hayatta etkin bir hale gelişindeki payı büyüktü. “Ohm Yasası”nın aynı zamanda isim babası olan Georg Simon Ohm 1827 yılında belirli bir devrede amper cinsinden olan akım ile voltaj cinsinden gerilimin ohm cinsinden dirence eşit olduğunu açıkladı. Profesör Joseph Henry’nin 1831 yılında bulduğu elektromotor gücü zil, elektrik devreleri, role gibi buluşları da arkasından getirdi.

Georg Simon Ohm
Georg Simon Ohm

Aynı yıl içinde Faraday’ın manyetizmayla elektrik üretme çalışmaları sırasında bir trafo yapması; dinamoyu geliştirip, bir iletkenin manyetik alanda dik açılarla hareket ettirildiğinde oluşturacağı gerilimi kanıtladı. 1883 yılında bileşiklerin elektrik etkisiyle ayrışmasını gözlemleyerek oluşan duruma “elektroliz” adını verdi. Böylece “Faraday Yasası”nı geliştirdi. 1864 yılında James Clerk Maxwell, bu konudaki tüm bilgileri bir araya topladı.

Joseph Henry
Joseph Henry

Coloumb, Ampere, Faraday, Ohm, Oersted yasalarından oluşan tek bir kuram geliştirdi. Yaptığı şey doğanın tüm manyetik ve elektriksel olaylarını, matematiksel olarak açıklayan bir görüş ortaya atmaktı. Dört ayrı denklemle özetlediği kuramı Faraday’ın gözlemlediği endüksiyon olayına bağlıydı. Bu denkleme göre uzayın herhangi bir noktasında bulunan elektrik yüküne etki edecek güç, çevredeki manyetik akımın zaman birimindeki değişime bağlı olan elektrik alanıydı.

Faraday

Elektriğin keşfedilmesinden itibaren üzerinde yapılan bilimsel araştırmalar, onun varlığından yalnızca aydınlanmak için değil, hayatın her alanında yararlanma sürecini başlattı. İletişim, haberleşme, eğlence, temizlik, gıda… Elektrik artık her yerde ve ona bağlı olarak geliştirilen her şeydeydi. Öyle ki zamanla birbirinden farklı görüşler de ortaya çıkarak bir tür rekabet ortamı yaratmaya da başladı. Tesla ve Edison arasındaki “AC & DC (Akım) savaşları” bunun en iyi örneği…

mum

Elektriğin efendileri…

Tarihe geçen “akım savaşları”nın yıldızları onlar… Biri, aklından şüphe eden insanlara yüzyıllar boyunca yararlanabilecekleri icatlar sunan “Yıldırımların Efendisi” Nicola Tesla… Diğeri hayatının her döneminde çalışmaktan ve üretmekten vazgeçmeyen mucit Thomas Alva Edison…

Gas Lamp

Kimi zaman sıfırdan başladılar, kimi zaman başkalarının vazgeçtikleri yerden devam ettiler. Tesla; ticari başarılar peşinde koşmak yerine, yalnızca faydalı olmayı tercih etmiş bir dâhiydi. Ömrü yetse belki de zaman yolculuklarını filmlerden gerçek hayata taşıyacaktı. Edison ise başarının sırrını çok küçük yaşlarda öğrenmişti ve bu sırrın mucizelere değil yalnızca çok çalışmaya bağlıyordu.

Phonograph ile birlikte Thomas Alva Edison,- 1877
Phonograph ile birlikte Thomas Alva Edison,- 1877

İnsan ister istemez bu iki dâhinin, günümüz teknolojisi içinde yaşasa, bugünün imkânları ellerinde olsa neler yapabileceğini hayal etmeye çalışıyor. Ancak bu mümkün değil gibi çünkü Edison’un da Tesla’nın da hayatları boyunca ne yapabileceklerinin bir sınırı oldu ne de düşüncelerinin…

Thomas Alva Edison
Thomas Alva Edison

“Her şey için zaman vardır” Thomas Alva Edison 

1847 yılında Ohio şehrinde doğan ve “algısı yeterli olmadığı” için okuldan uzaklaştırılan Edison, henüz 10 yaşındayken evinin kilerinde bir laboratuvar kurdu. Faraday’ın deneylerinin üzerine kendi geliştirdiği yöntemleri katıyordu. Çalışmalarındaki her detayı, gelecekte birçok bilim adamının araştırmalarına ışık tutacağını tahmin bile etmediği defterine not ediyordu. Ailesine destek olmak için 12 yaşında trende çalışmaya başladı. Bir süreliğine duyma yetisini kaybetmesine neden olan, çalıştığı trende kurduğu, deneyler yaptığı laboratuvarındaki bir kimyasalın patlaması sebebiyle işinden oldu.

Thomas Alva Edison
Thomas Alva Edison

Tren içinde sattığı gazeteyi de kurduğu matbaasında kendi basan Edison, telgrafçılık konusunda kendini daha fazla geliştirmek istediğine karar verdi ve 1863 – 1868 yılları arasında birkaç telgrafhanede çalıştı. Bu yıllarda icat ettiği, tek tel üzerinde karşılıklı konuşmayı sağlayan telgraf aleti ile tanınan bir mucit haline geldi. 1868 yılındaki atölye kurma girişimi, icat ettiği “elektrikli kayıt aygıtı”nın patentini satamadığı için hüsranla sonuçlandı.

Edison in lab

Hem inadı hem de hiç bitmeyen çalışma azmi sayesinde kısa süre içinde kendini toparladı ve 1869 yılında kurduğu laboratuvarda, elektrik üzerine deneyler yapmaya başladı. Bir süre sonra adıyla özdeşleşen Menlo Park’taki araştırma laboratuvarını kurdu. Graham Bell’in “konuşan telgraf”ı üzerinde çalışmalar yapmaya başladı ve 2 yıl içinde ününü uluslararası boyuta taşıyan “gramofon”u üretti.

Edison in lab

Her zaman daha iyinin peşinde olan Edison, 1878 yılında elektrikli, parlak bir aydınlatma sistemi geliştirmek için kolları sıvadı. Kendinden önce, yaklaşık 50 yıl boyunca bu konuda çalışanların bıraktıkları yerden başlayarak geliştirdiği ampul üzerinde çalışırken mukavvadan hindistancevizi kabuğuna, mantardan kızıl bir sakal teline kadar her şeyi denedi. Yakmayı başarıyordu ama uzun süre aydınlatmasını sağlayamıyordu.

Edison'un ürettiği ilk ampuller Early Light Bulb
Edison’un ürettiği ilk ampuller Early Light Bulb

Nihayet 1879 kışında bir gece masasında oturmuş başka neler deneyebileceğini düşünürken, ceketinin kopan bir düğmesi ona yol gösterdi. Geri kalanının çalışmaktan ibaret olduğuna inandığı % 1’lik ilhamı, ona düğmeden sarkan iplik parçası vermişti. Kömürleştirilen iplik ile havası tamamen boşaltılan ampul saatlerce yandı. Yüzyıllara damgasını bulacak bir icat başarıyla tamamlanmış, uygarlık yolunda büyük bir kapı açılmıştı.

Edison'un ürettiği ilk ampuller Early Light Bulb
Edison’un ürettiği ilk ampuller Early Light Bulb

Edison’a göre bu, yalnızca çok düşünerek ve çok çalışarak ulaştığı bir keşifti. Edison bundan sonraki yolculuğuna New Jersey West Orange’de devam etti. 1880’li yıllarda komşu olduğu Henry Ford ile ölene kadar dost kalan Edison, otomobil endüstrisinin ilk zamanlarında elektrikle çalışan araçlar için akümülatör geliştirmek için uğraştı. Buluşlarıyla 1. Dünya Savaşı sırasında hükümete destek verdi. Edison’un sahip olduğu binden fazla patente ulaşan başka bir mucit olmadı.

Elektrik ampulün 223898 numaralı ve 27 Ocak 1880 tarihli patent belgesi.
Elektrik ampulün 223898 numaralı ve 27 Ocak 1880 tarihli patent belgesi.

“Paranın başkaları için taşıdığı anlam, benim için bir şey ifade etmiyor.” Nikola Tesla

Yaşadığı sürece, üretkenliğinin çıkış noktası hayal gücü olan Tesla, 1856 yılında Hırvatistan’da doğdu. Elektriğin varlıkla yokluk arasında, görülemeyen ama hissedilebilen gücü ve çıkardığı kıvılcımlar onu cezbeden şeyler olmuştu. Bu alanda çalışmalar yapmak, elektriğin izini sürmek, elektrik hakkındaki her detayı bilmek istiyordu. Şizofreni belirtileri ve asosyalliğinin ilerlemesi gibi nedenlerle, okula ancak 3. sınıfa kadar devam edebildi. 1882’de Thomas Edison’un şirketinde çalışmak üzere Paris’e gitti. Bu dönemde şirket, Edison’un buluşlarını Avrupa’da uygulamak ve geliştirmek üzere çalışıyordu. Tesla ise şirkete son derece faydalı icatlar yapıyor, indüksiyon motorları üzerinde detaylı araştırmalar yapma fırsatı buluyordu. Burada Edison’un üzerinde çalıştığı DC motorları ve dinamolarının tasarımları ve geliştirilmeleri için çalışan Tesla, aslında 1831 yılında İngiltere’de Michael Faraday tarafından keşfedilen AC elektrik akımlarına inanıyordu. Ancak sorun şuydu ki Tesla’ya inanan kimse yoktu.

Nicola Tesla
Nicola Tesla

Telefonun icadından sonra gerçekleştirilen en değerli icatların patentleri Tesla’ya aitti. 35 yaşında patentini aldığı, bugünün radyo ve televizyon teknolojisinde de kullanılan “tesla bobini” 120 binlik standart voltajı 500 binin üzerine çıkarıyordu. Bu bobinler elektrikle aydınlanma, röntgen ışınlarının üretimi, kablosuz telgraf gibi birçok amaçla kullanıldı. Dünyayı dev bir elektrik prizi gibi kullanma fikri birçok insana çılgınca geliyordu ama Tesla her eleştiriye rağmen çalışmalarını büyük bir inançla sürdürüyor ve geri adım atmıyordu. Dünya çapında iletilebilen kablosuz enerjinin peşindeydi ve dünyanın buna hazır olmadığını içten içe bilse de, ona göre gerçek ve kanunlar mutlaka galip gelecek, bu çalışmalar tüm dünyaya hizmet eden büyük başarıya dönüşecekti. Bir akşamüstü parkta yürürken aniden aklına gelen ve oracıkta toprağa aklındaki şekli çizen Tesla’nın sırrı belki de hayal ettiklerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığındaydı.

sokak lambası

Kısa süre içinde, güvensiz ve verimsiz bulduğu doğru akım sistemi yani DC’nin savunucusu Edison’un icadından daha pratik ve daha kolay üretilen bir buluş yapmayı başardı. Bu buluş, alternatif akım yani AC elektrik sistemiydi. DC sisteminin yarattığına inandığı tehlikelerin aksine, Tesla’nın geliştirdiği AC elektrik sistemi; hem DC’den daha fazla alana ulaşabiliyor hem de bunun en güvenli ve pratik şekilde yapılmasını sağlıyordu. Alternatif akımın (AC) patentini de alan Tesla, aynı zamanda tarihe geçen “akımlar savaşı”nı da bu kez resmen başlatmış oldu.

Nikola Tesla
Nikola Tesla

Edison’un ticari zekâsı ve sahip olduğu iş adamı nitelikleri karşısında, tüm benliğini insanlığa ve dünyaya faydalı olmaya adamaktan başka şey düşünmeyen bir bilim adamının yapabileceği çok fazla şey yoktu. Yine de gücü yettiği kadar direndi ve kısa süreliğine de olsa Edison’a karşı bir zafer kazandı. 1891 yılında Amerikan vatandaşlığı da alan Tesla, 2 yıl sonra modern aydınlatma çağını da başlatmış, dünya çapında tanınır hale gelmişti. AC’nin geleceğin en önemli ve en büyük akımı olacağını kanıtlamak için Niagara Şelalesi’nin gücünü kullanmaya karar verdi. 1896 yılında devreye giren sistem ile hem “Elektrik Çağı” başlamış, Tesla hem dünyada ilk kez Niagara Şelalesi üzerinde kurulan hidroelektrik santralinin mucidi hem de akımlar savaşının galibi olmuştu.

Paris

Büyük başarılar elde ettiği dönemlerde ona iki kez şeref unvanı verildi ancak birini kabul etti. Edison ile paylaşmak üzere teklif edilen “Nobel Ödülü”nü geri çevirdi. Onu başarıya götüren hayal dünyası, yaşı ilerledikçe onu daha çok içine çekti ve bu onun için zararlı hale gelmeye başladı. Belki o zamanlarda aklında tutmaya çalıştığı bilgi ve fikirleri not almış olsaydı; bilim, bugünkü halinden bile daha fazla ilerlemiş olabilirdi. Tesla, dünyaya sınırsız bir enerji kaynağı sağlama hayali ile ömrünü harcamış, tüm çalışmalarını bu amaç doğrultusunda sürdürmüştü. Belki sadece bu sebeple birçok kişiye göre delilik sınırına ulaşmış bir dâhiydi. Günümüzde, kullandığımız ve geliştirilmeye devam eden teknolojik aletlerin, elektrikli cihazların neredeyse tamamını Tesla’nın gizli kahramanlıklarına borçluyuz.

Lights of our world 

We owe technology that is now everywhere in life from our homes to our offices and even our little pockets, that makes our lives much easier to one thing: electricity. And we owe electricity to the people that took it from the skies to the Earth, those strived to bring us a “brighter” world…

At the beginning of civilization, humankind realized that fire is not a divine power that could only be controlled by the gods themselves and took control of it. Thus, they realized immediately that they could warm themselves, protect their homes, cook their food and illuminate their world with this “grand” power. This discovery that roughly dates back to 800,000 years ago also marked the history of illumination that spans from fire to LED lamps.

Fire’s powers of lighting was a good idea for the prehistoric people that only had the sun light as an alternative, but it was not enough. Because keeping fire alive continuously was a burden and it would go out eventually. While cooking their game on fire, they realized that their fat content would fire up. Thus the first oil lamp was discovered. It was followed by candles. This was a necessary development, as oil lamps had properties that made life quite difficult. The candles came to the rescue, although it is still unknown exactly when. Romans made the first candles, unknowing that they would be an essential part of romance ages later. Candles were sufficient for both homes and the streets. Their only problem was their fragile light, which would give up against the weakest of winds. However it was already 2000 BC and humankind started working on glass. Thus candles passed on their lighting duties to lamps and retired to their corner, to be used almost exclusively for decoration in the future. Humankind that always found a method for lighting and succeeded to constantly improve it throughout time now came up with lamps and kandils with glass or metal tanks with oil as their primary fuel. These would keep their functionality until the 18th century.

In reality, the story of electricity goes back to ancient times. Famous Greek philosopher Thales first noted “electrostatic” phenomenon, a result of friction. Until 17th century, when William Gilbert first coined the name “electric”, this phenomenon was known but however had extremely little impact on the daily life. Peace and wealth of the ancient Greece encouraged people to pursue learning and science. And Thales, during his experiments with nature, discovered that amber would charge up when rubbed with wool. He started his research on this phenomenon and in time found out that wicker mats and other similar material would react the same. He also observed that amber would create small sparks when in proximity to the human body. Thus, he discovered “static” electric and paved the foundation for the electronic developments of the modern day.

Following Thales, numerous experiments were conducted on static electricity. British physicist William Gilbert expressed electrical properties of other material as well. After this period, each scientist put forth a different hypothesis and proved them, contributing to the development of electricity. Furthermore, Gilbert made a distinction between electricity and magnetism and invented a measuring device called the “electroscope”. Following him, another British physicist Stephan Grak discovered the concepts of conductivity and resistivity. It was Du Fay who discovered the positive and negative poles and proved that any solid or liquid material placed in a glass container would charge up. Dutch mathematician Pieter Van Musshenbroek discovered the “Leyden Jar” that could be used to create and store static electricity. In 1752, Benjamin Franklin attributed a greater meaning to lightning than just a natural phenomenon and managed to transfer its energy to the ground using a kite with a key tied to its top knot. While many following experiments resulted in loss of life, the scientists who followed in Franklin’s footsteps managed to conduct the energy to the ground. Following this event, Franz Maria Aepinus and Henry Cavendish coined the terms used in the field of electricity and inspired the physicists that followed them. Coulomb, who named the electrical quality, discovered the Coulomb Law that is considered as the electrical counterpart of Newton’s Law of Gravity. French physicist Andre Ampere published his principles as a booklet. Among the first major discoveries is Alessandro Volta’s generator. Volta’s work was used by British chemist Humphry Davy to discover that electricity can be used with telegraphs to establish communication. Davy, who defended that a carbon filament arc lamp can be used for lighting, created the first sample in 1809 in London. Until the discovery of electricity generators, these lamps that use dynamos and batteries were used.

Faraday’s later works, which later on inspired Tesla, have significance in developing electricity as a functional part of the daily life. Georg Simon Ohm, who named the “Ohm Law”, discovered in 1827 that in a specific circuit, the current in amperes and tension in voltage would equal resistance in ohm. Electromotor, invented by Professor Joseph Henry in 1831 quickly led to other inventions such as buzzers, electrical circuits, musters and so forth. At the same year, Faraday’s invention of the transformer in his efforts to generate electricity through magnetism led way to the invention of the dynamo, proving that when a conducting material is moved in perpendicular angles it would create a certain tension. In 1883, he observed that alloys would separate under electricity and named this phenomenon “electrolyze”. Thus, he discovered the “Faraday Law” in 1864m James Clerk Maxwell aggregated all knowledge on this topic. Coloumb, Ampere, Faraday, Ohm, Oersted laws were put together to develop one single theory. What he did was to theorize a view that mathematically explains all magnetic and electrical phenomenon in nature. His theory, which was summarized in four separate equations, was based on Faraday’s observation on induction. According to this equation, the force that would affect an electrical charge in any point in the universe is the electrical field that is based on the unit time change of the surrounding magnetic current.

The scientific researches done on electricity since its discovery created opportunities to use it in all aspects of life, not just lighting. Communications, entertainment, cleaning, food… Electricity is now everywhere and in everything that was developed in conjunction with it. It was such a significant topic that in time, opposing views emerged, creating a competitive scene. Tesla and Edison’s “AC & DC (Current) Wars” is a prime example for that.

Masters of electricity…

They are the stars of the “current wars”… One is Nicola Tesla, “Master of Lightning”, who feared for his own sanity and presented humankind with inventions that they could use for centuries… The other is the inventor Thomas Alva Edison, who did not give up working and creating until his last breath…

 Sometimes they started from scratch, sometimes they picked up where others gave up. Tesla was a genius who prioritized being useful to humanity over commercial success. If he had a long enough life, maybe time travel would be a real life event rather than material for sci-fi movies. Edison on the other hand learned the secret for success very early in his life and connected that to only hard work, not on miracles. One can only wonder what these two geniuses would be able to create in today’s technological environment. But it seems like an impossible task as neither Edison nor Tesla had any boundaries to what they can do or think of.

“There is time for everything” Thomas Alva Edison

Edison, who was born in 1847 in the city of Ohio and was expelled from school as “his cognitive abilities were not sufficient”, created a laboratory in his parent’s basement at the age of 10. He was adding his own methods on Faraday’s experiences. He noted every detail of his work on his notebook, unaware that it will be a guide to countless scientists in the future. At 12, he started working in the trains to help support his family. He lost his job as a chemical in his laboratory he founded in the train exploded, causing a temporary deafness as well. Edison, who also sold the newspaper in the train that he pressed himself, decided that he wanted to focus on developing himself further on telegraphs and worked in several telegraph office houses between 1863 and 1868. He became a famous inventor by his telegraph machine he discovered which enabled conversations over a single wire. His attempts to establish a workshop in 1868 ended up in dismay as he failed to sell the patent for the “electrical recording device” he discovered. He picked himself up soon, thanks to his stubbornness and his never ending lust for hard work and started conducting experiments in his laboratory he established in 1869. Soon after, he established the research laboratory in Menlo Park which became known after him. He started working on the “talking telegraph” of Graham Bell and in two years, he created the “gramophone” that carried his fame to international venues.

Edison, in constant pursuit of the better, started working on developing an electrical, bright lighting system in 1878. He picked it up from where his predecessors left the topic about 50 years ago and tried an array of materials to be used in his light bulb, from cardboard to coconut shells, from corks to a red beard string. He managed to light it up, but failed to keep it alight for extended amounts of time. Finally, while he was sitting on his desk on a winter night in 1878, contemplating on what else could be used in the bulb, a cufflink that detached from his jacked showed him the way. He believed that 99% of success came from hard work, and that 1% of inspiration that he required came from the piece of thread the cufflink was hanging from. The completely airless light bulb with the carbonized string inside kept on lighting for hours on end. An invention that will mark centuries to come was successfully completed and a great door in civilization was cracked open. For Edison, this was just an invention he came up with though a lot of hard thinking and a lot of hard work. Edison continued his journey in New Jersey West Orange. He was friends with Henry Ford who was his neighbor in the 1880’s and he put in efforts to develop a battery for electric run vehicles in the early days of the automotive industry. He supported the US Government during the 1st World War with his inventions. There are no other inventors that could surpass the number of patents Edison had, which exceeded a thousand.

“Money, that means so much to others, bears nothing for me.” Nikola Tesla

Tesla, who was born in Croatia in 1856, always fed his productivity to his imagination. Electricity’s power that is in between existence and absence which you cannot see but feel, and the sparks it created were attraction points for him. He wanted to work in this field, to track down electricity and wanted to know every detail about electricity. He could only go to school until 3rd grade due to several reasons, including schizophrenia and advanced anti sociality. In 1882, he went to Paris to work for Thomas Edison’s company. During this period, the Company looked for ways to implement and develop Edison’s inventions in Europe. Tesla was successful in beneficially inventing for the company, and had the chance to conduct detailed research on induction engines. While Tesla was working for the design and development of the DC engines of Edison, he was actually a keen believer of the AC electrical currents invented by Michael Faraday in England in 1831. But the problem was that nobody believed in Tesla.

After the invention of the telephone, the patents of the most valuable inventions belonged to Tesla. The “Tesla Coil” which he patented at the age of 35 and which is used in today’s radio and television technology, escalated the 120 thousand standard voltage to over 500 thousand. These coils have been used for various purposes, from electrical lighting to x-ray generation to wireless telegraphs. The idea of using the Earth as a giant electrical plug seemed crazy to many people but despite all the criticism, Tesla carried on his work with great faith and diligence, without taking a step back. He was pursuing to conduct energy throughout the world without wires and although deep inside he knew that the world wasn’t ready for this, he believed that after all the truth and laws will prevail and these works will turn into a great success that will serve the entire world. Tesla, who once started drawing a diagram on the ground in a park that came to his mind during walking, had his secret in his determination to realize what he dreamed of. In a short time, he managed to create an invention that was more practical and easier to manufacture than Edison’s DC which he deemed to be unreliable and inefficient. This invention was the alternative current, or AC system. In contrast to the dangers he believed the DC system posed, Tesla’s AC electrical system could reach a larger area compared to the AC system and enabled this to be done in the safest and most practical way. Tesla took the patent for the alternative current (AC) and thus officially started the “current wars” that went into time. Against Edison’s commercial brilliance and his businessman qualities, a scientist who devoted his entire being to humanity’s interest and had no other drive than being useful to humanity had very little to do. Still, he resisted as long as he could and he managed to win a victory over Edison, albeit a short one. Tesla, who also obtained American citizenship in 1891, started the modern lighting era in 2 years and became world famous. He decided to use the power of the Niagara Falls to show that AC will be the most important and most significant current in the future. With his system that came online in 1896, he both started the “Electrical Age” and also became the inventor of the first hydroelectric power plant that was constructed on the Niagara Falls, thus winning the current wars.

He was given medals of honor twice during his tenure of high success, of only which he accepted. He also turned down the “Nobel Prize” that he was offered to share with Edison. His world of imagination, which carried him to success, unfortunately began swallowing him further with old age and became detrimental to his well-being. If he only noted down the knowledge and ideas that he tried to keep in his mind instead, he would be able to further contribute to science of today. Tesla spent his days trying to provide the world with an endless source of energy and carried all his research towards this goal. Even only for this reason, he was a genius bordering insanity. Today, we owe almost all of the technological tools and electrical devices that are either in use or development to the secret heroism of Tesla.

Başa dön tuşu