Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Onu(ru)n kelime anlamı

Atatürk

Okuduğunuz bu dergi bursa’nın içinde “onur konuğumuz” var. Ne “O”nu anlatmaya çalıştık ne de onurun ne olduğunu. Sadece “O”nun Bursa’daki izlerini araştırıp sizinle paylaştık.

Kimse mükemmel değildir çünkü insandır. “O” da kendi ile ilgili her konuda eksiklikler ve hatalar yaşadı. Sağlığına, özel yaşamına hiç özenli sayılmazdı. Hatta durumu dramatik bile sayılabilirdi. Ama halkıyla ilgili konularda dikkatliydi ve çağının ötesinde “çok yönlü” bir örnekti. Milleti için önderdi. Asker kökenli olmasına rağmen “kavga ya da savaş” yerine “medeniyet ve barış” kelimelerini seçti. Ben “O”nu elimde bayraklarla “ülkeyi kurtardı, yaşasın ulu önder” demekten öte, tanımak gerektiğini düşünüyorum. Onunla gurur duymak için başka sebeplerim var. “O”nu siyasi olarak eleştirebilirsiniz ama aynı zamanda “O”nu tanımak için de çabalamalısınız. Ne ezberden duyduğunuz kulaktan dolma ve abartılarak anlatılan yarım yamalak bilgilerle aşırı derecede hayran olmalı ne de bambaşka ihtiraslar ve amaçlarla yanlış sunulan bilgilere kanıp ondan uzaklaşmalısınız. O günün şartlarında analitik bir şekilde değerlendirmelisiniz. Aşağıdaki birkaç not sayesinde, siz de “O”na biraz daha yakın hissedebilirsiniz.

Belki “seninle” neden gurur duyduğumu bilmelisin;

Neredeyse tüm gençliğini cephelerde savaşarak geçmesine rağmen, Fransız modası ile ilgilenip elbise çizimleri yaparak, imrenerek baktığımız elbiselerini kendi ellerinle çizip terzilerine diktirdiğin için,

Türk Kadını için tüm dünyadan önce sağladığın tüm haklar (seçme-seçilme, soyadı, Kurtuluş Savaşı esnasında rütbe almaları / bizzat kendisi tarafından yaklaşık bin kişilik müfrezeye atanan Üsteğmen Kara Fatma gibi vb.) için,

Hiç üstüne vazife değilken geometri kitabı yazdığın; üçgen, açı ve dikdörtgen gibi bugün hala kullandığımız 48 tane hem de tamamen türetilerek oluşturduğun Türkçe geometri terimlerine isim babası olduğun için,

Bir ağacın tek bir dalını kesmemek için bir köşkü taşıttığın için (Bk. Yalova’daki Yürüyen Köşk),

Dünyada “Başöğretmen” sıfatı ile anılan tek lider olduğun için,

Kurtuluş Savaşı’nda sonra hiçbir milletin bayrağını ayaklar altına almadığın için,

Kısıtlı imkanlara rağmen açtığın onca yatırım ve fabrika ile gösteriş yapmadığın için (Bk. Merinos Fabrikası),

Tüm başarın ve karizman ile o dönemki tüm dünya liderleri arasında parmakla gösterildiğin için, (Bk. Milletler Cemiyeti’ne üye olmayı düşünüyor musunuz sorusuna verdiği cevap: “Şartlarımız koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için. Davet gelirse düşünürüz.” –Ardından gelen süreç ise şöyledir: Milletler Cemiyeti yasa değiştirir ve ilk davet edilen ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir.)

Hayal kurduğun ve bunu başarmak için canını ortaya koyduğun için, (Bk. Askeri lisede okurken subay arkadaşlarına anlattıkları… Bir bir her birine kuracağı ülkede hangi görevleri vereceğini söylüyordu.)

Cesaretli olduğun için, (Bk. Harbiye’de ve Harp Akademisi’ndeki yılları… Memleket ve millet davaları ile ilgilenmesi, düşüncelerini cesaretle ifadeden çekinmemesi sebebiyle aydın ve devrimci bir subay olarak tanınmıştı ve bu davranışları aleyhine olabilirdi; ancak çevresince sevilmesi, düşüncelerinde samimî oluşu, onun herhangi bir kazaya kurban gitmesini önlemişti. Akademiden sonraki günlerde istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki düşünceleri ve durumu, şüphe çekerek birkaç ay İstanbul’da tutuklu kaldı. Sonra bir nevi sürgün olarak vazife ile 5 Şubat 1905 tarihinde Şam’a atandı. Ama hiç vazgeçmedi.)

Bizi gaza getirdiğin için (Türk milleti çalışkandır),

Norveç dilinde “Atatürk gibi olmak” diye bir deyim olduğu için,

Gerçek efendinin köylü olduğunu bildiğin için,

Savaşarak kazanmak zorunda olduğun bağımsızlığın ne kadar “hayati” olduğunu bildiğin, ülkemiz ve dünyamız için sadece / gerçekten “barış” istediğin için,

Neredeyse döneminin ve günümüzün tüm dünya liderleri tarafından –buna savaştığı liderler de dahil- “asrın lideri” olarak anıldığın için, (Bk. devlet başkanlarının Atatürk ile ilgili düşünce ve demeçleri)

Bir gazeteci olarak 52 sayı çıkarttığın “Minber” isimli gazetede ilk kez sansür kelimesini kullandığın için,

Not 1: Bunları yüzlerce sıralamak mümkün ama benim altını çizdiğim notlarım bu kadar ve  onunla gurur duymak için bana yetiyor. Elbette bilmediklerim de çok hakkında. Artık siz nasıl tarif edersiniz; şeref mi, öz saygı mı, haysiyet mi, izzetinefis mi, insanın kendine duyduğu saygı mı bilemem. İnsanın duyan, düşünen ve özgür bir varlık olarak taşıdığı değerdir aradığımız, diğer bir anlatımla; “insan olarak insanın değeridir” bunca satır.  Atatürk bence “Onur” demektir ve “O”nun öz varlığını güzelleştirip yüceltmek için “O”nunla gurur duyarım.

Not 2: Hayır, bu putlaştırmak değil, yarı-tanrı gibi görmek hiç değil… Toplumun saygıya değer saydığı şeyleri korumayı, beslemeyi ve geliştirmeyi gerekli ve önemli görüyorum. Öz benliğimizi korumuş tarihsel bir aktöre hak ettiği saygıyı hep beraber vermeliyiz. Barışa susadığımız şu günlerde bunun değeri daha da ortada. Sürekli aydınlıkta yürüyebilmemiz için ışık tutacak kaç tane değerimiz var ki?

Not 3: Neden mi “O” diyorum, çünkü Mustafa Kemal’in başka yönlerinden bahsediyorum. Klasik bir Atatürk yazısı olarak algılanmasın istiyorum.

Not 4: Değer verdiğimiz her şeyi önünde andığımız Heykel’deki Atatürk Anıtı ile ilgili olarak halk arasında sıklıkla konuşulan bir soru-cevap vardır. Soruyu duymuş olma olasılığınız yüksek fakat cevabı hatırlamıyor olabilirsiniz: “Heykeldeki Atatürk Anıtı’ndaki “O”nu taşıyan atın hangi ayağı havadadır?” Birçok kişi tahminlerde bulunur. “Şaha kalkmış” diyenler de vardır. “Sadece sağ dizini kırmış” diyenler de… Cevap ise ironik bir şekilde “hiçbiri”dir. Şaha kalkmış Atatürk heykeli sadece “O”nun Kurtuluş Savaşı’mız için Anadolu’ya ayak bastığı noktada, Samsun’dadır ve o heykelin ismi “Onur Heykeli”dir. Ona bu ismin verilmesi tesadüf de değildir elbet… Hem Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatır “onur” kelimesi hem de Anadolu’daki onurlu bağımsızlık mücadelesini… Yedi düvelden gelip ülkemizi işgal eden düşman güçlerine, her karış toprağı kanla sulayarak verdiğimiz ders ile, topyekûn onur taşıyan bir milletiz biz.

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu