Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

“Hüzün ve Siyah Beyaz Bir İstanbul”

 Gezi yazıları ve fotoğrafları ile bize rotalar çizen Özgür Çakır, kişisel odak noktası olan “Hüzün ve İstanbul”un bağını bizim için anlattı.

 

Tarihi neredeyse insanlıkla birlikte başlayan, imparatorluk yıllarında gezginleri güzelliğiyle büyüleyerek “dünyanın başkenti burası olmalı” dedirten ve aslında hala dünyanın en güzel birkaç şehrinden biri olan İstanbul’u tanımlayan sıfatlarından biri nasıl oluyor da melankoli oluveriyor? İstanbul’u baş köşeye yerleştiren ya da İstanbul deyince aklınıza bir çırpıda gelen eski fotoğrafları, resimleri, filmleri, efsaneleri, kitapları, şiirleri, şarkıları şöyle bir düşünün; haklı olduğumu göreceksiniz. “Ah İstanbul İstanbul olalı, hiç görmedi böyle keder” diye mırıldanmaya başlayanlarınız var, farkında değilim sanmayın. Ve aslında bunu çok da mutsuz bir şekilde, olumsuz çağrışımlarla yapmadığınızın da. Evet gerçekten de şehrin benimsediği ana duygu ve ruh hali olan hüzün İstanbul’a o kadar yakışıyor ki şehrin yerel bir müzik hissine dönüşüyor, şiirleri şarkıları için en temel kelime, şehrin hayata bakışı ve istanbul’u İstanbul yapan tüm unsurların bir ucundan yakalayıp ima ettiği şey oluyor.  Kara sevda melankolisinden sıyrılıp yaşayanların ve şahit olanların biraz da inceden keyif aldığı bir ruh haline dönüşüveriyor.

Dünya tarihinde isminden söz edilegelen iki bin yıllık tarihi boyunca mı böyleydi yoksa bize mi bu hüzünlü yılları denk geldi açıkçası bilmiyorum. Belki bizim kuşak hala cumhuriyetin ilk yıllarından kalan, işgalin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkım duygusunun izlerini taşıyoruzdur ve kim bilir belki de -pek sanmıyorum ama- önümüzdeki yüz yılın İstanbul’u da çok neşeli bir şehir olacaktır.

Renkleri neşeli şehirlere bırakıp size siyah beyaz bir hüzün şehrini sundum bu sayıda. Gündelik yaşamda artık yeri olmayan eski aile albümlerinin en dipte kalanlarında şanslıysanız görebileceğinizi iki renkli, yarı karanlık, bazen sararmış, kurşuni fotoğraflara bakınca hissettiğiniz hüznün kaynağını düşünün, bu fotoğrafların neden siyah beyaz olduklarını anlayacaksınız. Binlerce yıllık tarihi olan bu kentin ömrüne kıyasla azımsanabilecek, hatta göz ardı edilebilecek kısalıktaki ömrümün izin verdiği ölçüde şehrin resmini çekmek niyetinde bir faniyim aslında. İleride bir gün bu yıllara dönüp bakılmak istendiğinde açılacak küçük bir siyah beyaz pencere olsam kafi.”

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu