Dergi Bursa Ekim-Kasım 2011 - page 119

117
Yazı uğurlarken hüzünlenmeyi ve
hüzünlü hissetmeyi yıllar önce terk
ettim... Artık yazı yaşarken bağları
da üzümleri de yaşıyor hatta giderek
heyecanlanıyorum. Yaz güneşini
üzüm salkımlarıyla paylaşmak ve
bize yaradığı kadar üzümlere de ne
kadar yaradığını görerek, düşünerek
geçiriyorum günlerimi. Üzümler renk
alıp şekerlenirken, dolgunlaşıyor
ve sonrasında “Bağ bozumu”
gerçekleşiyor... Romantikleştimmi
acaba? Bitkilerle ilişkilenen bir
yaşam, heyecanlar, meraklar…
Bu sene üzümler nasıl olacak, bu
üzümlerin şarapları nasıl olacak, iyi
bir yıl mı yoksa değil mi? Bağ bozumu
şenlikleri, tatlı koşuşturmacalar...
Çok hoş duygular bunlar. Bu
hislerimi günümüzde pek çok yörede
şarap üreticileri ve şarapseverlerle
paylaşıyoruz. Bu hissiyatı tarihte de
bin yıllardan beri görmek mümkün.
Bağbozumları geldiğinde bırakın
hüzünlenmeyi, şenlikler başlar. Antik
Roma’da bağ bozumu döneminde
Vinalia Rustica yani bağ bozumu
bayramı yapılırdı. Bir ayı bulan
bu bayramlarda; devlet işleri ve
özel işler ertelenir, her çeşit devlet
görevlisi kırlara ve bağlara dağılır,
bağbozumlarına katılırlardı. Hayat
kentlerden kırlara yayılırdı. Törenler
yapılır, adaklar adanırdı. Bağlar tanrı
Jüpiter’in koruyuculuğundaydı. Jüpiter
rahipleri bağ bozumunu kutsar,
dualar eder adaklar sunulurdu. Bağ
bozumu ise, üzüm ezme tanrısı Linus
için söylenen şarkılarla başlardı.
Toplayıcılara istedikleri kadar şarap
ikram edilir, festival havasında ve
geceleri de süren bağ bozumu
şenliklerinde lir nağmeleri eşliğinde
şarkılar söylenir, kızlar ve delikanlılar
danslar ederlerdi. Öte yandan, Antik
Yunan’da da bağ bozumu şenlikleri
vardı. Homeros’un İlyada destanında
efsanevi kahraman Akilleus’un
kalkanında bağ bozumunun canlı bir
tasviri vardır. “Tanrı kalkana koca
salkımlar yüklü bir bağ koyardı, altından
da güzel bir bağdı bu. Kara kara
üzümler sarkıyordu, salkımlar gümüş
sırıklara yaslıydı boydan boya. Gök
taşından bir hendek çizilmişti, kalaydan
bir çit çizilmişti çepeçevre. Bir tek yol
vardı bağın içinde, bağ bozumuna
oradan geçilir, yürünürdü. Kızlar,
delikanlılar çocuklar gibi şen; bal gibi
tatlı üzümler, yemişler taşıyorlardı sepet
sepet.”
Keşiş dağı-Uludağ’da da binlerce,
yüzlerce yıllar önce şarap tanrısı
Bacchus ve Bacchanalia – bağ
bozumu şenlikleri yapardı. Bacchus’u
yücelten bu şenliklerde; kadınlar şarap
sunar, kutsal horon kolları oluşturup,
asma yaprağı ile bağlanmış rezene
dallarından asalarını sallayarak flütlerin
ve büyük davulların ritimleriyle meşale
ışığında dans ederlerdi.
Yok olan bir değeri geri kazanmak
için yola çıkarak, şarap üretimini 50 yıl
içinde 19 şaraphaneden sıfıra düşüren
bu tarihi şarapla dolu yörede; yeniden
şarap üreten biri olarak, bağ bozumunu
da her yıl şenlik içinde yaşamayı çok
seviyorum. Bu yıl da bağbozumlarımız
şenliklerle sürdü. Şarap ve doğasever
dostlarımızla bağbozumlarını incir
ve zeytin ağaçları altında, kahvaltılar
eşliğinde yaptık. Şaraphanede
tüm üretim süreçlerini hep birlikte
yaşadık. Tadımlar yaparken, Tirilye’nin
güzelliğinin tadına bakmayı da
ihmal etmedik. Denize girip balık-
şarap menülü yemeklerle şenliğimizi
daha da derinleştirdik. Bursa ve
şehirdışından dostlarımızın katılımıyla,
bağbozumlarımızı daha da renkli kıldık.
Yılda birkaç kez yapmakta olduğumuz
bu şenlikleri tüm sene beklemez mi
insan, özlemez mi? Yaz bitmiş, güz
gelmiş... Olsun, bizim neşemiz de
keyfimiz de kaçmıyor. Heyecanlarımız
var... Ağız tadı dileklerimle.
Baharlar yazlar gider, kara kış gelir
Varlığın yaprakları dürülür bir bir
Şarap iç, gam yeme
bak ne demiş bilge;
Dünya dertleri zehir
şarap panzehir.
Ömer Hayyam
1...,109,110,111,112,113,114,115,116,117,118 120,121,122,123,124,125,126,127,128,129,...132
Powered by FlippingBook