102
tema
Sözlük anlamlarıyla “zaman”
- Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği,
geçeceği veya geçmekte olduğu süre,
vakit: “Zaman geçtikçe hafifleyecek
yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan
azabı duyarım.”- Ö. Seyfettin.
- Bu sürenin belirli bir parçası, vakit:
“ Efendiler, az söylemek çok yapmak
zamanı gelmiştir.”- A. İlhan.
- Belirlenmiş olan an.
- Çağ, mevsim:” Gül zamanı. Çocukluk
zamanı .”- .
- Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış
saatler, vakit .
- Dönem, devir : “ Eski
müdür zamanında hayli şımarmış olan
bu miskin ve ukala herifi sepetledi.”- H.
Taner.
- Gök bilimi Olayların oluş ve akış
sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli
gök olaylarını birim olarak kullanan
sanal bir kavram .
- Dil bilgisi Fiillerin belirttikleri
geçmiş zaman, şimdiki zaman,
gelecek zaman, geniş zaman kavramı:
“Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir.”
- Jeoloji Yer kabuğunun geçirdiği
gelişimde belirlenen ve fosillere göre
dörde ayrılan geniş evrelerden her biri .
Atasözleri, deyimler ve birleşik
sözlerdeki “zaman”
Zaman almak
- Sürmek, devam edip
zamanı geçirmek
Zamana uymak
- Davranışlarını içinde
bulunulan günün şartlarına uydurmak
Zaman bırakmak
- Bir iş için süre
ayırmak
Zamanı avlamak
- Uygun zamanı bulmak
Zamanı geçirmek
- Oyalanmak
Zamanı geçmek
- O şey artık
gerekli ve yerinde olmaktan
çıkmak, mevsimi geçmek
Zaman kazanmak
- Vakit
kazanmak
Zaman kollamak
- Bir işin sırasını
beklemek, uygun bir fırsat
beklemek
Zaman öldürmek
- Boş şeylerle
vakit geçirmek
Zaman tanımak
- Bir iş için yeterli
zaman vermek, bitmeyen bir iş
için süreyi uzatmak
Zaman vermek
- Bir iş için belli
bir süre ayırmak
Zaman aşımı
- Süre aşımı
Zaman ayarlı
- Zamana uyumlu
olarak hazırlanmış olan
Zaman belirteci
- Zaman zarfı
Zaman bilimi
- Kronoloji
Zaman birimi
- Tekrarlanan gök
olaylarına dayanılarak seçilen zaman
aralığı
Zaman dizini
- Tarihsel olayların zaman
bakımından sırası
Zaman eki
- Fiillerde kullanılan ve
zaman kavramı veren ek: -ecek (gel-
eceğ-im), -miş (piş-miş-ti), -iyor (sev-
iyor), -di (gel-di) vb.
Zaman tüneli
- Bilim kurguda
değişik zamanlar arasında geçişin
sağlandığına inanılan yer
Zaman zaman
- ara sıra
Zaman zarfı
- Bir fiilin anlamını zaman
kavramı ile sınırlandıran zarf, zaman
belirteci
açık zaman
- Tutkalın yüzeye sürülmesi
ile malzemelerin sıkıştırılması arasında
geçen süre
Ahir zaman
- Son zaman. Dünyanın
son günleri, kıyametin kopmak üzere
bulunduğu günler veya yıllar
Aman zaman
- Fırsat, çıkar yol
Aman zaman dedirtmemek - Aman
vermemek
Art zamanlı
- Evrim açısından ele alınan
süre içinde birbirini izleyen, diyakronik
Bir zaman
- Geçmiş zamanda, eskiden,
vaktiyle
Dar zaman
- Çok kısa bir süre, dar vakit.
mecaz Zorluk, üzüntü, sıkıntı ve yokluk
içinde geçen süre, dar vakit
Eş zamanlı
- Başlamalarıyla
bitmeleri arasında geçen zaman
eşit olan (olaylar), senkronik:
aynı zamanda oluşan.
Evvel zaman
- Çok önceden, çok
eskiden, önceleri
Her zaman
- Ara vermeden, sürekli,
daima, sık sık
İkinci zaman
- İkinci Çağ
Kimi zaman
- Ara sıra
Ölü zaman
- Ölü saat
Aynı zamanda
- Hem de, bununla birlikte
Çift zamanı
- Tarla sürme zamanı
İftar zamanı
- İftar vakti
İkindi zamanı
- İkindi vakti
Yıldız zamanı
- Dünyanın yıldızlara göre
tam bir dönüş süresini temel alan
zaman
Bir zamanlar
- Zamanında, vaktiyle,
eskiden, bir keresinde
Vakti zamanında
- Vaktiyle
1...,94,95,96,97,98,99,100,101,102,103 105,106,107,108,109,110,111,112,113,114,...156