Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Bursa’nın süslü yanları

Adnan Dönmez - Ekim 2015 Gökdere
Adnan Dönmez – Ekim 2015 Gökdere

Bursa’nın dört bir yanındaki heykeller, resimler, çiniler, seramikler, rölyefler… Kentin anları, anıları, değerleri, renkleri türlü kılıklara girip yollara, sokaklara taşınıyor. Her biri kentin “görsel” hazinesini biraz daha güçlendiriyor.

Yüzyıllar öncesinden kalma kalemişleri, Muradiye Külliyesi’ni, Ulu Cami’yi, Emir Sultan’ı süsleyen, sır dolu sanat kündekâriden en güzel örnekler, Yeşil Türbe’deki dillere destan çiniler, tarihi kahramanları, ölümsüz isimleri simgeleyen anıtlar, dünyaca ünlü modacılara ilham olan kumaşlar… Bir kez gördüğünüzde uzun süre gözlerinizi ayıramayacağınız güzelliklerle dolu Bursa. Sanatçısının ruhunu yaşatan, yapıldığı dönemleri yüzyıllar sonrasına taşıyan motiflerle, desenlerle süslü Bursalıların dört bir yanı. Bu şehir nasıl dünden bugüne kalanlara, kendine emanet edilen manevi mirasa sahip çıkıyorsa, içinde yaşayanlar da kendinden sonraki nesillere kalıcı izler bırakmak için çabalıyor. Bu çabalarla gözlere şenlik bir şehir haline gelen Bursa, yarınına görsel hazinelerini her geçen gün biraz daha arttırarak ilerliyor. Böylece kentin manevi zenginlikleri de günden güne çoğalıyor.

Anılarla baş başa…

Bursa’nın tarihi sokaklarında ilerlerken kimin elinden çıktığını merak ettiğiniz bir sanat eseri karşınızda beliriverir bir anda…  Belki evinizin yakınlarında, mesela şehir merkezinde kendi halinizde yürürken bir duvarda ya da herhangi bir otobüs veya metro güzergahında… Hatta istasyonların içinde. Siz başınızı cama yaslamış yolu izlerken boylu boyunca renklendirilmiş veya Bursa değerleriyle süslenmiş bir duvarın önünden geçebilirsiniz. Belki de çocukluğunuzla buluşmak üzere gittiğiniz bir parkın duvarlarında kelebekler, balonlar, renk renk boyanmış motifler görürsünüz. Belki o güne dek orada bir duvar olduğunu bile fark etmemiştiniz. Sizi yoğun trafikte aracınızın içinde sıkışıp kalmışlığınızdan sıyıracak kadar eğlenceli bir şeylerle karşılaşıverirsiniz bir anda. Bu; bakınca içinizi aydınlatan, binaları grinin kasvetlerinden kurtarıp eğlenceli hale getiren rengârenk bir resim de olabilir, çok sevdiğiniz bir şairin ya da yazarın gerçeğinden ayırt etmekte zorlanacağınız heykeli de… Kentin hatta ülkenin zaferlerle dolu tarihinin anısına dikilen anıtlar, yüzünüzde hüzünlü bir gülümseme bırakabilir. İznik’in meşhur çinilerinden yapılmış kocaman bir Bursa silueti de çıkabilir karşınıza. Gizemli bir amatörün samimiyetiyle beğeninize sunulmuş birkaç duvar yazısı da karışabilir bunların arasına. Gecenin karanlığını bozan, tarihi yapıların arasından yükselen ışıklandırmalarla gözleriniz kamaşabilir mesela. Ülkenin, kentin hafızasına kazılı bir an ya da anı da olabilir karşınıza çıkan. Bursa değerlerinden, Bursa’nın değerlilerinden biri selamlayabilir sizi hiç beklemediğiniz bir anda. Zeki Müren’in, Müzeyyen Senar’ın sesleri yankılanabilir kulağınızda. Aslında hepsinin tek bir ortak amacı var: Tarihe ve doğaya olduğu kadar, kültüre ve sanata da her hücresinde hayat veren, duvarlarını, parklarını, bahçelerini süsleyen güzelliklere kollarını şefkatle açan Bursa’nın estetiği…   

Bursa’da bir “heykel” hikâyesi

Dolaştığımız sokaklarda, yürüyüş yollarımızda hatta buluşma noktalarımızda. Bizi hüzünlendirdiği kadar gülümsetmeyi de başaran anıt heykeller, kentin görsel hazinesinin ve hafızasının en nadide mücevherleri…

 Her biri farklı bir dönemi yansıtan, bir kişiyi, tüm şehri etkileyen bir anıyı sonsuzluğa taşıyan heykeller Bursa’nın birçok yerinde çıkar karşınıza. Hepsi de ayrı bir hikâye, ayrı bir yaşanmışlık gizler. Birbirlerini hiç tanımayıp da yıllarca aynı şehri paylaşan insanlar belki ömürlerinin sonuna kadar hiç tanışmayacaklardır ama bu heykelin önünden geçerken aynı şeyleri düşünür, aynı şeyleri hissederler. Yanına yaklaştığınızda var olduğu ilk günden bu yana sakladığı sırları, şahit olduğu anları fısıldar kulağınıza. Çocukluğumuzun izlerini taşır bazıları. İlk gençliğimizin, okul yıllarımızın tozlu hatıralarını onun hafızasıyla paylaşırız. Bir kısmını onlara emanet etmişizdir hatta. Öyle ki; biz unutsak, onlar unutmaz bu anıları. Her birini tek tek hatırlamakla kalmaz bize de hatırlatır bazen. Bu heykellerin varlığı sayesinde şehrin hatıraları, değerleri ve değer verdiği isimleri sanki hep yanımızdaymış gibi, bizimleymiş gibi beliriverir karşımızda.“Heykelin önünde buluşalım!”

Bursalıların buluşma noktası, Bursa’nın merkezinde bir adres tarif ederken en çok kullandığı kelime, “Atın hangi ayağı havada?” bilmecesinin aktörü Atatürk Heykeli… “Ankara, İstanbul ve hatta bazı illerimiz, Gazi Paşa’mızın heykelleriyle güzel şehirlerini süslüyorlar. O büyük adamdan devrimlerin ışığı yükseliyor. Bursa’mız, çok sevgili Gazi’sini birkaç kez kucaklamak mutluluğuna ulaşmıştır. Bursa’nın şimdiye dek böyle bir davranışta bulunmaması, çok büyük, affedilmeyecek bir noksanlıktır. Yeni Fikir, saygıdeğer Bursalıların dikkatini bu yönde uyarmak ister. Belediyemiz, Partimiz, Türk Ocağımız ve diğer kuruluşların bu yönden harekete geçmesini bekliyoruz. Aynı zamanda aydınlık günlerin övünç verecek anılarını da kucaklayacak bu kaçınılmaz eserin yapımına hemen başlanmalıdır.” 29 Eylül 1925 tarihli Yeni Fikir Gazetesi’nin bu ilanı sayesinde kavuştuk bir semte adını veren heykelimize. Bu öneriyle yapımına başlandı ilk adıyla Gazi Heykeli’nin. At üzerindeki Atatürk sağ eliyle Batı’yı gösterir ve uygarlık yolundaki Türkiye’yi simgeler. Önünde de “Bu aziz heykelin önünde duran Türk! Hürmetle eğil! O, milletini kurtaran, Cumhuriyeti kuran, âleme yeni bir tarih yaratan Gazi Mustafa Kemal’dir.” yazar. Bursa’da yaşayıp da ya da yolu bir şekilde Bursa’dan geçip de bu heykelin önünde fotoğrafı olmayan yok denecek kadar azdır muhtemelen. Soyadı Kanunu’nun kabulüyle Atatürk Heykeli adını aldı Nijad Sirel’in bu ölümsüz eseri. 19 Ekim 1931’de açılışı yapıldı ve yıllar boyu insanları gururla, coşkuyla, neşeyle bir araya getirdi Atatürk Heykeli. Açılışından yedi yıl sonra etrafındaki insanlarla kederi, acıyı, gözyaşını paylaşıp onlarla birlikte atasının yasını tuttu. Ebedi Şef’in 10 Kasım 1938’de çıktığı son yolculuğuna uğurlanışı için tüm Bursa bu anıtın etrafında toplandı. Heykel, hep bir ağızdan edilen bu yemine şahitlik etti: “Biz Türk Gençliği, Atasının bıraktığı eşsiz mirasa, onun Cumhuriyeti’ne, onun inkılâplarına, onun kudretli ve kuvvetli rejimine daima sadık kalmaya; vatanın toprağına kanımızı, istiklaline canımızı vermeye şerefimiz, gençliğimiz, namusumuz ve Türklüğümüz namına söz verip ant içiyoruz.”     

Adil ve bilge bir alpin hatırası

Kuruluş müjdesinin Bursa’da verildiğine inanılan bir imparatorluğun kurucusu, hayatı fetihlerle ve zaferlerle geçen bir alpti Osman Gazi. Aynı zamanda adaleti ve bilgeliğiyle tanınırdı. Bursa’nın yıllar süren kuşatmasının ardından fethediliş haberini alır almaz yummuştu gözlerini hayata. Onun anısı elbette Bursa’nın başköşesinde alacaktı yerini. Yıllarca Şehreküstü Meydanı’nda elinde “Adil ol!” yazan bir kitapla doğru yolu gösterdi insanlara. 2009’da bu heykelin bir eksiği fark edildi. O güne dek var olan heykelin, Osman Gazi’nin alp yönünü yansıtmadığı için yeni bir heykel yapılmasına karar verildi. Heykeltıraş Eray Okkan, Osman Gazi’nin alp yönünü ortaya çıkaran, sakalsız ve daha genç halini yansıtan, at üzerinde 5 metrelik bir heykelini yaptı ve bu heykel eskisiyle değiştirildi. Eski heykel ise Osmangazi Belediyesi’nin bahçesine taşındı. Yeni heykel, rahmetli tarihçi Halil İnalcık’ın yönlendirmeleriyle hayat buldu. Miğferinde İstanbul Harbiye Müzesi’nde sergilenen Orhan Gazi miğferinden esinlenildi. Osmancık’ın, Osman Bey’in, Osman Gazi’nin biri bilgeliğini ve adaletini, diğeri gözü kara, yiğit bir alp oluşunu yansıtan iki ayrı heykeli selamlıyor Bursalıları şimdi.

Bir “deli” aşktan geriye kalan

Eski Bursalıların, bugünün yetişkinlerinin çocukluk anılarında gizli bir kahramandı Deli Ayten. Kulaktan kulağa anlatılan efsanesi, yaşatılan ismiyle bugünün çocuklarının da tanıdığı biri haline geldi. Nihat Küçük’ün meşhur fotoğrafı, 2009’da Kamberler Parkı’na dikilen Deli Ayten heykelinin ilham kaynağı oldu. Hasan’ından kalma cümbüşüyle, sırtında davuluyla, koluna dizdiği çantalarıyla hatırlanan Ayten Şenaşık, onu hiç görmemiş olanların bile uzun zamandır tanıdığı biri haline geldi. Ayten Şenaşık, ömrünü geçirdiği Kamberler’de ölümsüzleşti. Bu sayede gelene gidene aşkını, Cümbüş Hasan’ı anlatmaya, acılarını paylaşmaya devam ediyor Bursa’nın Deli Ayten’i. Ayten artık yalnız da değil üstelik. Kamberler Parkı’nı, diğer Bursa değerlerini yaşatmak adına dikilen başka heykellerle birlikte sahip çıkıyor kentine…

Gölgenin renkleri

Bursa’nın en renkli simgelerinden biri Karagöz Anıtı… Bugün müze olarak da hizmet veren Karagöz Evi’nin tam karşısında selamlıyor önünden gelip geçenleri. Kent estetiğine değer katan belki de ilk eserlerden biri bu anıt. 1982’de, ünlü heykeltıraş Tankut Öktem’in kızı Gülsen Akıncı’nın ellerine bırakıldı bu ölümsüz eser. Bursa’nın “Bayan Maviş”i, dönemin Fen İşleri Müdürü Basri Sönmez aracılığı ile gelen bu Karagöz Anıtı fikrinin hayata geçmesi için hemen çalışmaya başladı. Sunduğu eskizler öyle beğenildi ki hiç vakit kaybetmeden kabul edildi ve hazırlıklar başlatıldı. Gülsen Akıncı, Gemlik Seramik çatısı altında yaptığı 3 aylık bir çalışmanın ardından Bursa’ya bu rengârenk değeri kazandırdı. Bu anıt yalnızca kente güzellik katmakla, Çekirge Meydanı’na giden yolu renklendirmekle yetinmiyor. Gölge Oyunu’nun, Karagöz’ün, Hacivat’ın ve Şey Küşteri’nin anılarını da yaşatıyor ve onlarla ilgili bilinen efsaneleri ve hikâyeleri, bilmeyenlere anlatıyor.

Yerinde duramayan taşlar

4 yıl önce “Altıparmak Meydanı’nda Taşlar Yerinden Oynuyor!” sloganıyla hayatımıza giren Yüzen Taşlar Heykeli, Altıparmak Meydanı’nın çehresini değiştirdi. Bursa’nın silueti bu heykel ile yeni bir anlam kazanmış, tarih, sanat ve teknoloji Altıparmak’ta buluşup Bursalılara sunulmuştu. Dünyada birkaç tane örneği bulunan bu heykel Türkiye’de ilk ve tek Bursa’da yapıldı. Dünyaca ünlü heykeltıraş Christian Tobin’in elinden çıkan heykel, Kültür A.Ş., BTSO ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin emekleriyle kente kazandırıldı. Altı aylık bir çalışma sonucunda ortaya çıkan 45 tonluk eserde suyun kinetik gücü kullanıldı. Heykelin 8 ve 7 tondan oluşan üst kısımları suyun gücüyle hareket ediyor ve bir yandan Karagöz ile Hacivat’ın diyaloğunu temsil ediyor. Böylece yüzlerce yıllık Gölge Oyunu, suların ve taşların arasında yeniden yaşatılıyor. Dikkatli bakıldığında Karagöz’ün hırçınlığını temsil eden heykelin daha çok su fışkırttığını ve daha hızlı hareket ettiğini görmek mümkün. Bursa hatırası fotoğraflarına yeni bir fon seçeneği sunan heykelin etrafında, Karagöz ve gölge oyunlarını anlatan bir de mani var. Maninin yanında da Selçuklu mimarisinin motiflerinden yapılan bir kripto…

Bursa’nın heykellere yansıyan anıları bu kadarla da kalmıyor. Mudanya’nın yunusları, yıllarca Mütareke Evi’nin önünde ağzında tuttuğu zeytin dalıyla barışı simgeleyen ama daha sonra uçup Mudanya’nın girişine konan barış güvercini, yine Mudanya’daki İsmet Paşa anıtı, Gemlik’teki timsah heykeli, Umurbey’deki Atatürk ve Celal Bayar heykeli, Meydancık Kavşağı’nda el ele vermiş timsahlar, Kurtuluş Savaşı’nın ilk Türk kadın subayı Kara Fatma heykeli, Botanik Park’taki Toplumsal Duyarlılık Anıtı, Kılıç Kalkan Evi’nin dış cephesini hareketlendiren mozoleler, hemen kapının önündeki Kılıç Kalkan heykeli ve daha niceleri… Altıparmak’taki altı parmaklı mahalle muhtarının ellerini simgelediği rivayet edilen, etrafında Cumhuriyet’in altı temel simgesi bulunan eski heykel gibi şimdi yerinde yeller esen heykeller de Bursa’nın görsel hafızasına dâhil. Zaten Bursa’nın görsel değerleri saymakla bitecek gibi değil…

Adım başı sanat

Türkiye’nin ilk kadın mimarı Münevver Belen, Cumhuriyetin Divası, Türk müziğinin kraliçesi Müzeyyen Senar, Türk Edebiyatı’nın en önemli şairlerinden biri olan Nazım Hikmet… Bu ölümsüz isimler yürüyüşünüze kısa bir moladan sonra devam etmek, iş çıkışı eve geçmeden önce biraz temiz hava almak için oturduğunuz bir bankta size Bursa’daki anılarını anlatabilirler. Ruhaniyeti olduğu kadar hareketi de bol bir şehir olan Bursa; yapılan etkinlikler, açılan sergiler, düzenlenen organizasyonlarla kendine yeni yeni renkler katıyor. 2007’den beri her 2 yılda bir düzenli olarak gerçekleştirilen Uluslararası Kuzgun Acar Heykel Sempozyumu da bunlardan biri. Bu sempozyumlar vasıtasıyla farklı ülkelerden gelen heykeltıraşlar, Bursa’da kalıcı izler bırakıyor. Her biri farklı temaya sadık kalarak yapılan heykeller, sempozyum bittikten sonra sergileme alanından ayrılıyor ve Nilüfer ilçesinin en güzel noktalarını süslüyor.

O zaman kent, hareket ve renk!

Heykellerin, anıtların yanı sıra resimler, rölyefler, çiniler, seramikler de süslüyor Bursa’nın her köşesini. Kentin duvarlarını, eskimiş, unutulmuş binalarını renklendirip güzelleştiren estetik çalışmaların büyük bir kısmı, yalnızca bu amaçla kurulan bir birim tarafından yapılıyor. Bursa Kent Estetiği Birimi’nin 2012’den bu yana şehrin belli noktalarını rengârenk boyayan yaklaşık 100 kişilik bir ekibi var. Bu ekip kentin her yanında estetiği bozan, görüntü kirliliğine sebep olan detayları tespit edip dünya genelinde uygulanan kent estetiği çalışmalarını gözlerimizin önüne seriyor. Üstüne 360 derece dönerek görüntü alabilen bir kamera yerleştirilen araçlar, tüm şehri dolaşıyor ve sonradan izlenen görüntüler sayesinde müdahale edilmesi gereken bölgeler belirleniyor. Tıpkı Google ve Yandex’in kullandığı 360 derece panoramik çekim ve haritacılık sistemi gibi.

Türkiye’de ilk kez Bursa’da Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulanan bu sistemden yardım alan ekip, bir yandan kentin temizliğini sağlarken, diğer yandan estetik dokunuşlarla kentin sanatsal değerlerine yenilerini ekliyor. Trafoları, atıl binaları, istinat duvarlarını tuval gibi kullanan ekip, kendi ekibine kattığı ya da dışarıdan anlaştığı sanatçılarla, kentine değer veren Bursalılarla birlikte hareket ediyor, gelen talepleri de değerlendirerek ilerliyor. Kent Estetiği Birimi’nin amacı ise; ana arter, cadde, meydan, bulvar ve benzeri kentsel mekanlarda kent estetiğini bozan, görüntü kirliliği yaratan uygunsuzlukların giderilmesi ve kentin fiziksel mekân kalitesinin arttırılması… Böylece hem Bursalıların yaşadıkları şehirden keyif alması sağlanıyor hem de şehrimize dışarıdan gelen misafirlere görmeye doyamadıkları güzellikler sunuluyor. Kent estetiğine aykırı tüm unsurlar ortadan kaldırılıyor ve halkın ortak paylaşım mekanları, merkezi bölgeler rengarenk motiflerle, desenlerle süsleniyor. Tüm dünyada uygulanan estetik çalışmalar incelenerek yapılan uygulamalarda, üzerine hiçbir şey yapıştırılamayan anti-stick özellikli boyalar kullanılıyor.

Şehrin kavuştuğu ve kavuşmaya devam ettiği görüntüler gösteriyor ki bir şehrin unutulmuş, yok sayılmış köşelerine gösterilen özen, birkaç fırça darbesiyle yapılan düz boya işlemi bile o şehri daha sevimli ve daha yaşanır bir hale getirebiliyor. Kent estetiğini sağlamak amacıyla kurulan resmi birimler, gönüllü çalışmalar ve Bursalılar aynı amaç için bir araya gelip omuz omuza verdiğinde, Bursa diğer şehirlere örnek, estetik değerleri artan, git gide daha da güzelleşen bir şehre dönüşüyor.

 

İlçelerdeki, semtlerdeki, mahallelerdeki, hatta ara sokaklardaki duvarlar, altgeçitler, metro istasyonları, duraklar, okullar, kafeler, trafolar… Bursa’nın her noktası bu renklendirmeden payını alıyor. Ressamların, heykeltıraşların, çini ustalarının dokunuşlarıyla hareketlenen şehirde geri dönüşüm ürünleri bile birer sanat malzemesine dönüşüyor. Fabrikalardan, marketlerden, dükkânlardan toplanan defolu çiniler, kapaklar, otomobil lastikleri birkaç küçük dokunuşla seyredeğer sanat eserleri haline gelip Bursa’nın görsel güzellikleri arasındaki yerini alıyor. Okulların duvarları çocukların sevdiği masal kahramanlarıyla çizgi film kahramanlarıyla hareketleniyor. Çocuk hastanelerinin duvarları hasta çocukların ve ailelerin umutlarını renklendiriyor.

Resmi çalışmaların yanı sıra özel olarak yapılanlar da yok değil. Son dönemde dikkat çeken bir uygulama da Şehreküstü’ndeki bir trafoya resmedilen Şehit Ömer Halisdemir resmi oldu. Bursalılar bazen bireysel, bazen kurumsal olarak, var olan imkânlarını kullanıp kendi kafesinin, evinin, dükkânının, fabrikasının duvarlarına ya da bulundukları çevreyi güzelleştirmek adına ulaşabildikleri her yere sanatsal izler bırakıyorlar. Bazıları bu konu için çalışan resmi birimlerden taleplerde bulunup destek alıyor bazıları kendi imkânlarının elverdiği kadar bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bursa’da her geçen gün bir yenisi açılan sanat atölyeleri de kentin görsel sanatlara verdiği değerin bir kanıtı. Bursa’da herkes yaşadığı bu samimi kentin estetiğine yeni ve güzel bir şeyler katmak için uğraşıyor. Aslında bize düşen görev ise son derece basit: Bu görsel değerlere iyi bakmak, en azından onlara “iyi” davranmak…

Kaynak: Bursa Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi Belediyesi, Nilüfer Belediyesi ve Yıldırım Belediyesi arşivleri.

Bursa’nın süslü yanları Bursa’nın süslü yanları Bursa’nın süslü yanları Bursa’nın süslü yanları Bursa’nın süslü yanları Bursa’nın süslü yanları

Başa dön tuşu