Gezginlere tatil önerileri

Gezginlere tatil önerileri

Gezginlere tatil önerileri: Gezginler için seyahat rehberi / tatil yazıları / gezi yazıları / seyahat önerileri / gezginler için rota önerileri / seyahat yazıları sayfası.

Hareket zamanı

 Türkiye’nin dört yanından en “doğal” gezi noktalarını bir araya topladık. Tatil planlarınızı yapmadan önce göz atmanız gereken bir liste hazırladık.

Alaçatı

Lavanta tarlaları, zeytin ve sakız ağaçları, yöresel tatları, yel değirmenleriyle Türkiye’nin turizm zenginliklerinden biri Alaçatı. Yazın poyrazın, kışın lodosun hâkimiyetinde yılda ortalama 330 rüzgarlı gün sayısı ile dünya sörfçülerinin dikkatini çekmeyi başardı ve zaman içinde dünyanın en önemli rüzgâr sörfü ve kite sörf merkezlerinden biri haline geldi. Her yıl Dünya Rüzgâr Sörfü Şampiyonası ile zirveye ulaşan sörf heyecanı, Alaçatı’nın ruhunun en önemli parçası.

Kurşunlu Şelalesi

Şelaleler şehri Antalya’nın belki en az bilinen ama beklentiyi en çok karşılayan şelalelerinden biri Kurşunlu… 2 km uzunluğunda bir kanyon içinde bulunan Kurşunlu Şelalesi, 18 m yükseklikten dökülüyor ve küçük şelaleleriyle birlikte yedi göleti birbirine bağlıyor. Güneyin tüm gizemini, sırlarını bağrında saklıyor; etrafını saran dev çınar ağaçları, suyun içinde nöbet tutan kaplumbağalar, devriye gezen balıklar ve gözetleme görevini üstlenmiş ördeklerle el ele vermiş dünyanın en değerli hazinesini koruyor gibi.

Assos

Antik çağlardan beri varlığını felsefenin derinliği ile sürdüren taşlar diyarı Assos şimdiki adıyla Behramkale, Çanakkale Ayvacık’ta sizi bekliyor. M.Ö. 900’lü yıllardan bu yana ayakta olan antik kentin en önemli noktası, en tepede bulunan Athena Tapınağı’ndan kalan bu sütunlar. Başınızı döndürecek olan ise oraya gittiğinizde karşınıza çıkacak eşsiz manzara…

Babakale

Marmara ve Ege bölgelerini ayıran bir nokta, Asya Kıtası’nın en batı ucu Babakale. Antik Çağ’daki adı Lektos. Osmanlı’nın “tılsımlı kale”sini barındıran Babakale’nin geçmişi 1723 yılına dayanıyor. Osmanlı’nın en son inşa ettiği bu kaleyi görmek ve fenere kadar yürüyerek Türkiye’nin geçmişinde anılar saklayan en batı ucuna varmak, unutamayacağınız bir deneyim olacak.

Bozcaada

Türkiye’nin üçüncü büyük adası Bozcaada’nın neredeyse kendinden meşhur günbatımı seremonisi için en etkileyici noktası Batı Burnu. Bu bölgede yer alan Polente Feneri ve rüzgâr enerji santraline ait devasa rüzgar türbinleri, diğer adıyla rüzgar gülleri Ege Denizi’nde ufuk çizgisinde görülebilecek en güzel tablo… Her yıl yapılan “Bağbozumu Şenlikleri”yle de meşhur Bozcaada, Türkiye’nin rüzgar enerjisi üretimi yapılan sayılı yerlerinden biri.

Çıralı – Yanartaş

Yunan Mitolojisi’ndeki canavar Chimera’nın kutsal ateşi, yüzlerce yıldır Antalya Kemer’de bulunan Çıralı Köyü yakınlarında küçük, tarihi ve turistik bir yer olan Yanartaş’ta yaşıyor. Su, taş ya da toprakla söndürülemeyen, sönse bile bir süre sonra kendiliğinden yeniden alevlenen Yanartaş’ın sırrı metan gazı. M.Ö. 4. yüzyıldan bu yana hiç sönmeden yanan Yanartaş, doğanın gizem dolu mucizelerinden biri…

Birecik Barajı

Yapımıyla Halfeti’nin %80’ini sular altında bırakan ve Kayıp Kent olarak anılmasına sebep olan Birecik Barajı, Gaziantep ve Şanlıurfa sınırları üzerinde. Tıpkı Belkıs’ta sular altında kalan mitolojik hikayelerle bezeli mozaikler gibi birçok gizem barındıran bu baraj gölü bozkırın ortasındaki bu bölgeye Fırat’ın suları ile hayat veriyor.

Halfeti

“Cittaslow” yani “Sakin Şehir” unvanını taşıyan Halfeti’nin siyah gülleri ve binlerce yıllık tarihi sizi içine çekecek. Güney Doğu Anadolu’nun kavurucu sıcağı, Fırat’ın serin suları, dünyanın başka hiçbir yerinde bulamayacağınız yöresel lezzetleri, meyve bahçeleri, fıstık ağaçları ile sizi kendi tarihine doğru bir yolculuğa çıkarırken, sunduğu eşsiz manzaralarıyla her hücrenizi doğaya doyuracak.

Mardin

Mezopotamya manzaralı kutsal şehir, taşın ve aşkın şiiri Mardin. Ucu bucağı görünmeyen, bereketli ve bir o kadar büyüleyici bir ova. Şehrin simgesi taklacı güvercinlerin eşliğinde bir nefes bozkırın ruhu sarıyor etrafınızı. Otantik ve büyülü dünyası ile Eski Mardin sizi bekliyor.

Kabak Koyu

Kızıl kayalar, masmavi bir deniz, yeşilin her renginden bir orman. Defne yaprakları, çam ağaçlarından burnunuza gelen reçine kokuları, cırcır böceklerinin şarkıları, engin maviliklere bakıp hayallere dalan insanlar… Birinci derecede sit alanı ilan edilen ve bu yüzden her türlü inşaatın yasaklandığı Kabak Koyu’na Likya Yolu’nun beyazlarla işaretlenmiş istikametini takip ederek ulaşabilirsiniz.

Kalkan

Bembeyaz duvarlı evleriyle ünlü Kalkan, 1920’li yıllara kadar Kalamaki adıyla anılan eski bir Rum balıkçı köyü. Son yıllarda İngilizlerin gözdesi haline gelen bu şirin tatil beldesi yaklaşık 3000 yıl önce Likya Uygarlığı’nın yaşadığı yer. Heredot’un yüzyıllar önceki tanımıyla ise “dünyada yıldızlara en yakın yer…”

Kapadokya

Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Kapadokya’nın tarihi Paleolitik Çağ’a kadar uzanıyor. Peri Bacaları, Avanos, Ürgüp, Göreme, Uçhisar ve Ortahisar kaleleri, Ihlara Vadisi, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, yeraltı şehirleri, Güllüdere Vadisi… Tüm bu güzelliklere bir balon turuna katılarak, gökyüzünde süzülürken kuşbakışı göz atabilirsiniz.

Kayaköy

11.yüzyılda Rumlar tarafından Likya uygarlığına ait “Karmylassos” kenti üzerine kurulmuş olan Kayaköy, mübadele döneminde koruma altına alınarak yerleşime kapalı tutulmuş ve yalnızlığına terk edilmişti. Bugün yerli-yabancı turistlerin ilgi odağı olan köy, doğal güzelliklerinin de desteği ile bu yalnızlığa karşı koymayı başardı.

Kleopatra Plajı

Mavinin her tonuna doyacağınız denizi, el değmemiş doğası, medeniyet kokan tarihi, aşk dolu efsanelerin ardında bıraktığı bugün yasalarla korunan altın sarısı kum taneleri… Adını Antik Mısır’ın Helenistik kraliçesi Kleopatra’dan alan Sedir Adası’ndaki bu plaj hakkında türlü efsaneler anlatılıyor. Mısır Kraliçesi Kleopatra ile Roma İmparatoru Antonius Sezar’ın yaşadıkları büyük aşk vücuda getirmiş, nam-ı diğer Kleopatra plajını…

Manavgat

Antik Çağ’dan bu yana hiç durmadan çağlayan ve suları dillere destan Manavgat Şelalesi, 3–4 metrelik bir falezden düşen sularla meydana geliyor. Ziyaretçilerine, ona yakıştırılan “gökyüzünün mavisiyle yarışan yeryüzü” sloganına yakışır bir manzara sunan şelale aynı zamanda Türkiye’nin üzerinde taşımacılık yapılabilen ender akarsularından biri.

Okaliptus Yolu

Muğla – Marmaris arasında, Gökova Körfezi sizi tüm ihtişamıyla karşılar Sakar Geçiti’nde. Hayranlıkla körfeze baktıktan sonra gözlerinizi körfezden ayırdığınızda, uzun ve yeşil bir çizgi görürsünüz ovanın tam ortasında. İşte o çizgi Türkiye’nin en etkileyici yol üstü duraklarından bir tanesidir; Akyaka Okaliptus Yolu…

Olimpos

Doğa ve bereket tanrıçası Demeter’in armağanı Olimpos, bakir doğası ve göz alıcı güzelliği ile dünyanın her yerinden yerli-yabancı turistlerin ilgi odağı. 509 kilometreye varan mesafesiyle Türkiye’nin en uzun yürüyüş rotası olan Likya Yolu’nun büyük bir bölümünü de içinde barındırıyor. Mitolojisi ve efsaneleriyle ünlü Olimpos’un tamamı arkeoloji ve doğal sit alanı olarak koruma altına alınmış durumda.

Ölüdeniz

İnce kumla kaplı sahilleri, turkuvaz mavisi sularıyla Türkiye’nin en gözde tatil yerlerinden biri olan Ölüdeniz güzelliğini doğasından adını kulaktan kulağa yayılan bir efsaneden alıyor. Aşkı uğruna kendini azgın dalgalara bırakan Belcekız’ın hatırası, Likyalıların “ışık ve güneş diyarı” olarak bilinen Fethiye’nin denizkulağı Ölüdeniz.

Patara

Büyüleyici güzellikteki plajı ile ünlü, caretta carettaların diyarı, Çevre Bakanlığı’nın Doğal Çevre Koruma Bölgesi ilan ettiği Patara Antik Kenti, görmeden dönmemeniz gereken birçok tarihi mekan barındırıyor. Roma Tiyatrosu, ilgi çekici kabartmalarıyla Harpy Monument, Mettius Modestus Zafer Kapısı, St.Nicholas, Xanthos, Korint Tapınağı, Liman Hamamı, Roma Zafer Takı, Hadrianus Ambarı, dünyanın ilk parlamentosu, seramik fırınlar, sütunlu cadde, su sarnıcı ve deniz feneri…

Truva

Geçmişinde yıllar süren bir savaşa sebep olmuş, Truva Prensi Paris ve Sparta Kraliçesi Helen’in kitaplara, filmlere ilham veren aşkını saklıyor Truva. Bir de savaşın simgesi olarak bilinen Truva Atı’nı. Hüzün ve romantizmi koynunda saklayan Truva, bugün Türkiye’nin en önemli turizm noktalarından bir tanesi. Homeros’un İlyada Destanı’nda geçen Kaz Dağı eteklerindeki Truva Antik Kenti, nam-ı diğer Troya; Çanakkale’de, Tevfikiye Köyü’nün batısında Hisarlık Tepesi’nde…

Tuz Gölü

Tuz Gölü daha yakınına gelmeden fark edilen yoğun beyazlığı, ve tuz kristallerinin oluşturduğu ışık huzmeleri az sonra buz gibi bir suyla karşılaşacakmışsınız hissi veriyor. Fakat sizi karşılayan giderek kuruyan bir Tuz Çölü… Kapadokya güzergâhında oluşu, Tuz Gölü’nü bir ara durak haline getirmiş. Üzerinde 3–4 kilometre kadar yürünebilen tuz dilinizi damağınızı kurutuyor ama gördüğünüz manzara her şeye değer…

Van

Doğu’nun incisi Van görülmeye değer güzelliklerle dolu. Bunlardan biri de Akdamar diğer adıyla Surp Haç Kilisesi. 915–921 yılları arasında, o dönemde Van’da hüküm süren Vaspurakan Ermeni Hanedanı’ndan Kral I.Gagik tarafından mimar keşiş Manuel’e inşa ettirilen kilise 18. yüzyıla dek süren çeşitli eklemelerle bugünkü halini aldı. Geçmişin anılarıyla dolu Surp Haç Kilisesi, Van – Tatvan Karayolu üzerinde ve merkeze yarım saatlik mesafede bulunan iskeleden kalkan motorlara binerek ulaşabileceğiniz Akdamar Adası’nda sizi bekliyor.

Yürüyen Köşk

Atatürk’ün doğa sevgisinin ispatı olan Yalova’daki Yürüyen Köşk, yeşillikler içinde… Doğa dostu bu köşkün hikayesi 1929 yılında geçiyor. Atatürk’ün, yatıyla Yalova İskelesi’nden geçerken görüp hayran kaldığı bir çınarın yakınına bir köşk inşa edilmesini istiyor. Köşkün yapımının ardından çınarın bir dalının köşkün damına zarar verdiği fark edilince, dalın kesilmesi gerektiğine karar veriliyor. Ancak Atatürk’ün daha çevreci bir çözümü oluyor. Köşk, tren rayları üzerinde beş on metre yana kaydırılıyor, böylece ağaca zarar vermeden sorun çözülmüş oluyor…

Zeus Altarı’ndan Edremit Körfezi 

Mavinin ve yeşilin her tonunu bir arada görebileceğiniz Edremit Körfezi’nin hakkını vermek için yapılacak en doğru şey, bu güzellikleri onlara doya doya bakabileceğiniz yer olan Zeus Altarı’ndan izlemek. Size, uzun süre gözlerinizin önünden silinmeyecek bir manzara verecek olan bu yer, Homeros’un İlyada Destanı’nda, mitolojik tanrıların savaşları izleyip yönettiği yer olarak geçiyor.