63
aslında sanırım yine kendileri gibi
kendi içlerine dönen insanları tespit
etme ve kendilerinin bu hallerinde bir
gariplik olmadığına inanma çabasıdır.
Bilmiyorum, ben zaten çok bilmem ama
kendi içine dönme ve savunmasız olma
halini bana düşündüren şey şu hülyalı
genç kız olabilir (Gerçi bu kız biraz da
üzgünmüş.)
Eminönü’nde indim. Altgeçitten
çıktıktan sonra gördüğüm ve görmeyi
çok sevdiğim manzara şuydu:
Aslında bu şehirde, kışın, yerini yaza
bıraktığını sokakta satılan şeylerden
anlayabilirsiniz. Sözgelimi İstanbul’da
kestane yerine mısır satılmaya
başlanmışsa, yaz gelmiş demektir.
Fotoğraftan anladığımız kadarıyla,
bugün sadece güneşli bir kış günüdür.
Şehrin, benim de en sevdiğim
parçası olan ve Tarihi Yarımada
diye adlandırılan bu bölgesine hiç
değmemiş, burada hiç gezinmemiş,
burada rastgele sokaklara dalıp,
yıkılan camiileri, çeşmeleri görmemiş,
o karanlık sokaklarda satılan karanlık
eşyalara hiç bakmamış olan insanlar,
aslında İstanbul diye kendi kurdukları
ve aslında gerçek İstanbul’a hiçbir
zaman dokunamamış bir coğrafyada
yaşıyorlardır. Sözgelimi, belki de bir
hafta boyunca biriktirdiği parayla,
o sokaklarda yere serilen bezlerin
üzerinde kurulan sergilerden üçüncü
kalite bir traş makinasını alan varoş
gençlerin heyecanı, benim bahsettiğim
İstanbul’a dâhildir. O çocuğun, o
1...,55,56,57,58,59,60,61,62,63,64 66,67,68,69,70,71,72,73,74,75,...140