45
Yolcu olmayı da, yoldaşlığı da severim.
Bir roman karakterinin maceralarında
onu, gölgesi gibi izlemeyi, onunla
beraber nehirler geçip, sokaklar
arşınlamayı severim misal. Bir şarkının
kollarımdan çekip, beni bambaşka
bir yörüngeye sokmasını, bir resmin
imgeleri arasında yolculuk etmeyi, bir
başkasının hikâyesinden yola çıkıp
kendime varmayı…
Edebiyattan sinemaya, güzel
sanatlardan müziğe ilham veren en
güzel temalardan biri değil midir
‘yolculuk’. Bazen fiziki yolculuklar
konu alınır, bazen manevi… Maddeye
ya da manaya her neye olursa olsun
yolculuğun insana kattığı çok şey
vardır. Yolculuklar büyütür insanı,
besler ve bazen yeniden doğmasını
sağlar. Özellikle merak, kavuşmak,
öğrenmek, yüzleşmek, aramak gibi
eylemleri metaforlaştıran yolculuklar
insan yaşamında hep dönüm noktası
olmuştur. Ve spritüel açıdan da bu
yolculuklar birçok eserin yönünü tayin
etmiştir.
Neredeyse sevdiğim bütün eserlerin
bu tema üzerine yoğunlaşması tesadüf
değildir sanırım. Sanat, edebiyat
insanın içine çıktığı yolculuğun kılavuzu
değil midir pek çok zaman.
Çocukluğumun vazgeçilmez çizgi
filmleri Alice Harikalar Diyarında ve
Keloğlan’ın maceralı yolculuklarında,
ortaokul yıllarında okuduğum
Simyacı’daki Santiago’nun
yolculuğunda, lisede okuduğum
Dante’nin İlahi Komedya’sında,
arka kapağında “Yapmaya değecek
tek yolculuk, içimize yapacağımız
yolculuktur” yazan Susanna
Tamaro’nun kült eseri “Yüreğinin
Götürdüğü Yere Git”’te hep aynı
sembolik yaklaşım vardı. Sonra
Mevlana’nın Mesnevi’sinde ve ona
ilham olan Ferüddin Attar’ın Türkçe’ye
“Kuşların Diliyle” ve “Kuş Dili” diye
çevrilen ve Doğu Klasikleri’nin
başyapıtlarından sayılan “Mantıku’t
Tayr”* eserinde…
Mantıku’t Tayr’da kuşlar üzerinden
tasavvuf felsefesi ve inancı anlatılır.
Farklı özelliklere ve zaaflara sahip
kuşların, Pers mitolojisinin en tanıdık
efsanevi kuşu olan Simurg Anka’ya
ulaşma isteğini, yolculuklarını, pes
edişlerini konu edilir.
Simurg’u bilirsiniz, rengârenk parlak
tüylü, güzel sesli, etrafına şifa olan,
bembeyaz gerdanıyla tüm kuşların
sultanı bir şark efsanesidir. Kendilerine
bir padişah seçmeye karar veren tüm
kuşların toplandığı sırada Hüdhüd
kuşu çıkıp, onlara Kaf Dağı’nın
ardında yaşayan bilge Simurg’dan
bahseder. Onun bütün kuşların efendisi
olduğunu fakat ona ancak zahmetli bir
yolculukla ulaşabileceklerini söyler.
“Bize bizden yakın, bizimse uzak” diye
tabir ettiği Simurg’u ararken onlara
kılavuzluk edeceğini ekler. Tüm kuşlar
Hüdhüd’ün peşine takılıp Simurg
Anka’yı aramak için yola çıkarlar.
Fakat yol gerçekten de çetindir. Hepsi
Simurg’a ulaşmak istese de yorulurlar,
Hüdhüd’e bahanelerini söyleyip
pes ederler. Bülbül gülü, papağan
abıhayatı, tavus kuşu cenneti, kaz
suyu, keklik mücevheri arzular. Yol
uzundur, aşılacak yedi vadi vardır,
bunlar; istek, aşk, marifet, istinga,
vahdet, hayret, yokluk vadileridir.
Fakat bu yolda kimi hırsa kapılmış,
kimi sevdasına dayanamamış, kimi
dünyevi işlerin peşine düşmüş sürüden
ayrılmıştır. Tüm vadileri aşıp Hüdhüd
ile yola devam eden ve Kaf Dağı’nın
ardına varabilen sadece otuz kuş
kalmıştır. Bunca zorluğun üzerine
Simurg’u bulamamışlardır fakat sırrı
kendi kendilerine çözerler. Farsça “si”
“otuz”, “ömurg” ise “kuş” demektir. Ve
aslında otuz kuş aradıkları padişahın,
sultanın kendileri olduklarını görürler.
Çünkü vardıkları o dergâh bir aynadır.
Otuz kuş Simurg demektir ve Simurg
mana bakımından otuz kuşta vücut
bulmuştur. Hüdhüd’ün söylediği
şu sözler aslında her şeyi anlatır.
“Simurg’u görecek gözün yoksa gönlün
ayna gibi aydın değil demektir.” Artık
ortada ne yolcu kalmıştır, ne yol ne de
kılavuz, çünkü hepsi birdir.
İşte bu mitolojik hikâye içsel yolculuğun
en güzel örneklerindendir. Kuşlar
üzerinden insanı, arayışı, yaradılışı
sorgulayan, yaratana yapılan
yolculuğun simgelenmesidir.
Nedeni, sonucu, sebebi her ne olursa
olsun insanın bu tür yolculuklara
ihtiyacı var. Çünkü yol özgürlüktür,
umuttur, aydınlanmaktır ve varmaktır.
Ve son olarak yol üzerine birkaç
üstadın dizelerini de hatırlatmak
isterim.
Yol uzun diye ayna / beni hala görüyor.
Sina Akyol
Kimler kimler yoktu bizim kervanda/
Birer birer indi hepsi bir handa/
Savrulduk sap saman biz bu
harmanda, / Bir gidiş yoluydu, dönüyor
çıktı. Özdemir Asaf
Yitirdiklerim de oldu/ kazandıklarımın
yanında/ bir ben kaldım şimdi/ tek
yakın bana / ama ben eskiden de hep
böyle/ yalnız çıkardım yola. Metin
Altıok
Durma, yürü: ayakların yürümekten
kabarsın; Ölümlerden kurtulunur
ileriye gitmekle! M.Emin Yurdakul
Bir yolculuktu bu ve yolun sonunda/
Ulaşmak istediğim kendimdi/
Yalnızlığımın parmak izlerini/ Bırakarak
geçtiğim yollara. Ataol Behramoğlu
Hemzemin’de buluşmak üzere,
sevgiler
*Feridüddin Attar. Mantıku't-Tayr.
Tercüman: Sedat Baran. Antik Şark
Klasikleri; Lacivert Yayıncılık. İstanbul,
2007.
1...,37,38,39,40,41,42,43,44,45,46 48,49,50,51,52,53,54,55,56,57,...140