Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Bir gece, bin renk

New York… Uyumayan, ışıklarını, renklerini günün 24 saati ziyaretçilerinden esirgemeyen şehir… Benim gibi, bir gecesinden birkaç unutulmayacak an çalmak için gelenlere karşı da son derece cömert. Devasa binaları, göz alıcı ışıklarına kapılıp, büyüleyici renklerinin arasında kaybolup gitmemek elde değil.

İsmail Şeker
Yazı ve fotoğraflar: İsmail Şeker

Temmuz 2014. Günün nemli yapışkan sıcaklığı, yerini yavaş yavaş Hudson Nehri – Atlas Okyanusu – Doğu Nehri üçgeninde esmeye başlayan hafif rüzgârla serinliğe bırakmaya başlıyor. Üçayağımı yanıma alarak aydınlığın karanlığa dönmeye başladığı an, gece yürüyüşüme başlıyorum. Amacım yürümek ve uygun koşullar bulunca gece fotoğrafı çekmek.

New York
New York

İlk olarak Manhattan ile Brooklyn arasında akan Doğu Nehri üstündeki Brooklyn Köprüsü’ne çıkıyorum. Kışın veya yazın New York’a geldiğim zaman mutlaka yavaş adımlarla yürüdüğüm ve fotoğraf çektiğim, kentin simgelerinden birisi olan köprü. Bu köprü, iki seveni bağlayan her biri bir aşk öyküsü olan yüzlerce “aşk kilidi” barındırır içinde. Ayaklarının birisini Brooklyn’e diğerini Manhattan’a basarak Doğu Nehri’nin ayırdığı bu iki bölgeyi birbirine kavuşturur.

New York
New York

Hızlı adımlarla, yirmi dakikada yürüyebileceğim köprüyü gidip gelmem her zaman birkaç saati bulur. Manhattan’a yürürken sağa bakınca nehir üstündeki komşu köprülerin, Brooklyn Köprüsü’nün bir yansıması gibi uzaklaştıkça küçüldüğünü görürsünüz. Solda ise uzaktan Özgürlük Anıtı size el sallar gibidir. New York’un, sadece bir ayağı Manhattan’da bulunan on köprüsünden biridir. En yakın arkadaşı olan Manhattan Köprüsü, üstünden geçen treni ve yayaları rahatlıkla görebileceğimiz mesafededir.

New York
New York

Dünyanın 8 harikasından biri olan Brooklyn Köprüsü, sadece bir beton ve demir yığını değildir. Her köprü gibi hem kavuşmaları, hem de ayrılıkları anlatır. Üstünde, günün her saatinde gece veya gündüz, her türlü hava koşullarında onlarca insan görebilirsiniz. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen insanlar. Her birinin elinde çeşitli boyutlarda fotoğraf makineleri bulunur. “Selfie”ler ve anısal fotoğraflar çekilir. Köprü korkuluklarına dilek simgeleri ve anahtarları nehre atılan köprünün anlamıyla çakışan “aşk kilitleri” asılır. Köprü ve çevresindeki ilginç görsellikleri olan her şey, bu insanların anısal fotoğraflarına girerler. Onlarla birlikte geldikleri ülkelere dönerler. O ülkelerdeki diğer insanlarla tanışırlar.

New York
New York

Brooklyn, Manhattan köprülerini ve kararmaya başlayan gökyüzünü delmeye çalışan Manhattan’ın yüksek binaları çekmeye başlıyorum. Köprü üstünde, üçayak kullanarak ilk gece fotoğrafı çekme denemem. Bisiklet, araba ve yaya trafiği içeren iki katlı köprüde iki yönde akan bir insan selinin içindeyim. Üçayağımı koyabilecek güvenli bir yer bulmak olanaksız gibi görünüyor.

New York
Bir gece bin renk

Araba, bisiklet ve yaya trafiğinin köprüde oluşturduğu belirgin titreşim de fotoğraf çekimi için ayrı bir olumsuzluk oluşturuyor. Onlarca kişinin ellerinde patlayan flaşlar, bu olumsuzluğu daha da artırıyor. El titremesinin fotoğraf üstündeki olumsuz etkisini azaltmak için ASA değerini yükseltip çekim zamanını azaltmaya çalışıyorum. Bu koşullarda, üçayağı bırakıp elde çekim yapmayı deniyorum.

New York
Bir gece bin renk

Gece fotoğrafı çekmek için uygun olan havanın kararmaya başladığı birinci saati kaçırmamak için köprüden iniyorum.

New York
New York Bir gece bin renk

Yakın mesafedeki Dumbo Parkı’na hızlı adımlarla ulaştığımda gece fotoğrafı çekimi için uygun zamanın oldukça azalıyor. Yaklaşık 30 dakikalık bir zamanım kalıyor. Bu sürede, çevremdeki köprü ve yüksek binalardaki ışıkların oluşturduğu ışık dünyasını izleyerek fotoğraf çekiyorum. Artık üçayağım sağlam bir zeminde bulunuyor.

New York
New York Bir gece bin renk

Günün boğucu sıcaklığı da azalmaya başlıyor karanlığın artışına paralel olarak. Karlı bir kış gecesinde de aynı yerlerde fotoğraf çekmeyi düşlerken gökyüzünün gecenin karanlığına iyice gömüldüğünü fark ediyorum. Üçayağımı kapatıyorum. Nehir kenarında yürüyenlerin büyük bir keyifle yedikleri dondurmalar, beni çocuk parkı kenarındaki arabasında dondurma satan dondurmacıya yönlendiriyor.

New York
New York

Güzel bir gece yürüyüşü ve fotoğraf çekimi denemesi olarak belleğimde kalıyor bu gece. Çekilen fotoğrafların da fotoğraf makinesinin belleğinden çıkıp dergi bursa okuyucularına bilinç akışıyla Brooklyn’de bir gece yürüyüşü yaptırmasını diliyorum…

 

Başa dön tuşu