Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Baharın asi çiçekleri: Hippiler

 

Rainbow Serpent Festival
Rainbow Serpent Festival

Bol paçalı pantolonlar, çiçek desenli tiril tiril gömlekler, renkli ve büyük çerçeveli gözlükler, rüzgara emanet edilmiş uzun saçlar, rengarenk saç bantları; aşkı, sevgiyi, insanı, hayvanı, doğayı anlatan hayat dolu şarkılar… Baharı anımsatan her şeyle birçok ortak noktası bulunan çiçek çocuklar… Aşk, özgürlük, müzik, barış çığlıkları ve tüm aykırılıklarıyla Hippiler…

Çoğu eğitimli, aklı başında ne istediğini bilen gençlerden oluşan bir topluluk, yalnızca var olan düzene karşı çıkmak için bilinçsizce bir araya gelmiş olamayacağına göre; kısa zamanda milyonlarca kişiyi etkisi altına alıp, yıllarca süren Hippi kültürü, altında bilinenden çok daha derin anlamlar taşıyor olmalı. Bir dönem tüm dünyayı saran Hippi akımı, belki zannedildiği gibi tamamen yok olmuştur; belki de 60’lar ve 70’ler ruhu, bugün hala bir yerlerde ya da birilerinde başka kılıklara girmiş bir şekilde yaşıyor ve yaşatılıyordur.

68 kuşağı (generation)

“Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiğinde, dünya barışı tanıyacak.” Jimi Hendrix 

60’lı yıllarda, Vietnam Savaşı’nın uzamasına tepki olarak doğan Hippi kültürü; kimine göre işe yaramaz, şımarık birkaç gencin toplanmasıyla ortaya çıkmış gereksiz bir oluşumdu. Kimine göre ise, bohem hayatın tam anlamıyla hakkını veren, insandan, hayvandan, doğadan yana olmayan her şeye karşı çıkan, bu dünyanın tam da ihtiyacı olduğu zihniyete sahip bir akımdı. Onlar özgürlüğüne düşkün ve umursamaz gençler değil, aksine savaş karşıtı ve fazlasıyla duyarlı insanlardı. En çok umursadıkları şey ise barıştı. Onlara göre parasız ama sevgi dolu bir dünyada özgür ve barış içinde yaşamak mümkündü. Dünya çapında tanınan Janis Joplin, John Lennon, Jimi Hendrix gibi daha birçok ünlü ismin destekçisi olduğu bu gençler, tüm şarkılarını barış, insanlık ve umut için söylediler.

İsyanları yalnızca herhangi bir düzene karşı çıkmış olmak için değil, savaşa ve savaşın zararlarına engel olmaya çalıştıkları içindi. Vietnam Savaşı’na küçük bir grup olarak başlayan tepkileri, zamanla siyasi bir amaçları olduğu yolunda söylentilere de sebep oldu. Ama yaşayışları, verdikleri tepkilerin şekilleri ve isyan yöntemleri; herhangi bir partiyi, var olan bir görüşü savunmadıklarının ispatıydı. Onlar yalnızca sevgiye ve barışa inanıyor; özgürlüğün, dünyadaki her canlının hak ettiği bir kavram olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı. Dünyanın “savaşmaya değil, sevmeye ve sevilmeye” ihtiyacı olduğundan başka bir görüşe inanmıyorlardı. Tüm dünyanın hayranlıkla takip ettiği ünlü boks şampiyonu Muhammed Ali Clay, Hippilerin oluşmaya başladığı dönemde Vietnam Savaşı’na karşı çıkarak askere gitmeyeceğini duyurmuş ve bu sebeple 3 yıl ringlerden uzaklaştırma cezası almıştı.

Aynı dönemde, “en zenciden daha zenci devrimci” olarak anılan Malcom X öldürülmüş ve yerine “Bir hayalim var” sözleriyle iz bırakan Martin Luther King geçmişti. Amerika’da gençlerin orduya girmeleri için yaşadığı baskılar ve barışla sonuçlanmak yerine sürekli uzayan savaş, 60 kuşağının kısa süre içinde tüm dünyayı saracak hareketinin başlamasını tetikledi. Che Guevera’nın bu dönemde Bolivya’da yakalanıp öldürülmesi, mutlak retçiliğin temellerinin atılmasını destekleyen olaylardan biriydi. 1965 yılının nisan ayında, yaklaşık 25.000 kişinin katıldığı savaş karşıtı yürüyüş eylemi düzenlendi. Amerika’dan başlayan akım; Avrupa, Avusturalya, Kanada, Yeni Zelanda, Japonya, Meksika, Brezilya derken tüm dünyaya yayıldı. 2 yıl boyunca artarak devam eden eylemler, dünyaca ünlü isimlerin, sanatçı ve politikacıların desteğiyle daha da büyüdü. 1967 Haziran’ı eylem amaçlı gerçekleşen “Monteney Festivali”nde “Sevgi Yazı” ilan edildi. Hippilerin marşı gibi kabul edilen Scott McKenzie imzalı şarkının “San Francisco’ya gidiyorsan, saçına çiçek takmayı unutma!” sözleriyle yürürken, insanlara çiçekler dağıtan binlerce çiçek çocuk, bu sevgi dolu eylemiyle tarih yazmıştı. Psikanalist Eric Fromm’a göre, Hippi akımı tarih boyunca yaşanan en tutarlı hareketti.

Hippies

“Özgür olmak zordur, ama başardığınızda buna değer.” Janis Joplin 

1970’li yıllarda ülkemize de uğrayan Hippi akımı, doğayla iç içe yaşamayı tercih eden ve kendini apolitik bir görüşe yakın gören gençlerin ilgisini çekmiş; onlar da, ülkelerine gelen bu “bitli turistlerin” renkli Hippi minibüslerle yaptıkları dünya turlarına katılmışlardı. Akımın savunduğu komün hayatı kabul eden yüz binlerce genç, her türlü çevresel etkinliklerde yer alarak; “Greenpeace”, “Earth First”, “Friends of Earth” gibi çevreyi ve dünyayı korumaya yönelik oluşumlar gerçekleştirdiler. Parayı kabul etmeyen, sisteme karşı çıkan bir topluluk; yaşamak için görüşlerine uygun bir yol bulmak zorundaydı. Veganlığı ve vejeteryanlığı tercih eden, et yemeyi, hayvanlara zarar vererek beslenmeyi reddeden Hippiler, sürekli gezer ve gittikleri yerlerde hayatlarını sürdürebilmek için sokaklarda müzik yapıp şarkı söylerlerdi.

Bugün hala bu ruhun izlerini taşıyan Olimpos ve Kelebekler Vadisi, Hippilerin en etkin oldukları yıllarda en çok tercih ettikleri yerler arasındaydı. En bilinen buluşma noktaları “Rainbow Festivali”ydi ve bu festival; doğanın bütünlüğünü kabul eden, paylaşmayı hayatlarının merkezine koyan herkese açıktı. 70’li yıllarda çıktıkları Uzakdoğu ağırlıklı gezilerde, kendilerini yakın buldukları inançlardan bir tür karma felsefe yaratan Hippiler; ilkelliğin en büyük lüks olduğuna inanan ve meditasyonla ruhlarını arındıran bir topluluktu. Taoizm, Şamanizm, Budizm, Paganizm, Nihilizm gibi temelini doğadan alan inançların birleştiği ortak noktada buluşan Hippiler; aralarındaki, bu akımı doğru yorumlayamadığı ve tam anlamıyla hazmedemediği için hayatlarını kaybedenler nedeniyle olumsuz ve kötü bir oluşum olarak algılandı. Oysa onlar “Gökkuşağı Savaşçıları”ydı ve dünyayı giyindikleri, yaşadıkları gibi renkli bir yer yapmak istiyorlardı.

Amaçları tüm dünyaya bitmeyen bir bahar getirmekti. Yaptıkları savaş karşıtı eylemlerin tümünün kaynağı sevgiydi. Bağımlılık yaratan maddelerin yasallaştırılmasını istiyorlardı çünkü bu maddelerin yaratıcılığı artırdığını ve inandıklarını sanat yoluyla ifade etmeleri konusunda insanlara yardımcı olduğuna inanıyorlardı. Siyaseti, korkuyu, savaşı, toplumsal kuralları reddederken; sevgiyi, barışı, dostluğu, özgürlüğü ve müziği kabul ediyorlardı. Boyun eğdikleri tek düzen, kainatın düzeniydi ve amaçları doğanın dengesini bozan her şeyin önünde durmaktı. Hippi kültürünü detaylarıyla anlatan “A’dan Z’ye Hippiler” kitabının yazarı Skip Stone, onların inandıklarını “Sevgi, kendilerini ifade edebilmeleri için bireylere özgürlük vererek ve kendi görünüşlerini yargılamaksızın diğerlerini oldukları gibi kabul etmektir. Bu, Hippi felsefesinin özüdür.” sözleriyle özetliyordu.

Hippie Style

“Eğer herkes başka bir televizyon seti yerine barış isteseydi, o zaman barış olurdu.” John Lennon

İnsanın ihtiyacı olan her şeyi doğanın içinde barındırdığını ancak savaşların ve anlamsız hırsların doğaya da, içindekilere de zarar verdiğini savunan Hippi akımı; sanatın her dalında kendini göstererek, her geçen gün daha fazla insana ulaştı. Rock ve blues gibi müzik türlerinde olduğu kadar; sinema, tiyatro, edebiyat alanlarında da kendini gösteriyor, modaya olan etkisi de gittikçe artıyordu. Bugün bile hala kullanılan “Hippi gibi giyinmek” deyiminin de ilham kaynağı oldular. Kendilerine has görüşleri dışında, kendilerine has giyim tarzları da vardı. “Barış ve sevgi” sloganlarıyla yaşadıkları gibi, bu sloganla giyiniyor, kıyafetlerinde ya da aksesuarlarında, evrensel barış simgesini taşıyorlardı.

Aslında bu durum biraz da reddettikleri, karşı durdukları kavramlara, istemeden de olsa ters düştüklerinin işaretiydi. Kapitalizm ve getirdiği her yaptırıma itiraz ederken, bir akımı tüm dünyaya yaymak için verdikleri mücadele onları “popüler” yapmıştı ve bu popülarite ister istemez, reddettikleri kavramlara hizmet etmelerine neden oluyordu. Savundukları, inandıkları, uğruna kendilerinden vazgeçmeyi göze aldıkları her şeye kendi bakış açılarına göre verdikleri tepkiler; filmlere, kitaplara hatta şarkılara ilham veriyordu.

Savaşa ve nefrete karşı küçük bir grubun tepkisi olarak başlayan hareket, tüm dünyayı ve tüm inanışları etkisi altına alan, dünya çapında bir “moda” haline geldi. Oysa onların çiçek çocuklukları, görüntülerindeki keskin özellikleriyle değil; düşünceleri, fikirleri, inançları ve herkese, her şeye karşı koşulsuz şartsız duydukları sevgilerindeydi. Hayattan ve içindeki her şeyden, her andan zevk almayı bilen; savaşmak yerine sevişmeyi, tüm kavgaların sona erdiği bir dünyada barış içinde yaşamayı tercih eden insanlardı Hippiler. Tek istedikleri, tıpkı onları dünyaca ünlü “Hair” filmi ve müzikalinin ilhamı o şarkıdaki gibi “güneşin içeri girmesi”ydi. Yalanlardan, hırstan, nefretten, öfkeden hatta paradan ve dünyaya zarar veren her kötülükten arınmış; içindeki herkesin sevgi ve barış içinde özgür olarak yaşayabildikleri bir dünya düşlüyorlardı.

“Tuhaf” ve “farklı” görünüşleri, kabul ettikleri; herkesin aslında ihtiyacı olduğunu bir gün anlamasını umdukları görüşlerinin etkisiydi. “68 Kuşağı”, “Çiçek Çocuklar”, “Asiler”, “Hippiler”… Birçok isimleri vardı. Hatta onlara “uyuşturucu müptelaları” anlamına gelen “freaks” diyenler de oluyordu. Kimin ne dediği, onlara nasıl seslendiği, haklarında ne düşündüğü hiçbirinin umurunda değildi. Çünkü onların asıl umursadığı şey, insanlığın kurtuluşu ve dünyadaki gölgelerin çekilerek, üzerlerine yollarını aydınlatacak güneşin doğmasıydı. Kadının, erkeğin, çocukların, hayvanların, dünyayı paylaşan her tür canlının yaşam hakkına sahip çıkıyor; cinsel tercihler de dahil olmak üzere her türlü özgürlüğü savunuyorlardı. Karşı oldukları sistemlerin içinde bulunan, yaptıkları eylemlere karşı verilen nefret dolu tepkileri bile sevgiyle karşılıyorlardı.

Hippie Style

Belki savundukları komün hayatları yaşamak için renkli minibüslerine atlayıp, kendilerini yollara vuran, onlara doğrultulan silahların namlularına çiçek sıkıştıran o dağınık saçlı asi gençler artık yok. Ama onlardan miras kalan saf sevgi ve uğruna yollara düştükleri özgürlük hissi; kendilerinden sonraki nesillerin sevgi ve barış umutlarını besliyor. Çiçek çocukların dönemi üzerinden yıllar geçti ama “60 ruhu”, kendinden sonraki tüm zamanlarda yaşamaya; özgürlük şarkıları, sevgi ve barış için evrende yankılanmaya devam ediyor.

Hippie Style

Yazı: Ferhan Petek

Başa dön tuşu