Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Tükenmeyen gitar sesi – Eric Clapton

Kaliteli müzik denince akla gelen ilk isimlerden birisi. “Slowhand” lakaplı üstat bir müzisyen. Gitarı eline aldığında bambaşka diyarlara yolculuklara çıkan ve çıkartan Eric Clapton… Onun müziğinin tüm dünyanın ezberinde olmasının nedeni ise büyük bir ihtimalle mükemmeli araması… 

Konuğumuz 30 Mart 1945 doğumlu bir duayen. Blues ve Rock müziklerine apayrı anlamlar katmış olağanüstü bir gitarist. Dramatik yaşamından çıkan eşsiz bestelerinin usta yorumcusu… İngiltere’nin Ripley şehrinde doğmuş Eric Clapton. Tüm dünyanın onu tanıdığı lakap ise “Slowhand…” Bir altgeçitte başladığı müzik serüveni; The Yardbirds, Bluesbreakers, Cream, Blind Faith, Derek and Dominos gibi gruplarla çalarak devam etmiş. İsminin herkes tarafından öğrenileceği ise daha en başından belliymiş aslında. Altgeçitte çalarken bile insanlar duvarlara “Clapton is GOD”(Clapton bir tanrı) yazmışlar.

Gençlik döneminde İngiliz televizyonunda yayınlanan Jerry Lee Lewis Show’a katılan Clapton, geleceği dair ilk sinyalleri bu programda vermiş. Lewis’in inanılmaz performansı genç Eric’in Blues’a olan tutkuları ile birleşince, içinde gitar çalmayı öğrenmek için dayanılmaz bir istek doğmuş. Kingston College’de vitray tasarımı okuyarak başladığı eğitim hayatı, sınıfta gitar çaldığı için okuldan atılınca son bulmuş. Bir laborant olarak çalışırken de boş zamanının çoğunu büyükbabasının aldığı elektrogitarı çalarak geçiriyormuş…

Eric Clapton

Patricia Molly Clapton ve Edward Walter Fryer’ın evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Hayatının dramatik bir çizgide geçeceğinin ilk işareti olmuş bu belki de. 9 yaşına kadar büyükanne ve babası ile büyümüş ve onları anne ve babası olarak bilmiş. Annesi Patricia’yı ise ablası olarak biliyormuş. Müziğin onun için rahatlama yöntemi olduğunu keşfettiği günden bu yana ise müzikten hiç ayrı kalmamış… Müziğe ilk ciddi adımını ise 1964 yılında The Yardbirds adlı blues-rock grubunda çalmaya başlayarak atmış. Fakat 1965’in Mart ayında bu grubun pop müziğe kaydığını düşünerek gruptan ayrılma kararı almış… Aynı yıl John Mayall & Bluesbreakers grubuna katıldığında Clapton artık bir Blues gitaristi olarak bulmuş kendini… Bu grupla çaldığı dönemde altgeçitte duvarlara yazılan “God” (Tanrı) lakabı, iyiden iyiye ismi ile örtüşmüş.

1966 yılı ise bambaşka bir atılımın sahne aldığı, Clapton’ın ayakları üzerinde durduğu yılın ismi olmuş. Jack Bruce ve Ginger Baker’ı ile birlikte Cream isimli grubu kurmuş müziğin mühendisi. Cream adından sıkça söz ettiren 3 albümün sahibi olduktan sonra 1968 yılında dağılmış. Üç yılın ardından Clapton’ın müzikte bir ilah olduğunu düşünenlerin sayısı bir hayli artmış… Hatta yapımcılar 1969 yılında “Goodbye” isimli konser kayıtlarından oluşan albümü piyasaya sürmüşler ve en az diğer üç albüm kadar bir başarı daha elde etmişler.

Eric Clapton

1969’da Blind Faith ile çıkardığı, grubun adını taşıyan bir albümden sonra, Derek and the Dominos adlı grup içerisinde Bobby Whitlock (vokal ve klavye), Jim Gordon (bateri), Carl Radle (bas) ile çalmaya başlamış Clapton… Grupla çıkardığı Layla and Other Assorted Love Songs albümü ise onu ölümsüz kılan şarkılarından birisini ortaya çıkarmış… Layla, Eric Clapton denince akla gelen ilk şarkı oldu. Clapton, dönemin ünlü modeli Pattie Boyd-Harrison için yazdığı bu şarkıyı Leyla ile Mecnun hikâyesinden esinlenerek yazdığını açıkladı.

Bu şarkı Clapton’ın hayatında her açıdan anlam taşıyordu. George Harrison’ın eşi olan Pattie ile yaşadığı aşkın ürünü olan bu şarkı büyük izler taşıdı yaşamında. 79’da evlilik ile devam eden ilişkisi 88’de ayrılık ile sonuçlandı. Clapton için zor günlerin başlangıcı olan bu ayrılık sonucu Clapton eroine başladı. Müzik kariyerine 2 yıl boyunca ara vermek zorunda kaldı. Ama bu dramatik süreç hayatına anlam katan bambaşka bir dönüşümle ona geri döndü. Eroinle mücadele için çokça etkinliklerde bulundu. Eric Clapton, bağımlılara yardım için madde ve alkol bağımlılığı iyileştirme merkezi dahi kurdu.

1990’lı yıllarda ise Clapton’ı zor günler bekliyordu. Yakın arkadaşları olan gitarist Stevie Ray Vaughan ve ekip elemanları Colin Smythe ile Nigel Browne korkunç bir helikopter kazasında yaşamlarını yitirdiler. Birkaç ay sonra ise İtalyan model Lori Del Santo’dan olan 4 yaşındaki oğlu Connor, annesinin Manhattan’da oturduğu gökdelenin 49. katından düşerek öldü. Oğluna adadığı yürek parçalayan şarkısı Tears in Heaven 1992 yılında Grammy kazandı. Clapton o yıl Unplugged albümü ile toplam 5 Grammy daha kazandı. 1994 yılında Blues parçalarına dönüş yaptı ve From the Cradle ile hayranlarını ve eleştirmenleri bir kez daha mest etti.

Eric Clapton

Şubat 1997’de John Travolta’nın filmi Phenomenon için yaptığı Change the World adlı parçayla Yılın Plağı ve En İyi Erkek Vokal dallarında iki Grammy daha kazandı. 1998’deki Pilgrim albümü ise Clapton’un uzun müzik yaşamı içindeki en iyi performanslarından biri olarak gösteriliyor. Rock & Roll Ünlüler Müzesi’ne Yarbirds ve Cream üyesi olarak daha önce iki kez giren efsanevi gitarist, 2000 yılı içinde solo artist olarak bir kez daha bu müzedeki yerini aldı. Clapton müzik hayatına 40’a yakın ödül sığdırdı.

Dünya üzerinde akustik gitarı en iyi çalan kişi olduğu söylenen Eric Clapton için gitar markası bile çıkmıştır. Gitarları müzayedelerde bir servet ediyor. Birçok kişi “gitarıyla konuşan” ve “gitarı konuşturan” kişi olarak görüyor onu. İnişler ve çıkışlarla dolu müzik yaşamı, acılar ve trajediler, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, kötü giden aşk hayatı ve kaybedilenler onun hayatını özetlemeye yeter aslında. Yaşadığı dramatik yaşamın sonucu ise gitarından çıkan eşsiz notalar…

Yazı: Engin Çakır

SMG ROAD WORN STRAT

 

Başa dön tuşu