95
Batılıları olan Arapların- temsilcisi
olarak Emeviler, ismini verdiği
Cebelitarık Boğazı’nı geçerek ordusuyla
İspanya topraklarına ayak basan Tarık
Bin Ziyad komutasında 711 yılında
hikayeyi başlatmışlar. İspanya’da
karaya ayak bastığındaki ilk emri kendi
donanmasını yaktırmak olmuş Tarık
Bin Ziyad’ın. Gemileri yakmak deyimi
de buradan gelmekte. Askerlerine
dönüşü olmayan bir yola girdiklerini
ve artık yapacakları tek şeyin ayak
bastıkları bu topraklara sahip olmak
olduğunu anlatmak istemiş. Anlaşılan o
ki mesaj çok iyi kavranmış ve 711-1492
yılları arasında yaklaşık sekiz yüzyıl
boyunca Müslüman bir kavim yönetmiş
İber Yarımadası’nı. Öyle ki yüksek
bir medeniyet ve kültür seviyesini
yakalayan Endülüs sayesinde bin beş
yüzlü yılların ortalarına kadar Avrupa’nın
bilim dili Arapça olmuş. Bölgede
yaşayan Yahudilerin de katkısıyla eski
Yunan klasikleri Latince’den Arapça’ya
çevrilmiş, Endülüs medreseleri Avrupalı
âlimlerin sarık takıp Müslüman kılığına
girerek eğitim gördükleri kurumlara
dönüşmüş. Avrupa’da Rönesans’ın
tetikleyici unsurlarından birinin de
Endülüs ve dolayısıyla Arap kültürü
olduğu, günümüzün halen sıcak
tartışma konularından biri. Yazımıza
konu olan Endülüs şehri Granada’nın
80 bini bulan üniversite öğrencisi ile
Avrupa’nın Erasmus başkenti olması
da bu açıdan bakınca bir sürpriz değil
aslında.
İspanya’nın güneyinde yer alan
Granada’ya en yakın havaalanı şehrin
17 km güneyindeki, ismini Granadalı
ünlü şairden alan Federico Garcia
Lorca Havaalanı. Yaz aylarında bazı
direkt uçuşlar dışında Türkiye’den
Madrid ya da Barselona aktarmalı
uçuşlarla Granada’ya ulaşmak
mümkün. Alternatif olarak Granada
şehrinin 130 km uzağındaki Malaga
Costa Del Sol Uluslararası Havaalanı’nı
da tercih edebilirsiniz. İber Yarımadası
turuna kalkışacaklar için bir başka
seçenek de araç kiralamak ya da tren
yolunu kullanmak. Şehri, kabaca üç
bölgeye ayırmak mümkün. Elhamra
Sarayı ve hemen altındaki Realejo
bir tepeye, hemen karşısındaki Arap
mahallesi olarak bilinen Albaicin
(Albayzin) bir diğer tepeye, katedral ile
çevresindeki yeni şehir yani “Centro”
denilen merkez bölge ise vadideki
düz alana kurulu. Konaklamak için
Realejo bölgesini saraya olan yakınlığı
nedeniyle tercih etmek mümkün ama
şehir hayatına karışmak için kalacağınız
yerin merkezde ya da Albayzin, nam-ı
diğer Albaicin bölgesinde olmasını
öneririm.
Eğer varış saatiniz akşamüstüne
yakın bir zaman diliminde ise şehirle
tanışmanın en güzel yolu enfes
bir günbatımı manzarası vadeden
Mirador De San Nicolas’a yani şehrin
en popüler seyir terasına doğru yol
almak. Pasaport ve cüzdan emniyetini
sağladıktan sonra yürüyüşe uygun
spor bir ayakkabı giydiyseniz yola
koyulabiliriz.
Yürüyüşünüze şehrin ana caddesi
Grand Via De Colon, Zafer Çeşmesi’nin
bulunduğu Plaza del Triunfo (Zafer
Meydanı) ve katedralin de olduğu
merkez bölgesi Centro’dan başlarsanız
herhangi bir Avrupa şehrinden farklı bir
atmosfer olmadığını düşünebilirsiniz.
Telaşlanmayın, bu bölge şehrin
1...,87,88,89,90,91,92,93,94,95,96 98,99,100,101,102,103,104,105,106,107,...156