74
uzaktaki yakın
Özgür Çakır
Baskın Batı Avrupa kültürünün tam
anlamıyla ağırlığını koyamadığı,
Avrupa’nın dip köşesinde yer alan
Portekiz’in başkenti Lizbon, tıpkı
İstanbul gibi karışık bir yapıya sahip.
Eski ile yeninin, planlı kentleşme ile
düzensiz yapılaşmanın, fakirlik ile
zenginliğin iç içe olduğu ve insanın
kendisini zaman zaman Avrupa
kentinden çok İstanbul’un bir semtinde
gibi hissettiği bir yer. Avrupa değil,
Asya değil, Afrika değil ama hepsinden
biraz var sanki.
Eski şehirdeki daracık Arnavut
kaldırımı sokaklar, çinilerle bezeli
bitişik nizam eski yapılar, sokakların
iki yanındaki balkonlara karşılıklı
gerilmiş iplerde sallanan çamaşırlar,
camdan cama dedikodu yapan yaşlı
kadınlar, çanlarını çınlata çınlata o
daracık sokakları arşınlayan ama
aslında çoktan müzelik olmuş
tramvaylar, yürümekten yorulunca bir
kahve molası ve sohbet için davetkar
iskemlelerini sokağa çıkarmış Barok
dekorlu kafeler, kaldırımlarda kurulan
yemek masaları, köşe başlarındaki
çalgıcıların melodileri, deniz ürünleri
ağırlıklı sofraları ve enfes Portekiz
Akdeniz’e kıyısı olmayan
Akdenizli
Dergi Bursa’nın “zaman” temalı bu sayısında rotamızı kıta Avrupa’sının en batısına; Keşifler Çağı’nda
altın zamanını yaşamış olan Portekiz’in başkentine; eski zaman efendilerinin, Fado’nun, acıya
ve hüzne bulanmış ağıtların kraliçesi Amelia Rodrigues’in, Vasco Da Gama’nın, şair Fernando
Pessoa’nın, 25 Nisan Devrimi’nin, tramvayların ve hatta Quaresma’nın şehri Lizbon’a çeviriyoruz.
1...,66,67,68,69,70,71,72,73,74,75 77,78,79,80,81,82,83,84,85,86,...156