Dergi Bursa Ekim-Kasım 2011 - page 52

50
bakış açısı
“Ah İstanbul İstanbul olalı, hiç görmedi
böyle keder” diye mırıldanmaya
başlayanlarınız var, farkında değilim
sanmayın. Ve aslında bunu çok
da mutsuz bir şekilde, olumsuz
çağrışımlarla yapmadığınızın da. Evet
gerçekten de şehrin benimsediği ana
duygu ve ruh hali olan hüzün İstanbul’a
o kadar yakışıyor ki şehrin yerel bir
müzik hissine dönüşüyor, şiirleri
şarkıları için en temel kelime, şehrin
hayata bakışı ve istanbul’u İstanbul
yapan tüm unsurların bir ucundan
yakalayıp ima ettiği şey oluyor.
Kara sevda melankolisinden sıyrılıp
yaşayanların ve şahit olanların biraz
da inceden keyif aldığı bir ruh haline
dönüşüveriyor.
Dünya tarihinde isminden söz
edilegelen iki bin yıl boyunca mı
böyleydi yoksa bize mi bu hüzünlü
yılları denk geldi açıkçası bilmiyorum.
Belki bizim kuşak hala cumhuriyetin ilk
yıllarından kalan, işgalin ve Osmanlı
İmparatorluğu’nun yıkım duygusunun
izlerini taşıyoruzdur ve kim bilir belki
de -pek sanmıyorum ama- önümüzdeki
yüzyılın İstanbul’u çok neşeli bir şehir
olacaktır.
Renkleri neşeli şehirlere bırakıp size
siyah beyaz bir hüzün şehrini sundum
bu sayıda. Gündelik yaşamda artık
yeri olmayan eski aile albümlerinin
en dipte kalanlarında şanslıysanız
görebileceğinizi iki renkli, yarı karanlık,
bazen sararmış, kurşuni fotoğraflara
bakınca hissettiğiniz hüznün kaynağını
düşünün, bu fotoğrafların neden siyah
beyaz olduklarını anlayacaksınız.
Binlerce yıllık tarihi olan bu kentin
ömrüne kıyasla azımsanabilecek,
hatta göz ardı edilebilecek kısalıktaki
ömrümün izin verdiği ölçüde şehrin
resmini çekmek niyetinde bir faniyim
aslında. İleride bir gün bu yıllara dönüp
bakılmak istendiğinde açılacak küçük
bir siyah beyaz pencere olsam kafi.”
1...,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51 53,54,55,56,57,58,59,60,61,62,...132
Powered by FlippingBook