70
köşe
Dilek Şen
Yaşadıkça öğreniyoruz aslında hayatın
her anında bize yenilikler sunacağını.
Dün gitse de dünle, bugün yeni sözlerin
söyleneceği gibi yeni günün kendine
has yenilikler getirmesi de bundandır.
Zaman değişip dönüşürken yeni hal-
lerine, yaşamı da şekillendirmekte ve
yön vermektedir akışına. Hangimiz
elimizi uzatıp kendi yollarımızı çizmek
istesek hayat bize gülümseyerek
kulaklarımıza fısıldıyor “siz planlarken
ben gerçekleşiyorum.” İşte böyle
zamanlarda durup bakıyoruz etrafa, ne
zaman neyi planlasak yaşadıklarımıza
hep biraz uzak kalmış. Yeterince
yoğunlaşamamışız belki isteklerim-
ize, kendimize bile ifade edememişiz
neyi ne kadar çok isteyip nasıl hayal
ettiğimizi. Oysa hayat bize hayaller-
imizi veriyor her zaman, bilinçli olarak
kurduğumuz hayaller kadar bilinç-
sizce aklımızdan geçen görsellerle
yüzleşmemiz de bu yüzden.
Bilinçaltımız sürekli meşgul, hep bir
şeyler düşünüyor, hep bir devinim
halinde. Ve biz ona gereken ödev-
leri veremediğimiz zamanlarda onun
başıboş çalışmalarının meyvelerini
yiyoruz. Zihnimiz hayal ediyor zamanı,
bizim planladıklarımızın çoğu zaman
en olumsuz karşılığıyla resmediyor
kendine. Malum genlerimizde var
“sen işini kış tut, yaz çıkarsa bahtına”
demiş ataların torunlarıyız. Karartırız
önümüzdeki sahneyi, bize rağmen
aydınlanabilirse kazanırız hayalimizi.
Ve bilmemenin en acı kaybıdır aslında
kendi hayallerimize açtığımız savaşlar.
Bu yüzdendir en olacağına inandığımız
hayallerimize zihnimizde kara le-
keler serpmemiz ve gerçekleşmemesi
halinde bir yanımız üzgünken bir
yanımızla hayırlısı deyip kend-
imizi avutmamız. Yeterince yoğun
hissedemediğimiz hiçbir hayal bizim
gerçekliğimiz olmaz ve hiçbir olumsu-
zluk yeri doldurulmadıkça kaybolmaz.
Yaşadıkça öğreniyoruz neler sevip,
nelerden korktuğumuzu, öğrendikçe
şekilleniyor ve içinde yaşadığımız
topluluklara benziyoruz. Ne kadar
yoğun duygular varsa ait olduğumuz
toplumda o duyguların kullanıcıları
oluyoruz. Çünkü bireyler olarak bizler
birbirimizin hayallerini paylaşıyor, çoğu
zaman bizim hayallerimize benze-
meyenlere ket vuruyoruz. Bizim gibi
düşünmeyenlerin hayallerine dahi
tahammül edemeyen hallerimizle insan
olmayı deniyoruz. Oysa büyük usta
Nazım Hikmet’in dediği gibi;
“Yaşamak
bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman
gibi kardeşçesine…”
Biz farklarımızı yaşadıkça var
olduğumuzu öğrendiğimizde,
başaracağız birlikte ve olumlu bakış
açılarıyla yaşamanın güzelliğini. İşte
o zaman yoğunluğuna yaşayacağız
hayatı.
“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var; yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi”
Ataol Behramoğlu
Bakacak, Uludağ - Engin Çakır / 16.05.2010
Yaşadıkça
1...,62,63,64,65,66,67,68,69,70,71 73,74,75,76,77,78,79,80,81,82,...156