84
uzaktaki yakın
Belém (Beleyng şeklinde okunuyor)
bölgesine doğru yola çıkmanın ve
gün batımında Portekiz’in kaşif
ruhlu denizcilerine selam durmanın
vaktidir. 15 numaralı tramvay hattı ile
ulaşabileceğiniz bu anıtlar bölgesinin
öne çıkanı Torre de Belèm, yani
Belém Kulesi. UNESCO Dünya Mirası
Listesi’nde yer alan 1515 tarihli bu
anıt kule büyük depremde ayakta
kalabilmiş nadir yapılardan biri.
Portekizlilerin altın çağının ve dünya
denizlerine hükmettikleri zamanların
yadigârı… Eskiden denizin ortasında
olan yapı bugün sanki “keşifler
tam burada başlar” der gibi Tagus
nehrinin kıyısını bekliyor. Gün batımına
çok yakışan Belèm kulesinin yanı
başındaki marinayı geçtikten sonra
şehir yönünde birkaç yüz metre ileride
dev bir yelken üzerine işlenmiş insan
figürlerinin olduğu devasa heykel ise
Padrão dos Descobrimentos, yani
Kâşifler Anıtı. 1960 yılında yapılan
52 metre yüksekliğinde, yelkenleri
açık bir karavele benzeyen beton
blok şeklindeki bu devasa yapı
önde coğrafi keşiflerin destekçisi
Prens Henry ve başta Vasco Da
Gama olmak üzere dönemin tarihe
geçmiş kâşifleri, sanatçıları ve bilim
adamlarının rölyeflerini barındırıyor.
Önündeki büyük meydanda zemine
işlenmiş devasa dünya haritasında
ise tarihleri ile Portekizli denizcilerin
ulaştıkları kıyılar ve rotaları yer alıyor
ve insan ister istemez bu kadar güçlü
ve büyük bir imparatorluğun nasıl olup
da İber Yarımadası’nın köşesine sıkışıp
kaldığını sorgulayıveriyor zihninde.
Bölgenin bir diğer büyük ve önemli
anıtı ise Jerónimos Katedrali. Hindistan
yolculuğuna çıkmadan önce burada
dua ettiği iddia edilen Vasco Da Gama
ve üç önemli Portekiz edebiyatçısının
(Luïs Van De Camóes, Alexander
Herculano ve Fernando Pessoa)
mezarları beyaz taşlardan yapılmış
olan bu devasa manastırda yer alıyor.
Buraya kadar gelip uğramadan
dönülmemesi gereken duraklardan
biri de yine tarihi bir mekân, ancak bir
pastane: Pastés de Belém. 1837’de
açılmış olan bu mekân dışarıdan
görünenin aksine iç içe geçmiş
odalarıyla oldukça büyük bir pastane.
Kapıdaki kuyruğa aldanıp vakit
kaybetmeyin. O kuyruk paket yaptırıp
çıkmak isteyenler için. Mekânın en
meşhur tatlısı da ismini pastaneden
alan, dışı milföy hamuru, içi yumurtalı
muhallebi tadında bir krema olan
fırınlanmış bir tür tart. Tarçın ya da
pudra şekeri ile servis edilen Pastés
De Belém mutlaka tadılmalı. Bir tane
ile de yetinmeyin derim, ki zaten benim
dememe gerek yok. Efsaneye göre bu
tatlı ilk olarak Jerónimos Manastırı’nın
rahipleri tarafından yapılmaya
başlamış. Bu ünlü tartın tarifini sadece
üç kişi biliyormuş ve bu üç kişi sabahın
yedisinde hamuru ve kremayı hazırlayıp
diğer çalışanlara pişirmeleri için
veriyormuş. Tarifin öğrenilmemesi için
de bu pastanenin başka bir şubesi
yokmuş. Tabi yerseniz...
Turumuzun son gününde rotamızı
şehir dışına doğru çeviriyoruz. Lizbon
bir kadayıfsa bu kadayıfın kaymağı da
daha batıda yer alan Sintra-Cascais
bölgesi ve özellikle Unesco tarafından
dünya mirası listesinde yer alan Sintra
kenti. Bairro Alto’da fener söndürme
saatinizin çok geç vakte kalmadığını
umarak sabah erkenden yola çıkmanızı
öneririm. Baixa bölgesinin sonunda
yer alan Rossi tren istasyonundan 12
Avro karşılığında alacağınız günlük
1...,76,77,78,79,80,81,82,83,84,85 87,88,89,90,91,92,93,94,95,96,...156