Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Milli “umudumuz”

Herkes şanslı doğmuyor ama herkes umut edebiliyor bu hayatta. Her şeyin iyi olmasını “gönülden” ümit edenlerin ülkesi Türkiye’de, “milli umudumuz” denebilir Milli Piyango için. Bu sene şans kime güler bilinmez ama milletçe heyecanlandığımız belki de tek oyun Milli Piyango…

“Mesudiyeli Mesut”u herhalde hepiniz hatırlarsınız. Hafızlarınızı tazelemeniz bakımından yardımcı olalım. Kartal Tibet’in yönettiği ve Şener Şen’in başrolünü oynadığı meşhur “Milyarder” filminin başkahramanı… Mesudiye İlçesi’nde tren istasyon amirliği yapan Mesut, bir anda Milli Piyango yılbaşı büyük ikramiyesinin çıkmasıyla artık zengin olmuşsa da, bu paranın mutluluk getirmeyeceği çok kısa bir zaman içerisinde anlaşılır. Lakin birbirlerine sıcak bir sevgi ve güven bağıyla bağlı gibi görünen ailedeki herkes, bu büyük paranın yalnızca kendisinin olması hayaliyle yanıp tutuşur ve giderek kimsenin birbirine güveni kalmaz. Bunun yanı sıra Mesut, yaşadığı ilçede de birdenbire herkes tarafından ilgi odağı haline gelir, trajikomik biçimde bugüne kadar hiç tanımadığı akrabaları bir bir ortaya çıkar… Giderek kendini sahte bir itibar ve sevgi çemberinde bulan Mesut’u en çok onca yıllık karısının ve çocuklarının bu denli değişmesi üzer. Bir tren vagonunda biten filmin hafızalardan silinmeyen son sahnesinde ise ikramiyesini teslim almaya gittiği esnada, kazandığı bu para karşılığında kaybettiği ailesini, dostlarını düşünürken Mesut, bileti bir hamlede yırtıp atar ve paranın her zaman mutluluk getirmediğini bizlere vurucu bir şekilde ifade eder… Münir Özkul, Adile Naşit gibi ustaların da eşlik ettiği ve güldürürken hüzünlendiren, sorgulatan, farkındalıklarımıza dokunan Milyarder filmi, Türk Sineması’nın başarılı başyapıtlarından biri olarak yerini hafızalarımızda en güzel şekliyle koruyor.  milli-umudumuz milli-umudumuzMilli Piyango Bilet Gişesi

Tıpkı filmdeki gibi bizler de yeni bir yıla giriyoruz. Her yeni yıl, yeni umutlar demek… Yılın son günü, saatler gece yarısını bulunca istisnasız hepimiz, “umduklarımızı” dile getirir ve gerçekleşmelerini dileriz. Kimimiz yılbaşı ağacının altına dilek torbaları koyar, kimimiz tüm yıl hayatında olmasını istediği insanlarla yeni yılı karşılar. Kimimiz ise uğur getireceğini umduğundan en sevdiğine sarılır ya da dua eder… Ancak hepimizin umutlarını dillendirdiği andır yeni yıla girilen “o an…” Yılbaşı geceleri, “umut” geceleridir… Hazır “umut” demişken, yazının bundan sonraki bölümünde bu ülkede yediden yetmişe herkesin içinde taşıdığı ortak bir umuttan bahsedelim. Deyim yerinde ise, “milli umudumuz” olan “Milli Piyango”dan…

Her ayın 9’u 19’u ve 29’unda düzenli olarak çekiliş yapılır. 31 Aralık günlerinde yapılan özel çekilişi ise, adeta yılbaşı gecelerinin bir sembolüdür. TDK’ya göre, “bastırılmış numaralı biletlerin satılarak, adet ve tutarları önceden belirlenmiş ikramiyeleri kazanacak numaraların belirli günde çekilecek kura ile saptanması esasına dayanan şans oyunu”dur Milli Piyango. Tüm unsurları, hükümleri, usul ve esasları kanunlarla ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiş olduğundan, umutlarımızı resmi kılan bir tarafı da vardır. Bir devlet kurumu olan Milli Piyango İdaresi, piyango biletlerinin basılması, planlarının hazırlanması, oyunlarının uygulanması ve ikramiyelerinin dağıtılması konularında her türlü görev ve yetkiye sahiptir.

Milli Piyango Güvercini

Oynayanlar açısından; hiçbir emek ve çaba sarf etmeksizin, yalnızca şans sonucu bir kazanç sağladığından, bu gibi oyunlar dini inançlara göre “kumar” sayılarak “haram” kılınmıştır. Keza kumar oynamak ülkemizde kanunlarca da yasaklanmıştır. Buna rağmen oyunun devlet izninde ve gözetiminde oynanması sonucu en inançlı insanlar bile çekinmeksizin bilet satın alıyor, bu durum bir umut kapısı haline gelen Milli Piyango’yu tüm günahlarından arındırıyor.

Elbette Milli Piyango bu saygın yerini, çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu toplumumuzda kolay kazanmadı. Bu durum tarihsel süreçten açıkça anlaşılıyor. Zira ilk piyango Osmanlı Devleti’nin son yıllarında “Donanma Cemiyeti” tarafından ilk önce resmi olmayan bir şekilde düzenleniyor. Savaş gemisi tedariki amacıyla düzenlenen bu piyangonun ikramiyelerini para değil halkın verdiği hediyeler oluşturuyor. Bu düzenlemeye halkın tepkisinin zamanla olumlu olması ile Şark Şimendiferleri ve Ergani Bakır İşletmeleri, tahvillerinin satışını özendirmek amacıyla, kazananları kura ile belirlenen ilk resmi piyango uygulamasını başlatıyor.

Cumhuriyet’in ilanından sonra ise, ilk yasal düzenleme olan 710 sayılı Kanunla, 9 Ocak 1926 tarihinden itibaren karşılığı nakit olarak ödenmek üzere piyango tertip ve keşide etme hakkı “Türk Tayyare Cemiyeti”ne veriliyor. 14 yıl süreyle “Tayyare Piyangosu” adı altında, Türk Hava Gücü’ne katkı sağlamak amacıyla, anılan cemiyet tarafından düzenlenen çekilişler 5 Temmuz 1939 tarih ve 3670 sayılı Kanunla “Milli Piyango İdaresi” kurulana kadar devam ediyor. Bundan sonra Milli Piyango İdaresi’nin kuruluş ve görevleri hakkında bir Kanun Hükmünde Kararname çıkarılıyor ve bu İdare’ye piyango dışında, hemen ­kazan ve sayısal loto oyunları ile eşya piyangoları tertip edebilme gibi yetkiler de tanınıyor. Bugün ise karşılığı nakit olmayan çekilişlere izin vermek ve izlemek talih oyunları işletmelerini denetlemek de Milli Piyango İdaresi’nin görev ve hizmet alanına giriyor.

Her ne kadar emeksiz kazanç sağladığı için halen çoğu kişi tarafından sempatik bulunmasa da, insanların umudu ve duasıyla dolu paralarla satın alınan Milli Piyango’ya “masumiyet” kazandıran bir diğer husus da, satışlardan toplanan gelirin kullanıldığı mecralardır. Neredeyse her şehirde bir okul yaptıran Milli Piyango İdaresi’nin gelirleri çeşitli yasalarla yapılan düzenlemelere göre;

  • Gayrisafi hasılatın % 10’u Tanıtma Fonu’na,
  • Aylık hasılatın % 1’i Sosyal hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na,
  • Karın % 5’i Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’na,
  • Karın % 95’i Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na aktarılıyor.

Zengin olma yönündeki umutlarımıza yarenlik yapan Milli Piyango, bir yandan ülkemizin savunma sanayisine katkıda bulunup, kimsesiz çocuklara aş oluyor, gelecek oluyor, umut oluyor. Diğer yandan ise elde edilen gelirin yüzde 13’ünü Türkiye genelindeki 8000 küsur piyango ve hemen kazan bayi, 4000 küsur de sayısal loto bayisine dağıtarak aynı zamanda ekmek kapısı oluyor.

Nimet Abla Milli Piyango Bilet Gişesi

Milli Piyango denince unutulmaması gereken bir de isim var elbette. Kim olduğunu tahmin edenleriniz olabilir. Elbette ki Eminönü’ndeki gişesiyle Nimet Abla… Önünde her sene oluşan uzun kuyruklar, yılın sonuna yaklaştığımızı hatırlatır bize. Adeta bir yılbaşı ritüelidir bu manzara. Nimet Abla’nın asıl adı Melek Nimet Özden… 1928 yılında henüz Tayyare Cemiyeti döneminde iken eşi piyango bileti satmaya başlamışsa da tanıtım amaçlı satılan bu dönem biletlerinin paralarından dönüş alınamadığından ailesi iflasın eşiğine gelmiş. Sonrasında Nimet Abla, Tayyare Cemiyeti’nden bayilik satın alarak aileyi iflastan kurtarmış. Ancak asıl ünü, 1931 yılında sattığı bir bilete büyük yılbaşı ikramiyesi olan Yüz Bin Lira’nın çıkması ve basının bu durumu fotoğraf ve röportajlarla kamuoyuna sunması ile olmuş.

Nimet Abla, bundan sonra ikramiye çıkan biletlerini devamlı surette gazetelerde ilan vererek duyurmaya başlamış. Milli Piyango İdaresi üzerinde etkin bir öneme sahip olmuş ve Türk halkının “bilinirlikleri” sıralamasında üst sıralarda yer almayı başarmış… Halen de öyle… 1970 yılında yaşadığı felç ile rahatsızlanmış ve 1978 yılında vefat etmiş. Hala Türkiye’nin dört bir yanına şans dağıtan Nimet Abla bayilerinin yakınından geçen herhangi birisi, bilet almadan geçemez.    milli-umudumuz milli-umudumuz milli-umudumuz

Sonuç olarak öyle veya böyle adı üstünde bir oyundur Milli Piyango ve şanstır nihayetini belirleyen… Oyun oynarken eğlenir, şansı “umut” ederiz yalnızca. İkisi birleşince de umut dolu bir eğlenceye dönüşür bizimkisi. Gerçi çekim yasasına göre, evrene doğru mesajlar göndererek büyük ikramiyenin bize çıkmasını sağlamak mümkün ve hatta dünyada birçok örnekleri de var deniyor. Ama yine kapılar aynı yere çıkıyor, çekim yasası da bu işin sırrının “çok istemekten”, “kalpten istemekten” yani dediğimiz gibi aslında “umut etmekten” geçtiğini söylüyor. Kısacası siz yine çıkmaz demeyin, şansınızı deneyin. Bol şans.

Başa dön tuşu