Dergi Bursa / KASIM 2018 / Sayı 51

39 Mecnun Genç, Dudaklı, Ekim 2017 kafes ördüm. İnançlarım kilit kilit oldu üstüme. Aşıp bedenimi bendeki beni gördüm. Hani nerde uğrunda azaldığım değerler… Ellerim soğuk şimdi, üşüyor dudaklarım. Göğsüne düştü başım, o çiçekten yılların… Ey sonbahar… Alır gider beni sarı rüzgârlarıyla sonbahar. Gelir anılardan bir davet, çocukluğum canlanır. Bir varmış bir yokmuş diye başlardı bütün masallar. Hani nerde o masum ve daha bozulmamış rüyalar… Gündüzler artık daha kısa… Geceler daha uzun. Güneş her zamankinden erken batacak ve daha az ısı, ışık verecek. Serin, yağmurlu ve rüzgârlı günlerin sayısı her geçen gün artacak. Ağaçların yaprakları sararmaya ve dökülmeye başlayacak. Çiçeklerin sayısı azalacak, etraftaki otlar ve çimenler neredeyse kuruyacak. Göçmen kuşlar güneye, yazlık elbiselerse dolaplara gidecek… Hepimizin bir parçası sonbahar olacak. Kimisi Attila İlhan gibi sahiplenecek Sonbaharı: Nasıl iş bu? Her yanına çiçek yağmış… Erik ağacının, Işık içinde yüzüyor. Neresinden baksan, Gözlerin kamaşır. Oysa ben akşam olmuşum. Yapraklarım dökülüyor. Usul usul… Adım sonbahar… now… The nights are longer. The sun will set earlier and will give less light and heat. The number of cold, rainy and windy days will increase. The leaves on the trees will start to wither and fall. The number of flowers will decrease, the grass around will almost fade away. Migratory birds will fly north, summer clothes will get packed up in drawers… A part of everyone will be fall. Some will embrace Fall like Attila İlhan: What is this? Flowers raining all around you… The plum tree, Swimming in the light. Wherever you look from, Your eyes will get dazzled. But I have become the night. My leaves are falling. Slowly… My name is Fall…

RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=