Dergi Bursa / EYLÜL 2018 / Sayı 50

72 film şeridi storyboard Eşeğini birkaç saat için kendisine vermesini ister. Hoca’nın yanıtı şöyledir: Eşeğim yok, çocuk onunla çarşıya gitti. (O anda eşek anırmağa başlar.) Komşusu, ‘Hey Hoca, sen sakalından da mı utanmıyorsun? Ne diye yalan söylüyorsun? Eşek burada işte’ deyince Hoca kızar. ‘Bana bak, sen bana mı inanacaksın, eşeğe mi?’” Nasrettin Hoca’yı bilecek kadar işini iyi yapıyordu, eşeğe takılacak kadar komikti, bize göndereceği mesajı da yine bizden bir hikâyeyle seçecek kadar da bizlere yakındı ve haksız değildi Nasrettin Hoca nezdinde Şarlo… İnsanlara mı inanacağız, eşeklere mi? Ertem Eğilmez’in Kemal Sunal filmlerinin bazıları Chaplin filmlerine, senaryo ve içerik olarak benziyordu. Hatta Şaban isminin Şarlo’dan geldiği bile söylenir. Şaban’ın tokat atması ile Şarlo’nun tokat atması yine aynı şekildedir. En benzer filmler ise The Kid ve City Lights filmleridir. Chaplin ve bizim sinemamızdaki türevi Şaban filmleri, sinemanın iletişim gücünü fark etmiş ve dünyayı zorbalardan, savaşlardan sinemanın gücüyle yenebileceğine inanmıştı bir bakıma. Ertem Eğilmez ve Kemal Sunal da böylesine derin bir düşünceyi paylaştıkları için özeldi... Şarlo ise tıpkı Şaban filmleri kadar bizdendi. Esprilerindeki yaratıcılık, vücut hareketlerindeki anlatımlar izleyen herkes için komikti. Siyah beyaz anlatımların içerisindeki renk onu ölümsüz kılıyordu. Yaratıcılık dolu her karesi akıllara kazındı. Yaşamı dramdı, kendisi her şeyin farkında olan mecaz dolu bir komik!

RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=