Dergi Bursa Aralık 2017 - Sayı 46

57 zamana kadar defalarca göç aldı. 93 Harbi’nin, Mübadele Dönemi’nin yaraları hep bu şehirde sarıldı. Dili, dini, rengi birbirinden farklı topluluklar, zaman zaman bu farkların yarattığı sorunlarla karşılaşsa da, zaman içinde her türlü olumsuz koşullar geride kaldı. Her gelen ayrı bir renk ve kültür ayrı bir değer kazandırdı şehre. Bursa onlara sığınak oldu, onlar Bursa’dan bir parça... Göçmenleri sevgiyle kucaklayan, farklı kültürlerde, farklı inançlarda bir sürü insanın bir arada yaşayabildiği; hoşgörünün, kardeşliğin başkenti Bursa. Yalnızca mecburiyetten ya da kendi ülkesindeki olumsuz şartlardan kaçmak için değil; farklı ülkeler görmüş ve yolu bir şekilde Türkiye’ye, Bursa’ya düşmüş insanlar arasında burada kalmayı gönüllü olarak tercih etmiş kişiler de var. Eğitim için gelenler, tatile gelip buraya yerleşenler, dünyayı dolaşıp bir ara uğradıkları bu şehri unutamayan, ülkesine dönmek yerine iş kurup burada kalmaya; hayatının geri kalanını doğduğu topraklardan çok uzaklarda sürdürmeye karar verenler... Mahamat Saleh de onlardan biri. Onu, idealleri uğruna çıktığı yolunda bu şehre getiren de, belki diğer yabancı uyruklu vatandaşlar gibi, Bursa’nın bu çeşitliliği ve samimiyeti olmuş. Yaklaşık üç yıl önce, ülkesini terk edip eğitim için geleceği ülke olarak Türkiye’yi seçen Mahamat Saleh ile Orta Afrika’dan Bursa’ya uzanan yolculuğunu konuştuk. Öncelikle seni biraz tanıyabilir miyiz? 1992’de Orta Afrika Cumhuriyeti’nin Bangui şehrinde doğdum. Annem İsella Çad’da, Babam Hasan Gabon’da doğmuş. Geçtiğimiz yıllarda annemi kaybettim. Babam ticaretle uğraşıyor. 7 kardeşim var. Türkiye’ye gelişin nasıl oldu? Orta Afrika’da liseyi bitirdiğim yıl babamın da desteğiyle eğitimimi Türkiye’de sürdürmeye karar verdim. Benim ülkemde yurtdışı diploması çok önemli. Başka bir ülkede aldığınız eğitim, geri döndüğünüzde size bütün kapıları açar. Babam işi gereği Türkiye’yi tanıyordu ve beni bu konuda çok destekledi. Aslında aklımda Fransa vardı çünkü ağabeyim oradaydı. Uzun zamandır onu görmemiştim ve bir an önce onun yanına gitmek istiyordum. Ama biraz araştırınca Türkiye daha cazip gelmeye başladı. Türkiye’ye geldiğimde ilk durağım İstanbul oldu. Orada Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan bir akrabamız vardı. Bana çok destek oldu. Çamlıca semtinde kalıyordum. Yaklaşık bir yıl orada kalıp İstanbul Üniversitesi’nde Türkçe Hazırlık Bölümü okudum. Hem aldığım eğitim hem de yavaş yavaş edinmeye başladığım çevre sayesinde Türkçe’yi öğrendim. Hala da öğrenmeye devam ediyorum. Türkçe öğrenmek zor mu? Başka hangi dilleri biliyorsun? Ülkemin resmi dili Sangoca ama genel olarak Fransızca konuşuluyor. Bu yüzden iki dile de hakimim. Fransızca zor bir dil olarak bilinir ama ben ona okuldan alışık olduğum için Türkçe daha zor geldi. Ayrıca İngilizce ve Arapça biliyorum. Ne kadar zamandır Bursa’dasın? Dört yıl oldu. İstanbul’da hazırlık okuduktan sonra Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü kazanıp here. Although these societies with different languages, religions, colours had problems from time to time, all these negativities were eventually left behind. Every newcomer brought a new colour and culture to the city. Bursa became their haven, and they became a part of Bursa… the capital of tolerance, fraternity that hugs immigrants with love, where people of different cultures and beliefs can live together in harmony. These newcomers are not just people moved due to necessity or to escape the negativities in their own countries; there are also people who’ve seen many countries and eventually ended up in Bursa, Turkey, and who voluntarily stayed in this beautiful city. There are many who came for education, vacation and stayed here permanently, those who could not forget this city they visited and stayed here to form their businesses instead of returning back to their homelands, those who decide to spend the rest of their lives far away from the lands they were born in… Mahamat Saleh is among them. What brought him to this city on his path of ideals was perhaps this multicultural environment and the sincerity of Bursa, as it attracts many other foreign citizens. He left his country approximately three years ago and chose Turkey to receive his education. We spoke with Mahamat Saleh about his journey from Central Africa to Bursa. First things first – can we get to know you a little bit? I was born in Bangui in Central Africa in 1992. My mother Isella, was born in Chad, and my father Hasan was born in Gabon. I lost my mother a couple of years back. My father is a trader. I have 7 siblings. How did you come to Turkey? The year I graduated from high school back in Central Africa, I decided to pursue higher education in Turkey with the support of my father. In my country, a diploma from abroad is very valuable. The education you receive in another country opens all the doors for you when you return. My father knew Turkey well due to his business and supported me a lot about this decision. Actually I was thinking of France because my brother was there. I haven’t seen him in a long time and I wanted to see him as soon as possible. But after some research, Turkey began to look more attractive. My first stop in Turkey was İstanbul. We have a relative there pursuing a Master’s degree in Marmara University. He gave me lots of support. I was staying in the Çamlıca district. I stayed there for about a year and attended Turkish preparation courses in İstanbul University. I learned Turkish through these courses as well as my slowly growing circle of friends. I still continue learning. Was it difficult to learn Turkish? What other languages do you speak? My country’s official language is Sango, but we usually speak French. Therefor I have good command of both languages. French is known as a difficult language but since I was accustomed to it from school, learning Turkish was harder for me. I also speak English and Arabic.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=