69
ve sosyolojiye merakınız varsa
Türkiye’deki tek Ermeni köyü olan
Vakıflı’yı, St.Simoen Manastırı’nı, İssos
(Epifenya) Harabeleri’ni, Seleukeia
Pierra ören yerini, Ağlayan Musa
Çınarı’nı, Dörtyol’a doğru Sokullu
Paşa Külliyesi ve Payas Kalesi’ni,
Yayladağ’da Barlaam Manastırı’nı,
Reyhanlı yolunda Aççana ören yerini
ve daha onlarcasını ziyaret edecek
şekilde geniş bir Hatay turu yapmanız
da mümkün. Tarihi medeniyetin
başlangıcına dayanan ve bin yıllar
boyunca hep bir cazibe merkezi olan
bu topraklarda başınızı hangi yöne
çevirirseniz bir kalıntıya ya da –ben de
Antakyalıların yalancısıyım- kazmayı
nereye vursanız bir sütuna denk
gelmeniz kaçınılmaz.
Seçenek isteyenler için mevsim yaz
ise denizin tadını çıkarmak hiç fena
fikir değil. Dedik ya burası “ilk”lerin
ve “en”lerin yeri. Dünyanın en
uzun ikinci kumsalı Samandağ'da.
Kilometrelerce uzanan kumsallarıyla
tanınan Samandağ ilçesinden
Akdeniz’e açılmaya ne dersiniz? Çevlik
Limanı’ndan hareket eden teknelerle
kumsalı ve deniz mağaralarını
keşfedebilir, tertemiz sularda kulaç
atabilirsiniz. Deniz tutkunları için
sonsuz kumsalların yanı sıra, adeta
akvaryum berraklığındaki koyları
barındıran Hatay’da, mavi yolculuk
tutkunları da aradıklarına kavuşabilir.
Paketletmeye niyetleneceğiniz
yemekleri, koli koli yüklendiğiniz
peynirleri ve bilumum Uzun Çarşı
ganimetlerini saymazsak Antakya’dan
hediyelik eşya olarak en güzel tercih
sanırım defne sabunu olmalı. Defne
diyarı Antakya dememiz boşuna
değil çünkü hem bu ağacın en yoğun
yetiştiği yer hem de mitolojide bahsi
geçen, Apollon’un Daphne’ye olan
karşılıksız aşkının yaşandığı yer burada,
Harbiye’de. Hikaye şöyle: “Destana
göre Apollon, Yunan deniz tanrılarından
biri olan Peneus'un kızı Su Perisi
Daphne'ye âşık olmuştur. Daphne'ye
umutsuzca âşık olmasının nedeni,
aşk tanrısı Eros'un oklarından birine
hedef olmasıdır. Apollon aslında çok
iyi bir okçudur ve kendiyle övünmeyi
çok sever. Bir gün kendisi gibi iyi
bir okçu olan Afrodit'in oğlu genç
Eros ile karşılaşır ve onun okçuluk
kabiliyeti ile ilgili alaycı sözler söyler.
Buna karşılık, Eros öç almak ister
ve iki ok hazırlar. Biri altın suyuna
batırılmıştır ve saplandığı kişiye tutku
ve sonsuz aşk verecektir. Diğer ok
ise saplandığı kişiyi aşk ve tutkudan
tamamen uzaklaştıracaktır. Altın
ok Apollon'un kalbine saplanır ve
Daphne'ye umutsuzca âşık olur. Fakat
ne yazık ki diğer ok Daphne'nin kalbine
saplanmıştır. Daphne, Apollon'dan
sürekli kaçar ve aşkını reddeder.
Bir gün Daphne yine Apollon'la
karşılaşır ve kaçmaya başlar. Bu
sefer yakalanacağını anlayan Daphne
babası Peneus'dan yardım ister.
Peneus, Daphne’yi Defne ağacına
dönüştürür ve Apollon ona ulaştığında
kalp atışları halen duyulmaktadır.
Daphne sonsuza dek defne ağacı
olarak kalacaktır. Ama içinde aşk ateşi
yanan Apollon onu unutmayacağına
ve unutturmayacağına söz verir.
Zaferlerin simgesi olarak başlara
konan bir taç olarak unutulmamasını
sağlar. “Güzel Daphne! Eşim olmadın
ama ağacım olacaksın hiç değilse…
Bundan sonra sen, Apollon’un
kutsal ağacı olacaksın. Her mevsim
yapraklarını bir süs gibi taşıyacaksın! O
solmayan ve dökülmeyen yaprakların,
başımın çelengi olacak. Taç gibi
taşıyacağım seni başımda… Ok
kılıfımı süsleyeceksin sen! Zafer
kazanmışların tacı sen olacaksın.
Değerli kahramanlar, savaşlarda zafer
kazananlar, ünlü şairler, büyük işler
başaranlar hep senin yapraklarınla
mağrur alınlarını süsleyecekler. Lirimi
sen süsleyeceksin! Şiirlerde, şarkılarda
adlarımız ve sevdamız sonsuza dek
yaşayacak!”. O günden bu yana
defne her sevda rüzgârı esintisini
1...,61,62,63,64,65,66,67,68,69,70 72,73,74,75,76,77,78,79,80,81,...140