Dergi Bursa Ekim-Kasım 2011 - page 6

4
editör notu
Eng i n Çak ı r
“Sizi bir yerlerden
tanıyor gibiyiz”
dergi
bursa
’nın takipçileri için çok uzak
olmayacak birazdan yazacaklarım.
Paylaşmayı seven insanlardan söz
ediyorum. İzin verirseniz önce kısa bir
tanımlama yapmalıyım.
Hepimizin çevresinde yaşamı paylaştığı
insanlar vardır. Doğru, yalnızlık da
bizler için, Orhan Veli’nin deyimiyle,
“Bilmezler yalnız yaşamayanlar...”
İnsanlardan uzak kalmamız çok
mümkün olmaz yaşamın içinde.
Arkadaşlarımız ve yakınlarımızdan
oluşan geniş bir sosyal çevremiz vardır.
Sohbet etmeyi ararız. Konuştuğumuzda
insanların ilgi odağı olmak isteriz.
İlgilendiğimiz konularda uzman olarak
kabul edilmek isteriz. Tavsiyelerimize,
fikirlerimize güvenilen, danışılan birisi
olmak için çabalarız.
Dinamik, heyecanlı ve ileri düzeyde
etkin davranmayı seven insanlar
vardır bir de. Dünyayı, Türkiye’yi
ve yakın çevresini dikkatle takip
ederler. Öğrenmeyi ve keşfetmeyi
seven, yaşamdan zevk almasını bilen
insanlardır. Yeni fikirler üretmeye
ve bunları insanlarla tartışmaya
meraklıdırlar. Fikirleriyle insanları
etkileyebilen ve harekete geçirebilen
kişiler... Yeni bilgileri kendi eleştiri
süzgeçlerinden geçirmeden kabul
etmeyen, sorgulamayı seven toplum
içindeki en etkin bireylerdir onlar.
Eleştirilerinin düzeyli ve yapıcı olmasına
özen gösterirler. Beğendiği ya da
beğenmediği bir konuyu, sözlü ya da
yazılı olarak insanlarla paylaşmaktan
çekinmezler. Bahsettiğim kişi bu
derginin içerisinde ve hemen karşımda
duruyor. Bu kişi aslında tek bir kişi
değil, iki kişi. Birincisi, hiç etrafa
bakmayın, sizsiniz. Çünkü okuyan
insan paylaşan insandır nazarımda.
Öğrenmek paylaşımların en büyüğüdür.
Öğrenmenin önemli bir yolu da
okumaktan geçer. Ancak okuduktan
sonra birkaç satır yazı yazmalıdır insan.
İkincisi ise işte o cesareti gösteren
tüm yazarlarımız. Bu yüzden bizim
aramızda çok önemli bir bağ var. Biz
paylaşırken siz bize akıllarınızda boş
bir sayfa açıyorsunuz. Biz size birşeyler
karalarken, birkaç fotoğrafta derdimizi
anlatırken, siz de bizim “aklımızdan
geçenleri” okuyorsunuz. Belki de daha
da önemlisi vaktinizi paylaşıyorsunuz.
İşte tüm bunlardan ötürü “sizi bir
yerlerden tanıyor gibiyiz...” Paylaşmak
işteş bir eylemdir. Bizi paylaştığınız
için, bizimle birlikte paylaştığınız
için teşekkür ederim. Bize ulaşan
her satır için, yüzümüze ya da
arkamızdan söylediğiniz her cümle
için. Vakit ayırdığınız için. Yola çıkarken
hayatınızda bir dergi olsun istemiştik,
siz bizi arkadaşınız yaptınız. Orhan Veli
haksız çıktı, artık yalnız değilsiniz.
Editör dipnotu:
Temamız sonbaharın
da gelmesiyle içimizi kemiren bir his;
hüzün. Bursa’nın çınarlarından Deli
Ayten’e, sonbahar yapraklarından Van
Gogh’a, hüzünlü hikayesiyle Marilyn
Monroe’den tarihi boyunca hüznü
yaşamış bir şehir olan İstanbul’a kadar
her şey birazdan paylaşacaklarınız
arasındaki paylaşımlarımızda. Buyurun
okuyun. Okuduktan sonra haberleşiriz.
Kapağımızdan cümlelerin “yeter
artık son” dediği noktalarımıza
kadar “hüzün”den bahsediyoruz
bu sayıda. Ama yazmak için
son güne kadar sakladığım
bambaşka bir konu var bu
editör notunun içerisinde.
Hepinize “tanıdık” gelecek,
oldukça yakın bir konu.
1,2,3,4,5 7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,...132
Powered by FlippingBook