Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Geçmişe panoramik yolculuk

Kekova, Engin Çakır

Gözlerinizi kapalı tutamayacağınız bir rota Kekova. Ne yana baksanız deniz, ne yana baksanız mistik, tarihi labirentler var. Denizden yeni çıkmış lezzetler, uçsuz bucaksız ada manzaraları ve size harika hissettirecek koylarla dolu. Miladın başladığı yıllara dönüp bir korsan gemisine atlayıp yelken açasınız geliyor.

Kekova, Engin Çakır

Türkiye’nin en güneybatı kıyılarının ülkemizdeki tüm kıyılardan farklı bir özelliği var. Tıpkı karaya paralel, karstik kimlikte, binden fazla ada ile çevrili Hırvatistan kıyıları gibi -nam-ı diğer köpekleriyle meşhur- Dalmaçya kıyı tipine sahip. Adriyatik Denizi’ndeki gibi bin tane ada olmasa da yeryüzünün dört bir yanı sularla çevrili bu olağanüstü kıyı tipinin size sunduğu manzaraları seyreylemek için bile bu bölgeye mutlaka uğramalısınız. Bunun en güzel yolu da koruma altındaki Kekova’ya yapılacak bir tekne turu…

Kekova, Engin Çakır

Klasik bir cümle konuyu güzel özetliyor aslında. “Doğa ve kültürün bir arada bulunduğu” bir rota Kekova. İki türlü ulaşabiliyorsunuz. İlki Antalya’nın Kaş ilçesindeki limandan hareket eden, kooperatif mantığıyla çalışan ve gidiş – dönüş yaklaşık 3 saatlik bir yolculuk yapan tekneler… Diğeri ise Üçağız Köyü’nden yani Kekova bölgesinden direkt başlayan ve 35 dakikada bölgeye ulaşan tekne turları… Güneş ve deniz dolu bir yolculuk, kulağa hoş geliyor olsa gerek. O zaman bu yaz rotanız belli… Bölgeye ismini veren Kekova Adası’nın ta kendisi. Ancak rotada sadece bu ada bulunmuyor. Batıkşehir (Dolichiste), Kaleköy (Simena) ve bölgenin giriş kapısı olarak adlandırılabileceğimiz Üçağız (Theimussa) Köyü…

Kekova, Engin Çakır

Eşsiz sualtı güzellikleri ve belki de Türkiye’de görebileceğiniz en berrak sulara sahip olan Kekova, sualtı faunası ve florası sayesinde dalış sporu ile uğraşanların da gözdesi… M.S. 141 ve 240 yıllarında yaşanmış depremler neticesinde sualtında kalmış olan Batıkşehir yakınlarında yapılan sualtı araştırmalarında, milattan 7. yüzyıla kadar tarihi kalıntılar ve anforalar tespit edilmiş. Kekova Adası Bizans dönemine ait bazilika apsisi ve arkeolojik kalıntıları ile tarihin su üstüne çıktığı bir nokta. Bilinenin aksine Kaş’a değil Demre’ye bağlı. “Yeryüzündeki Cennet” olarak da adlandırılıyor. 1. derece sit alanı olan Simena, Teimiusa ve Aperlai gibi Likya kentleri ile çevrili olması bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor ki bu bölgede başınızı döndürecek yegane şey bence doğanın duruluğu… Ancak denizin gökyüzü ve adalarla oluşturduğu baş döndürücü manzaralar mı güzel yoksa tarihi kalıntılar, kral mezarları ya da Batıkşehir mi siz karar verin.

Kekova, Engin Çakır

 

 

Masmavi koylarda yüzmenin yanı sıra tarihi platoda vakit geçirip hatıra fotoğrafları çekmek ya da altı cam teknelerle sualtının keyfine bakmak, tarihe teğet bir macera gibi. Kekova turunda göreceğiniz diğer bir yer ise Korsan Mağarası… Ayrıca Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki tekne turlarına göre çok daha nezih ve hizmetin üst düzeyde olduğu bir sunumla geçen yolculuğunuz, tatilinize kalite katıyor da denebilir. Birçoğu açık büfe Akdeniz Mutfağı ağırlıklı deniz ürünlerinden oluşan, barbekülerle çeşitlendirilen yemek menüleri, günübirlik bir tur için fazla bile denebilir. İsteyenler için animasyon hizmeti, istemeyenler için denizin dinginliği var. Farklı dillerde sunumlarla profesyonel turist rehberliği de sizi klasik bir tekne turu algısından başka bir dünyaya taşıyabiliyor.

Kekova, Engin Çakır

188 metre rakımlı, M.Ö. 4. Yüzyıldan günümüze kadar sapasağlam kalmış Kaleköy tıpkı Batıkşehir ve Üçağız Köyü gibi tek başına ayrı bir yazı konusu ya da ayrı bir rota olabilir. Sadece bir tanesini görmek için bile oraya gidebilirsiniz. Bu bölgenin size hepsini birden sunuyor olması değerini üçe katlıyor. Simena’da bulunan tarihi kalede sanıyorum 360 dereceden fazla manzara var ya da başım dönmüş olabilir. Panoramik kelimesinin hakkını daha fazla veren bir nokta ile karşılaşmak çok da mümkün değil. Oranın simgesi Batık Lahit’i yakından görmek için suya girebilir, dik ve ahşap korkuluklu taş merdivenlerinden kaleye tırmanırken köyün içinden geçip pek meşhur manda sütü dondurmasının tadına bakıp köylü teyzelerin elleriyle yaptığı takılardan bir tanesini tatil hediyesi olarak sepetinize koyabilirsiniz. Ya da stratejik bir noktada olan bu kalede surlara dizili topları görünce, kendinizi kale komutanı ilan edebilirsiniz. Kuşbakışı seyir keyfi veren bu noktadan, Kaleköy ile Üçağız arasında özellikle lahitler için taşocağı olarak kullanılmış küçük adacıklar (Kaptan Adası, Papaz Adası, Kurşun Adası) arasından kıyıya doğru su altında kalmış yol ve rıhtım kalıntılarını izlemek mümkün. Kral Mezarları Simena’nın adeta sembolü. Her yerde karşınıza çıkıyorlar. En ünlüsü de zaten bahsettiğim gibi suyun içerisinde.

Kekova, Engin Çakır

Kaleköy’ün doruğunda rüzgarla dalgalanan dev gönder ve üzerindeki şanlı Türk bayrağı, adeta binlerce yıl önce yaşayan Likyalıları görkemle selamlıyor ve eşsiz doğaya eşlik ediyor. Kaleden aşağı bakıldığında, Batık Kent ve doğal bir liman olan Üçağız Köyü ile diğer adalar rahatça görünebilecek mesafede. Kalenin içinde küçük bir Roma Tiyatrosu var, hemen aşağıda ise onlarca lahit yüzlerce yıldır sapasağlam duruyor. Birinci derecede tarihi ve doğal sit alanı olan Kaleköy’de yapılaşma yasak. Her yere küçük patikalarla varıyorsunuz. Aynı zamanda şirin bir balıkçı köyü. Kıyıda denize ayaklarınızı uzatacak kadar suyla iç içe balık restoranları da var. Köyde taş evlerden oluşan sadece dört pansiyon ve 100’e yakın yatak var. Burada tatil yapmak isteyenler birkaç ay önceden yer ayırtmak zorunda. Kaleköy, sessizlik arayanların, kitap okuyarak dinlenmek isteyenler için ideal bir konaklama alanı. Gürültüden ve hayat koşturmalarından uzak, zaman ötesine açılan bir yıldız kapısının ardında gibi.

Üçağız Köyü’nün tarihi ismi Theimussa Güneş Ülkesi anlamına geliyor. Neredeyse bütün kalıntılarda güneş sembolü var. Burada da tıpkı Kaleköy gibi pansiyonlar ve balık restoranları bulunuyor. Çok eski dönemlerde gemi onarımı yapılan Tersane Koyu ise Kekova Adası’nın en batısında yüzmek için en uygun koy olarak dikkat çekiyor. Günlük turlarda, içine girdikçe uzayan yapısıyla uğrak bir nokta da Gökkaya Koyu… Akvaryum Koyu’nun nasıl bir yer olduğunu zaten ismi anlatıyor. Doğal bir liman olması sebebiyle birçok tekneye barınaklık eden Kekova’da, aslında kıyı tipinin de etkisiyle birçok koy bulunuyor, misafir olmak size kalmış.

Kekova’ya yapacağınız bir tekne turu; Likyalıların etrafta gezindiğini duyar gibi geçen, mavinin her tonunu alabildiğine yaşayabildiğiniz sularından denizkızları çıkacakmışçasına suya kitlenebileceğiniz bir rota arayanlar için en basit tarifi ile “harika bir fikir.”

Yazı ve fotoğraflar: Engin Çakır

Başa dön tuşu