Dergi Bursa Aralık-2011 - page 6

4
Eng i n Çak ı r
Önce kısa bir tanımlama yapmak
faydalı olabilir. Umut ki birçok kişi
ona böyle seslenir, ya da ümit,
insanların yaşamındaki olay ya da
durumlarla ilgili “olumlu” sonuçlar
çıkabileceği ihtimaline dair duygusal
bir inancı temsil eder. Başımız
sıkışınca başvurduğumuz Türk Dil
Kurumu ise ummaktan doğan güven
duygusu olarak tanımlar “ümidi”.
Bu duyguyu veren şeyler bizim için
ümittir kısaca. Ummak ise bir şeyin
olmasını istemek, beklemek, belki de
sanmak ya da tahmin etmektir. Bu
kadar tanımlama yeter dediğinizi duyar
gibiyim. Buna göre umut genellikle iyi
bir sanma eyleminin ardından gelen
bir “güven”dir aslında. İyi bir sanıya
olan inancımız bize güvenme hissiyle
birlikte bir huzur da verir bir taraftan.
Hemen hızlıca düşünelim. Oğlunuz
evlensin istiyorsanız, siz onun için
iyi bir şeyler umut ettiğiniz kadar
ona güveniyorsunuz da demektir.
Platonik aşkınızın sizi fark etmesini
ümit ediyorsanız, ona (aslında burada
durum biraz karışık, hayalinize diyerek
devam etmeli söze) güveniyorsunuz
demektir. Örnekler daha çoğaltılabilir
ama bu noktada değinilmesi
gereken başka bir husus daha var.
Umut aslında biraz da sebat etmeyi
gerektiriyor. Demek istediğim şu ki
belli kanıtlarınız dahi olsa bir durumun
muhtemel olduğuna inanabilirsiniz.
Ümit etmenin başkalaşmış şekilleri de
var. Bu sayıyı hazırlarken tüm dergi
bursa dostları ile sıkça umut üzerine
konuştuğum, üzerine okuma yaptığım
ve umut etmeyi gerçekten çok sevdiğim
için –hayalperest bile sayılabilirim-
umudun ne demek olduğuna epeyce
yaklaştım. Bazı dinlerde umut bir erdem
sayılıyor. Tersten düşünecek olursak
yani umutsuzluk, tanrıya veya tanrılara
karşı bir isyan olarak ifade edilebilir.
Aslında bu durum semavi dinlerde
de böyle. Bu dinlerde inanç ile umut
birlikte anılır. Her zaman ahirete dair
umut edilmesi istenir. Kişi hiçbir zaman
tanrıdan umudunu kesmemelidir. Alın
size büyük bir umut.
Mitolojilerde bulabildiğim kadarıyla –
bir yazarımızın bu konuya girdiğim için
bana kızacağını biliyorum ama- umut
kavramı farklı hikayelerle açıklanıyor.
Çoğu mitolojide umut belirli bir tanrı
veya tanrıça ile özdeşleştirilmiş
durumda. Örneğin, Yunan mitolojisinde
umut kavramı Elpis olarak vücuda
gelmiş. Mitolojideki diğer umut
tanımlaması ise Pandora’nın Kutusu ile
ilgili. Fakat bu konuya dergi içeriğindeki
bir yazıdan ötürü girmiyorum. Roma
mitolojisinde ise umut son tanrıça olan
Spestir.
Umudun diğer bir anlamı ise bence
günlük ilişkilerimizde saklı. Umut,
hayatın sillesini yemiş, dayanacak fazla
dalı kalmamış insanların tek dayanağı,
tek sığınağı olarak bilinir. En basit
ifadesi ile “umut fakirin ekmeği”dir…
Umut ettiğin sürece yaşarsın gibi
cümlelere aslında benim bir isyanım
var. Zaten bu konuyu yazma sebebim
de tam olarak bu. “Umutsuz yaşanmaz”
demek bence büyük bir çaresizliği
gösterir. Ağzımıza sakız ettiğimiz
bu söz derbeder bir ifadeden öteye
gidemeyen, hatta bence neredeyse
anlamsız ve umut kelimesinin gerçek
anlamıyla yan yana bile gelmemesi
gereken bir söz. Sanki denizde boğulan
birisi bir dal parçasına uzanıyor gibi.
Bunun yerine “çıkmadık candan umut
kesilmez” çok daha onurlu bir söz
dizesi olabilir benim için.
Umutsuz yaşanmaz öyle mi? Geleceğe
–ki bu da bir yazı konusu- karşı
umudunuz yoksa yaşam ne kadar
anlamlı? Hayır. Umut kelimesinin
yakınında “olumsuz” bir ifade
olmamalı… “Bence başaracak” demeli
mesela. Hayatı akışına bırakırken bir
yandan onunla barış çubuğu tüttürüp
diğer yandan yakındığımız onca acımızı
biraz olsun hafifletebiliriz.
Bu arada, sizce umut nedir? Yazarsanız
biraz sohbet edebiliriz.
Editör Notu: Unutmadan bu sayıda
ne mi var? Bu kez beni affedin. İpucu
vermeden size kalan sayfaları okumanız
için umut aşılamalıyım. Siz iyisi mi
“umudu diğer sayfalara taşıyın.”
Kısa ve net bir şekilde, derginin bu ayki teması
“umut” diyorum ve ekliyorum. Bilen var mı
acaba, neden umut denince aklımıza hemen
“umutsuz yaşanmaz” demek geliyor? Çok
oyalamadan açıklayayım ve editor notumu
düşerek sözlerime son vereyim.
Bir “ümit” işte
editör notu
1,2,3,4,5 7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,...140
Powered by FlippingBook