Dergi Bursa Ağustos-Eylül 2011 - page 8

6
editör notu
Eng i n Çak ı r
Sır denince aklınıza ne geliyor? Bazı
konuları, bazen, bazı kişilere, bazı
sebeplerle açıklamayız. Gizli tutarız.
Ya da bazı konular, bazen gizli kalır.
Varlığından bile bahsetmek olmaz. Kimi
yönleri açığa çıksın istemeyiz. Aklımızın
erişemediği, açıklanamayan veya
çözümlenemeyen gizlere veya diğer bir
ifade ile gizemlere “sır” diyebiliriz.
Bize göre gizemli gelen şeyler ya da
bir iş varsa; dikkatimiz, yeteneğimiz,
deneyimlerimiz veya sezgilerimiz
yardımıyla konuyu kavrayabiliriz. Bu
şekilde ortada gizemli, zor ya da ince
bir yan kalmaz. Amacımıza ulaşmak
için, özel ve gizli yöntemlere de
başvurabiliriz. Bu da bir sır sayılabilir.
Her yanımız sırlarla kaplı bile
diyebiliriz kolayca. Anlamadığımız,
anlayamadığımız her şey gizemli
gelebilir bize. Sırlarla kaplı bir yaşam
içinde olduğumuzu bile düşünebiliriz.
Sırra kadem basıp ortalıkta
görünmeyen kişileri merak etmez
miyiz? Sır tutmaz mıyız? Sakladığımız
onca sırrın hatrına diyebilirim ki,
sırları seviyoruz ve sanıyorum ki
gerçekten de sırlarla kaplı bir yaşam
içindeyiz. Başlıkta sizi kandırdım.
Sırrımız paylaşılsaydı zaten sır olarak
kalamazdı. Başkasına söylediğimiz her
kelimede bir sırrımız açığa çıkarken,
“sır katibi” gibi davranıp sizi gizli
düşüncelere sevk edip kendimize
cevaplar yazdırma hedefinde değiliz.
Ama “sır küpü” de değiliz. Bildiğimizi
paylaşmayı seviyoruz o kadar.
Bursa’nın sokaklarında aradığımız
gizemi sizinle paylaşma sevdamız da
bundan.
Tamam şimdi sıra geldi devlet sırrına.
Ne var ki bu denli sırrettiğimiz. Gerçi
sırrolan bir şey de yok hani. Biz
bildiğiniz Bursa’yı kadrajlarımızın
aldığı kadarıyla, diliğimizin döndüğü
miktarda hatırlatıyoruz sadece. Bu
sayıda biraz olsun üç ayların da
şerefine, burnumuzun dibindeki Ulu
Cami’nin içinden bir gizem sunuyoruz.
Bu muydu gizem diyebilirsiniz. Ama
yine de yazıyı okumanızı rica etmeliyim.
Beyrut’tan gelen bir gizem kokusu
da var satırlarımızda. Lut Gölü’nün
derinliklerine de uzanıyoruz. Karabaş-i
Veli Kültür Merkezi’nde hissettiğimiz
ve yaşadığımız onlarca sır dolu an
da var bu dergide. Gizemli bir renk
konu oldu mesela. Kudüs’ten gizemli
bir misafirin sesi kulağımızda, İngiliz
sinema devi Şarlo’nun gizemlerini
de yazdık. Yetmedi kutuplara uzanıp
belki de dünya üzerindeki en eşsiz
ve en esrarengiz doğa olayını konu
ettik. Kuzey ışıkları bizi aydınlattı.
Gizemli ölümüyle Amy, renkli anların
öyküleri, keşkeler, rengarenk bir sanat
olan kırkyama, Tarancı, bir kişilik yeri
kalan Engin Geçtan, bilinçaltımızdaki
gizemler, gelecekte bizi bekleyen
gizemli teknolojiler, Gauguin’in renkleri,
Ramazan, Bayram sofraları, masamıza
oturan gizemler, Bursa’nın ilginç
isimli semtlerinin gizemli hikayeleri
ve sayamadığım, aklıma gelmeyen
birçok gizli detay var bu sayıda. Bakın,
oldukça sır verdim size. Okuyun ve
sırrımızı paylaşın.
Biz size, dostlarımıza, Bursa ve
yaşamdan detaylarda bulabildiğimiz
sırları açtık; siz de söyleyin
dostunuza… Bu arada merak edenler
için, yukarıdaki soyut fotoğraf bir
avizenin fotoğrafıdır.
Keyifli okumalar.
Sırrımızı paylaşıyoruz!
Hiç “Bektaşi Sırrı” nedir
duydunuz mu? Ya da sırra
ermek ne demektir? Çok
uzatmadan cevaplayayım.
Bektaşi Sırrı gizli tutulanlara
verilen isim. Sırra ermek ise
gizli tutulanları veya sır dolu
bir şeyleri anlamak, kavramak
anlamına geliyor. Devam eden
satırlarda ve derginin birçok
noktasında “sırra” ereceksiniz.
Bursa’daki “gizem”i aradık,
bulabildiklerimizi paylaşıyoruz.
1,2,3,4,5,6,7 9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,...124
Powered by FlippingBook