Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Bazı hikayeler kendine çeker

Granada

Bugüne kadar “yakın”dan baktığımız “uzak”lardan bolca doğa içeren, ilginç hikâyeler barındıran bir derleme yaptık. Dünyanın farklı yerlerinden detayları sizin için bir araya getirdik.

 

Özgür Çakır

Yazı ve Fotoğraflar: Özgür Çakır

Granada - Özgür Çakır

Elhamra Sarayı yetmez diyenlere: Graffitiler

Granada denince Endülüs’te Raks, Zil, Şal ve Gül. Bir de tabi Elhamra Sarayı. Arap etkisinde bir Flamenko şehri, çingeneler, her içeceğin peşine takılan tapaslar, seyir terasları… Yetmez diyen gezginler içinse Gırnata’nın kreması grafffitiler. Önceleri her biri birer sanat eseri olan graffitileri “imzasız bir adam” gizlice yapar, belediye de itinayla silermiş. Gizemli sanatçı ve eserleri zamanla çok ünlü olunca belediye de inadından vazgeçmiş ve şehrin duvarlarını sınırsız kullanıma açmış. Granada da bir “graffiti şehri”ne dönüşmüş. Bugün özel graffiti turları düzenlenmekte ve hatta İngiltere’deki fanları için programında sadece Granada’nın graffitilerinin olduğu turlar satılmakta.

 

Madrid - Özgür Çakır

“Geri geleceğim Madrid”

Bir kara şehri, üstelik başkent olmasına rağmen Madrid tarihi, kültürel dokusu, renkli gece hayatı ve elbette alanlarında dünyanın en iyilerinden olan müzeleriyle seyahatinizin sonunda tekrar gitmek isteyeceğiniz bir durak. Bunun için yapmanız gereken ise basit. Güneş Kapısı yani Puerta del Sol’daki “Ayı ve Kocayemiş Ağacı heykeli” ni bulmak ve şöyle bir ovalamak. Madrid’in simgesi olan ve belediye logosu ile şehir armasının orta yerine kurulan bu ayıcığa temas edenlerin bir gün mutlaka tekrar Madrid’e gideceklerine inanılıyor.

 

Münih
Münih

Parklara doyamayan şehir: Münih.

Münih’i nasıl bilirsiniz? Geleneksel kıyafetleri günlük hayatlarında da kullanan Bavyeralılar, bira bahçeleri, müzeler, Oktoberfest, BMW… Hepsi tamam ama bir eksikle. Münih’i tanımlayacak ilk kelime Yeşil olmalı. Bursa’nın eline su dökmekte zorlanacağı türden bir yeşillik. “Englischer garten” en iyi bilineni olmak üzere şehir merkezinin önemli bir yüzdesi parklarla bezeli. Fotoğrafta gördüğünüz huzur fışkıran yer ise kırsaldan bir kesit değil şehrin göbeği. Olaylı 1972 Olimpiyat Oyunları’ndan kalan hoş hatıra, devasa şehir parkı Olympiapark. Neler yok ki… Bungee jumping yapabileceğiniz olimpiyat stadyumu, harika panoramik bir manzara vaat eden televizyon kulesi, atletizm salonu, olimpik yüzme havuzu, sürat pateni pisti, bisiklet yolları, koşu parkuru, tenis kortları, tekne kiralayabileceğiniz kuğularla bezeli yapay bir göl…

 

Atina
Atina

Athena’nın insanlığa en güzel hediyesi

Atina’nın ismi için yapılan yarışmada tanrıça Athena’nın diğer Antik Yunan Tanrılarını sollayarak birinciliği kapmasını sağlayan hediyesi zeytin ağacı ve etrafta bolca göreceğiniz antik kalıntılardan biri olan Hadrian Kemeri ile bu fotoğraf şehrin en kestirme özeti.

 

Como Gölü
Como Gölü

Como’da bir tatlı huzur

Yolunuz Milano’ya düşecekse bir gün eğer 1.5 saat mesafedeki İtalya’nın bu en özel, Avrupa’nın en güzel ve romantik göllerinden biri olan Como Gölü de rotaya dahil olmalı. İtalyan mutfağı malumunuz, üstüne kahvenin, dondurmanın en güzeli, sonra gölde bir tekne turu ve belki de hayranı olduğunuz bir ünlü ile mesela sabah sporunda ya da market alışverişinde iken tanışma ihtimali… Liste kalabalık: Matthew Bellamy, Madonna, George Clooney, Gianni Versace, Ronaldinho, Sylvester Stallone, Julian Lennon, Richard Branson, Ben Spies ve Pierina Legnani gibi onlarcasının göl kıyısında fazlasıyla lüks evleri bulunuyor…

 

Tiflis
Tiflis

Kızdırmak istemezsiniz

Komşumuz Gürcistan’ın görülmeye değer, nev-i şahsına münhasır başkenti Tiflis’teyiz. 1958 yılında şehrin kuruluşunun 1500. yılı anısına dikilen ve sağ elinde düşmanları için kılıç, sol elinde ise dostları için şarap tutan Kartlis Deda heykeli yani “Mother of Georgia” bütün heybetiyle Solalaki Tepesi’nde şehre tepeden bakıyor. Gürcü ulusal giysileri içinde bir kadın figürü olan 20 metrelik Kartlis Deda’nın kılıcı yaman, şarabı lezzetli. O halde “Dostlukla, şerefe!” demeli ve komşuyu ziyareti ihmal etmemeli.

 

Viyana Belvedere Sarayı
Viyana Belvedere Sarayı

 

Bir öpücük almadan asla geri dönme

Prens Eugene’nin saray yavruları olan Yukarı Belvedere’den Aşağı Belvedere’ye ve bahçenin harika peyzajına bakıyoruz. Zihnimizde çok meşhur ve eşsiz bir öpücüğün verdiği nahoşluk. Gustav Klimt’in dünyaca ünlü tablosu “Kiss” (Öpücük) ile tanışmış olmak da kahve kokusu ve klasik müzik ezgileri eşliğinde eski bir imparatorluk başkentini adımlamak da harika. Viyana sizi çağırıyor. Sloganları da başlığımızda “Never leave Vienna without a kiss”.

 

Küba
Küba

Bir selam çak komutan Che’ye: “Daima Zafere”

Plaza de la Revolucion yani Devrim Meydanı başta 1 Mayıs olmak üzere kutlamalara ev sahipliği yapan, Küba Devrimi’nin öncülerinin heykel ve rölyefleriyle süslenmiş devasa bir şehir meydanı. Bir turist olarak size düşen ise Alberto Korda’nın çektiği meşhur Che fotoğrafından yapılan bu dev rölyef önünde yakışıklı doktora bir selam çakmak ve unutulmaz sloganı “Hasta La Victoria Siempre” eşliğinde kıymetli bir anı fotoğrafına kavuşmak.

 

Dublin
Dublin

​Dublin kırsalında bir masal feneri

Dublin’den sadece 20 dakika tren mesafesinde olan balıkçı kasabası Howth’da merkez limandaki deniz feneri harika. Ama fazla takılıp kalmayın. Çünkü sırada diğer uçta sizi bekleyen, tepenin ardındaki ikinci deniz fenerini görmek “ölmeden yapılacak on şey” listesini zorlayacak bir deneyim. Hani filmlerde içinde deniz feneri olan bazı sahneler vardır; uçsuz bucaksız deniz, puslu, fırtınalı, bulutlu bir hava, yemyeşil bir tepe, arada beliren güneş ve gün batımı ışığının vurduğu uçurumun kenarında bir deniz feneri. İşte bu fenerin ismi “Baily Lighthouse”. Ulaşmak belki biraz zor ama izleyeceğiniz manzara eşsiz ve bulacağınız huzur tarifsiz.​

 

Kiev
Kiev

Sarı saçlarından sen suçlusun: Kiev

İçinden nehir geçen tüm kentler gibi alımlı ve mağrur, saçının rengini altın yaldızlı kubbelerinden, gözünün rengini uçsuz bucaksız yeşilliklerden, yanaklarının pembeliğini su yerine içtiği vodkadan, teninin rengini kışın büründüğü beyaz örtüden alan, asil ama bir o kadar pespaye, sıcakkanlı, hayat dolu bir kadın Kiev. Bu saatlerde kumsalında çıplak ayak dolaştığı rivayet edilen ve belki de bu yüzden günbatımının en çok yakıştığı nehrin, Dinyeper’in kıyısındayız. Manzaraya sessizce eşlik edenlere görünürmüş derler. Kim bilir…

 

Consuegra
Consuegra

Yel değirmenlerine karşı: Conseugra

“La Mancha’nın adını hatırlamadığım bir köyünde …” diye başlar, Cervantes’in 1605 yılında yayınlanan, belki de dünyanın en meşhur romanı Don Kişot. Fotoğrafta gördükleriniz romandaki yel değirmenlerinin esin kaynağı. 11 tanesi sağ salim günümüze ulaşan yel değirmenlerine ev sahipliği yapan ve gerçekten ismini hatırlamanın güç olduğu Consuegra Madrid’in komşusu efsanevi şehir Toledo’ya bağlı bir nahiye ve 60 km kadar güneyinde yer alıyor. Kalesi ve yel değirmenleriyle harika bir manzara ve sıra dışı bir deneyim. Karayoluyla Endülüs turuna çıkacak bir gezginin mutlaka uğraması gereken bir durak.

Başa dön tuşu